Sürekli Denetlenen İnşaatlar

1999 depreminden sonra ABD’li mühendisler Türkiye’nin inşaat standartları ve denetleme rehberini inceleyerek “Türkiye’de kuralların ve denetimin ABD’den daha sıkı” olduğuna ilişkin rapor vermişlerdi.

Ankara’nın iyi semtlerinden birinde ve oldukça şık bir apartmanda büyüdüm, annemler hala orada yaşıyorlar. O apartmanda yaşarken duvarların çabucak ufalandığına şahit olmuşumdur; elime bir diş fırçası alıp duvarı kazıyarak delmek suretiyle yan komşuya geçebileceğimi düşünmüşümdür hep! Hayal ürünü değil, gerçekten kolaylıkla ufalanabilecek halde duvarlara sahip bir evdir o apartman dairesi. Bu arada neden tünel kazarak yan komşuya geçmek istemiştim? Orası başka bir blog konusu olsun!

Muamma o’dur ki “Türkiye’de kuralların ve denetimin ABD’den daha sıkı” olduğuna ilişkin rapor veren mühendisler deprem sonrası betonların elle ufalanışını, kullanılan demirlerin incecik oluşunu ve malzemeden çalan müteahhit anlayışını da esefle incelemişlerdi! Bu demektir ki 1999 öncesinde Türkiye’de teori ve uygulama farklı şeyler söylüyordu! Son zamanlarda birçok şeyin değiştiğine, teori ve uygulamanın atbaşı gitmekte olduğuna inanmak istiyorum!

İnşaatlarla uzaktan yakından ilgim olmasa da ABD’de yapıların nasıl inşaa edildiğini “gördüklerim dahilinde” kabaca ve “hızlı çekim usulü” anlatabilirim.

Anlatacaklarım Amerika’da ev yaptırmış birisinin yapım sırasında sık sık ziyaret ettiği taktirde rahatlıkla görebileceği ya da evinde tadilat yaptırmış birisinin tanık olabileceği alelade uygulamalardır. Bunlar uygulanmakta olan uygulamalardır!

İnşaat şirketinin mühendisleri temelin ne kadar derinliğe kazılacağından başlamak suretiyle kullanılacak betonun, demirin, tahtanın, ve diğer başlangıç yapı malzemelerinin özelliklerini teker teker bütün detayıyla şirket yetkililerine dikte ettirir.

Sonra temel kazılır. Beton dökülmeden devletin denetçileri gelir ve önce temelin derinliğini ölçüp dentlerler.  Verilecekse onay verilir, aksi taktirde gerekli düzeltmelerin yapılmasını isteyerek giderler. Tekrar geldiğinde gerekli değişiklikler yapılmışsa onay verilecektir. Bu gidiş gelişler uzun sürer ve masraflıdır. O yüzden ilk seferde işini doğru yapması inşaat şirketinin lehinedir.

Temel için onay alındıktan sonra inşaat başlar. İskelet oluşturulur. Devletin denteçileri tekrar gelir ve iskeleti onaylar. İsimler, imzalar, ve tarihlerle dolu belgeler dosyalanır.

İnşaat devam ettiği süre boyunca değişik dönemlerde devlet mühendisleri gelerek örneğin elektrik, su, havagazı, yalıtım servisleri vs. ait alt yapıyı denetlerler. İmzalar, tarihler, isimler, ve kabaran dosyalar gider gelir.

İnşaat bitince hem bina için, hem diğer servisler için bu kez her birinin uzman mühendisleri gelerek incelemeler ve tetkikler yaparlar. İmzalar, tarihler, isimler ve dosyalar kabarmaya devam eder. 

Devletin denetleme mühendisleri bir yapının başından sonuna kadar gelip gitmeye devam ederler. Yalnız olayın  püf noktası şudur: Bir kez denetlemek için gelen mühendisi bir daha göremezsiniz. Amaç yozlaşmaya, bozulmaya ve çürümeye imkan vermemektir!

Denetlemeye gelen mühendislerden başınız dönmedi mi hala? Ama işte böyle sıkıya bağlanıyor inşaat işleri..

İnşaat bittiğinde son bir kontrol yapılır, bu kez bir heyet tarafından yapılan denetlemede yapı baştan aşağı görücüye çıkar. Eğer uygunsa oturma izni verilir.

Denetimde onay veren heyet, inşaatı yapan şirketle aynı sorumluluklara sahiptir. İşte o yüzden hem inşaat şirketi hem de devlet kuruluşundan gelen denetleme personeli işini çok ciddiye almak zorundadır. İşler yanlış giderse mazallah anasından emdiği süt burnundan gelir ve ömür boyu sürüm sürüm süründürülür.

