Çöl ve Bedeviler

Bedeviler hep ilgimi çekmiştir. Bunun tek nedeni var o da büyürken evde terliksiz dolaştığımı gören annemin “yine çöl bedevisi gibi terliksiz mi geziyorsun?” diyerek haşlamasıydı. Annemin beni Bedevilere benzetmesinde bir çeşit ötekileştirme olduğu kesin ama aşağılama yoktu. Birkaç kez sorduğumu ve Bedevi’nin ne olduğunu öğrenmeye çalıştığımı hatırlıyorum. “Bedevi çölde yaşayan insanlar” demişti “ayakkabısız dolaşmaktan ayakları kocaman olan çöl insanları” diye eklemişti.

Bedevilerin çölde ayakkabısız gezmesi benim evde terliksiz gezmeme denk düşüyordu ve terliksiz gezmeye devam edersem mazallah bir genç kız olarak kocaman ayaklarım olabilirdi. Terliklerimi dindar bir itina ile giymeliydim.

Bedevilerin deve kılından çadırlarda,uçsuz bucaksız çölün orta yerinde büyük maharetle yaşadıkları doğrudur.  Gözü bağlı çölün ortasına konulacak olsalar ve yönlerini bulmaları istense hangi yöne gideceklerini bildikleri doğrudur. Yol bulmanın ötesinde özel güçlerinin olduğu ve sezgileriyle birçok problemi çözdükler doğrudur.  Ama bunların içinde ayakkabısız çöl sıcağında ya da soğuğunda dolaştıklarını duymadım çünkü Ürdün’de bulunduğum süre içinde Bedevilere ait birçok gerçek ve uydurma dinledim.  Anladım ki annem Bedevilerin yalınayak dolaştıkları tezini bana korku vermek için ortaya atmıştı. İşe yaradı, terlik giymeyi öğrendim ama ayaklarım yine de çok büyük. Sanırım annemin bot ve spor ayakkabısı giymemi engellemesi gerekiyordu!

Ürdün’de Bedevilerin Arap dünyasına ait olduklarını ama Mısır, Arabistan ve Ürdüne’de yoğunlaştıklarını öğrendim.  Ürdün nüfusunun büyük bir çoğunluğu Bedevileren oluşuyor. Bedeviler kısaca çölde yaşayan insanlar olarak biliniyor.  Gerek yakından gördüğüm Bedevi yaşantısı, gerekse dinlediklerimden çıkan sonuç şu ki çölün affetmeyen şartlarında var olabilmek tek kelimeyle olağanüstü!

Bedevilerin bir çoğu çölü baştan başa geçen otoyolun doğusunda yaşıyorlar.  Uzaktan görülen siyah kıl çadırlar Bedevi yerleşim merkezlerini işaret ediyor.  Bu siyah çadırlar kara keçi kılından yapılmış. Bazılarının açık renkli ve deve tüyünden yapıldığı da oluyormuş. Hayvan kılından yapılmış çadırlar “beit al-sha’ar” diyorlar ya da “hayvan kılından ev“.  Her ailenin bir çadırı var ve birarya gelen çadırlar kavimleri oluşturuyor. Kavimler kabileleri meydana getiriyor.

‘Bedeviler su ve yiyecek bulmak için oradan oraya giden bir grup insan’ diye bilinir. Bu bir bakıma doğru ama tam olarak değil. Günümüzde sadece küçük bir grup gerçek göçebe. Bunun anlamı şu: hayvanlarını beslemek için kısa bir süre çölün bir kısmında yaşıyorlar sonra bir başka yere oradan başka yere geçmek suretiyle sürekli göçerlik sözkonusu.  Bir kısmı yerleşik yaşamı seçmiş ve şehirlerin yakınlarında gecekondumsu barakalarda yaşıyorlar. Diğerleri ise hem göçebe hem yerleşik yaşıyorlar. Her iki hayat tarzını da benimsemiş olan bu tür Bedeviler 6 ay bir  yerede yaşadıktan sonra yer değiştirerek bir altı ay ya da 9 ay başka bir bölgeye yerleşiyorlar.  Yani uzun bir yerleşik hayattan sonra yer değiştiren Bedeviler de var.  Bunların sahip olduğu birkaç parça eşyadan biri hayvanlarını taşımak için kamyonet, su ihtiyacını karşılamak için su bidonları ve üzerinde yemek pişirmek için gerekli bir ocak!

Bedeviler çok misafirperver insanlar. Evlerine gelen herkesi Tanrı misafiri olarak kabul ediyorlar.  Kültürlerinde bolca süt ve et ürünleri tüketmek var. Yılan sokmalarına karşı deve sütü kullanıyorlar. Çok iyi hikaye anlatan Bedvilerin  misafirlerine rababa müziği eşliğinde kahve ikramı bir norm. İkram edilen ilk kahve misafir için. İkincisi misafirin ne kadar cesaretli olduğunu gösteriyor. Üçüncüsü keyif için. Misafirle paylaşılan şiirler ve anlatılan muazzam hikayeler Bedevi kültürünün en iyi bilinen parçaları. Daha önce Mısır’da bulunduğumda ünlü Mısırlı yazar Naguib Mahfouz’un The Seventh Heaven adlı romanını okumuştum. Onda Bedevi yaşantısı oldukça detaylı bir hikayeyle anlatılır.

Bedeviler genelde Müslüman. Hristiyan Bedeviler de var ama sayıları fazla değil. Hristiyan Bedeviler ise genelde Filistin ve Suriye’de yaşıyorlar.

Ürdün hükümeti Bedevilere bir takım servisler sunuyor örneğin eğitim, ev ve sağlık klinikleri. Ancak Bedevilerin bir kısmı eski yöntemlerle yaşamak istediklerinden ve göçer yaşantıya  gönülden bağlı olduklarından hükümetin sunduğu servislere ilgi göstermiyor. Göçebe hayatı yaşan Bedeviler öyle ücra noktalarda yaşıyorlar ki buralara sağlık personeli ya gitmek istemiyor ya da giderse uzun süre kalmıyor.

Bedeviler ve genelde Ürdün halkı Kralı çok seviyor. Kral ve ailesinin resimleri en bakımsız ve izbe yerlerde bile gururla asılmış sergileniyor.  Kralın etrafındakiler hep Bedevi. Çünkü Bedeviler kayıtsız şartsız bağlı krala ve kraliyeti savunmakta gözlerini budaktan esirgemeyen cengaverler!

Kraliyet ailesi halka iyi programlar sunmakta becerikli görünüyor. Kral da memnun halk da!

Kraliyet ailesinin yeni doğum yapmış Bedevi kadınlara sunduğu çok özel bir program var. Öncelikle şunu belirteyim ki Bedevi kadınlar kocalarının izni olmadan doktora gidemiyor. Alabilecekleri medikal tavsiye ve yardımı sadece aileden,  akrabadan ve konu komşudan alabilirler. Buna karşın ne kadar uzakta yaşarlarsa yaşasınlar cep telefonuna sahipler. Yeni doğum yapmış annelere cep telefonuyla ulaşabilecekleri bir numara verilmiş. Yeni anne bu numarayı emzirme, aşılar, yüksek ateş, kanama vs. gibi doğum sonrası durumlarda aramak ve sorularını sormak için kullanabiliyor. Karşılığında anında cevap gelmiyor ama çok kısa bir süre içinde bir sağlık görevlisi cevap veriyor ve tavsiyelerde bulunuyor.

Çölün affetmeyen ortamında yaşayabilen, gerçekten göçebe Bedevi kabilelerin yaşantısı çok etkileyici. Diğerlerinin yarı gezgin kültürü de aynı şekilde etkileyici. Hem Bedevileri tanıdığım kadar sizlere aktarmak, hem de en uzak yerlerdeki kadınların bile doğum sonrasına en azından telefonla ulaşabilecekleri bir sağlık sisteminin olduğunu göstermek için oluşturduğum yazımı umarım beğenmişsinizdir.

Lut Gölü için tıklayın

 

 

 

Ürdün çölü Sahara Altı çölden farkli, yarı çöl deniyor.

 

Ud çalan Bedevi genç (Ürdün’de kadin resmi çekmek kesinlikle yasak)

 

 

Vadi Musa

 

 

 

 

Petra

Bedevi Asker

 

Küçük Prens – Antoine De Saint-Exupery (çölde geçen bir roman)

8 thoughts on “Çöl ve Bedeviler”

  1. İletinize teşekkür ederim.Çok faydalı oldu.Saygılarımla.Ö.Atay

  2. Yazınızı dikkatle ve soluksuz okudum. Çok beğendim. İlginç tespitler var. Özellikle yeni doğum yapan bedevi kadınların vaziyetleri üzerine tespitleriniz… Bu konuya özel bir ilgim var. Ben görev için 7 aydır Ürdün’deyim. Kendi tespitlerimden oluşan (Jordan Gezi Notları) adlı gözlemlerimi yakın bir zamanda kitaplaştıracağım. Aynı adla faceebookta bir sayfa oluşturdum. Dilerseniz girip inceleyebilirsiniz. İzniniz olursa bu yazıyı adınızı kullanmak suretiyle sayfamda pylaşmak istiyorum. Teşekkür ederim.

  3. Anlatımınızı beğendim. Gezi yazısı için çok iyi oturmuş. Son bölünlerde biaz daha ayrıntıya girebilirdiniz.Tebrikler.

  4. Fatoş Hanım,

    Demişsiniz ki “Her ailenin bir çadırı var ve birarya gelen çadırlar kavimleri oluşturuyor. Kavimler kabileleri meydana getiriyor.” Ancak TDK’nın Güncel Türkçe Sözlüğü “kabile” için “Boy”, “Kavim” için ise “Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı bulunan, boy ve soy bakımından da birbirine bağlı insan topluluğu, budun” der. Yani bizim bildiğimiz gibi Kabileler Kavimleri meydana getirir. Acaba Ürdün’de bizim bildiğimiz mana dışında mı kullanılıyor? Yoksa yazıda sadece bir yazım hatası mı yapılmış?

    1. Merhabalar Kâmil Bey:
      Urdun’de tuttugum notlarima tekrar baktim ve her ailenin bir cadiri oldugu bunlarin biraraya gelerek qawm olusturdugunu yazmisim. Arapca bilmiyorum ama qawm kelimesini kavim olarak dusundum. Notlarima ayrica kavimlerin (qawm’larin) qabila yani kabile olusturdugunu da eklemisim.

      Bu notlari gezi sirasinda cabuk cabuk yazarken yanlislik yapmis olabilirim. Ya da karistirmis olabilirim. Dogru bilgi verebilmek icin bu konuda biraz arastirma yapacagim ve farkli birsey bulursam yazimi o sekilde degistirecegim. Ve tabi ki buradan size haber verecegim.

      Yazimi okuyup yorum yaptiginiz icin ictenlikle tesekkur ederim.

      Esen kalin,
      Fatos

      1. Sizi çöle çeken şey neydi? Ne arıyorsunuz?

  5. ÇOK TEŞEKKÜRLER FATOŞ HANIM.

    ÇOK YARARLI BİLGİLER. ÇÖLDE YAŞAMIN ZORLUĞUNA KATLANMAK VE BİR KAMYONET, BİR ÇADIR, BİR OCAK BİRKAÇ BİDON,VE BİRKAÇ YATAK LA YAŞAMI SÜRDÜRMEK GERÇEKTEN ÖLAĞANÜSTÜ BİR DURUM..

    DEVLETİN DOĞUM YAPAN KADINLAR İÇİN SAĞLADIĞI İMKANLAR KISA SