Yüzünde Bir Yer – Sema Kaygusuz

Kendi içine kıvrılmış bir kadının, özbenliği tarafından sürekli uyarılışını okuyacaksınız bu romanda. Kadın içine kıvrılmıştır çünkü büyükannesinin duyduğu acıyı “sessiz bir duyum” niteliğinde miras edinmiştir.

Devralınan acı ve utanç, kadında yorgun bilinçaltı, üzgün surat ve adeta tükenmiş yaşam hevesi suretiyle yansıyacaktır. Kendisine ve çevresine yabancılığı, elinde bir fotoğraf makinasıyla anları dondurmaya çalışması, bahçesindeki meyvesiz incire düşkünlüğü ve Hızır’ın peşine düşüşüyle sabittir.

Yazar hepimizin duyarak büyüdüğü, ama yeterince bilmediği Hızır’ı günümüze monte ederken bir yandan da mitoloji ve yakın tarihten süzdüklerini ardarda hikayelerle romanın bedenine örmüştür. Hikayeler çoktur, çeşitlidir, değişik zaman dilimleri ve coğrafyalardandır. Hikayeler arasında kimi zaman ilişki kurmak zorlaşır, kitabın başıyla sonu arasında bağlantıyı bulmak için kitabı birden fazla okumak gerekebilir. Çoğu kez bağlantı kurulamaz çünkü yazarın tarzı, olayları görüntüleyip gerisini okuyucuya bırakmaktır.

Hepi topu 167 sayfa olan bir romanda bunca hikayeyi barındırmak okuyucunun kafasını karıştırmasına rağmen, partiküller olarak düşünüldüğünde hepsi ağızda hoş tadlar bırakan lezzetli yemekeri andırır. Zira yazarın edebi dilindeki kıvraklığı, Türkçeye hakimiyeti, metaforlar ve aforizmalarındaki estetikle kitap, edebi, felsefi ve psikolojik bir eser olup çıkmıştır.

Bütün zerafetiyle anlatılan incir, hem bugünden hem mitolojiden. Zarif bir karışım!  Benim gibi bahçesinde incir ağacı olan birisine yapılan iltifat niteliğindedir. İncir tadı ve bedene yararından öte meğerse daha nelere de yarıyormuş!

Yazar babaannenin yıllar önce çektiği ızdırabı dillendirirken, rahat evinde yaşayanlara zulmet diyarlarındakileri tanıştırmaya çalışmıştır. Acaba kitabın iki bölümüne verilen adlar: “Ah” ve “Tüh”; acı, ayrılık, yoksulluk ve yastan türeyen sitemin ünlemleri midir?

Yazarın romanda politika yapmadığı açıktır ama babaannenin torununun beynine kazıdığı, iddia edilen zulmet, toprağın çevirimi gibi tarihin taraflı bakışacısının çevirlip bize sunulmuş hali midir?

Kitapta incir ve Hızır atbaşı giden karakterlerdir, öte yandan kadının içine dönüşü, utanç, ızdırap, yabancılaşma ve suskunluk ana ögeler olarak cazibeli bir Türkçeyle masallaştırılmış. Kitapta mitoloji, bugün, yarın, dün, bilinen, bilinmeyen, tarih, din, hayattan objeler, hayal aleminden gelenler fantastik bir karısımla yoğrulmuş. Yazarın fantastik realizm türünde yazdığını göz önünde bulundurduğumuzda bu roman, saydığım ögelerin içine serpiştirilmesiyle masalsı bir tada bürünmüş. Ve doğal olarak alışkın olduğumuz kitaplardan çok farklı bir dokuya sahiptir.

Dediğim gibi Yüzünde Bir Yer‘i anlamak ve tarihin derinliklerinden gelen çeşit çeşit hikayeler arasında bağlantı kurmak için bir defalık okuma yeterli olmayabilir.

One thought on “Yüzünde Bir Yer – Sema Kaygusuz”

  1. Sema Kaygusuz’u ve bu romanını çok duymama rağmen henüz okumaya sıra gelmedi.Böylesine kültür ve sanattan yoksun çoraklaşmış Türkiye ikliminde bu tür uğraşlarınız için sizi tebrik ediyorum.Selamlarımla.

Comments are closed.