Aslında sağlam yapılar doğru zeminde, iyi malzeme kullanılarak ve mühendislik uygulamalarına uyularak dikilmelidir!

1999 depreminden sonra Amerikalı mühendislerin söylemesi o ki, bütün bu kurallar ve kodlar Türkiye inşaatları için de geçerli ancak icraat yok!

2 thoughts on “Sürekli Denetlenen İnşaatlar”

  1. yazdıklarınız evet çok doğru.. Ben Ukraynada inşaat mühendisliği okumakta ve şuan burada birde staja gitmekteyim. Ukraynada da denetimler var mesala. Eğer kolonların demirleri yanlış bağlanmışsa mesala beton dökülmesine izin verilmiyor, ki burası rüşvetin kolgezdiği biryer. Ama iş inşaat gibi önemli sektörlere geldiğinde bu pekde geçerli değil!
    Ha gelelimki bizim Ülkemize. Türkiye’ye!! Bizde durumlar biraz farklı! Millet olarak alışmışız, neyi nerden kesebiliriz mantığına! Birde çalışan aklı vardır… Ben bu paray bukadar çalışırım der. Kendisine verilen miktardaki maaş hoşuna gittiği kadar çalışır!
    Bizim öncelikle bu mantığı yıkmamız gerekmektedir! ABD de denetim diyorsunuz! O denetimler bilemiyorum Türkiyede nasıl gidiyor görmedim ama ukraynada mesala gayet ciddi. Ki düşünmeden edemiyorum Ukraynada böyleyse bizde daha ciddidir diye. Ama bu yıkılan binalar hep eski binalar! Bizde ki bu kurallar nezaman çıkdı acaba? O kurallar çıkdığından ve kontrollere başlandığından bu yana yapılan binalarda yıkım hasar varmı bunlar önemli!
    Bütün bu sorunlarıda bizler yazarız, tartışırız! aradan 1 hafta geçer, 1 ay geçer olmadı hadi 1 yıl geçsin (ki hiç bir zaman bukadar sürmez) bambaşka bir konu (derlerya hani) BomBa gibi Düşer GüNdeme! işte ozaman bu yazılan çizilen tartışılanların hepsi uçar gider!

    Demek istediğim şudurki.. Ülkemizde gözümü açmadığımız sürece, her önümüze konan yemeği fransız usulü makarna, ispanyal usulü makarna denilip de buna inanarak bu yemeği afiyetle yedikçe, o makarnanın aslında normal marketlerde satın aldığımız makarna olduğunu göremeyiz 🙂
    Bunu bilen akıllılarda(zekiler diyeyim yada) başta demişdimya, nereden kesersem ekonomik olur, karlı olur der… görüntüde iki oynama yapar ama o 1 tl lik makarnayı bize 50tl lik makarna olarak gösterir! yedirir!!…

    Peki neler yapılmalı? Aslında basit! İlkin Kontroller ciddi olmalı, her bölgenin bir kontrolörü olmalı! Onun izni olmadan(yada kontrol heyetinin) bir metre küp beton bile dökülememeli! Birde biz halk olarak alacağımız evlerin bulundukları binalar hakkında Belge ve Labaratuvar sonuçları istemeliyiz ki sağlam olup olmadığını bilebilelim. Herkes alacağı giysinin naylon içerirse sağlıksız olduğunu duyunca tv lerden almaz olur o giysileri, sorulur hep, etiketine bakılır… Binalar içinde böyle bir şey neden olmasın?

  2. degerli Fatos Hanım, halk saglığı calismalarinizda basarilar dilerim.
    ben de meslegim geregi indirekt de olsa bu konuyla ilgili ve gonulluyum,ve su anda 48 yasimdan sonra
    is sagligi ve guvenligi konusunda yuksek lisans yapiyorum
    Ulkemizde insaat denetimi ne yazik ki amerikalilarin gozlemi gibi degil ve hersey yapi sahibinden parasini alan Yapi denetim sirketlerine havale edilmis durumda ayrica insaat izinleri ve kontrolleri de belediye meclislerinin iki dudagi arasinda.Kanuni denetimler de dediginiz gibi pratikte uygulanmiyor.
    tabi ciddi calisan denetim sirketleri de var.Kanuni olarak Tr de yikilan binanin sorumlulari 3-15 yil cezayi
    gerektiren taksirle adam oldurmekten yargilanmalari gerekir.Son Van depreminde bu is siki tutuluyor,insallah herkese ders olacak bir karar cikar,bakalim gorecegiz.
    Ayrica yazinizin bir kismini insaat guvenligi konusundaki bir gruptaki arkadaslarla paylasmak isterim izninizle.
    selam ve sevgiler Istanbul dan
    Kemal Ucuncu,Mak.Müh,İs guvenligi uzmani

    sir

Comments are closed.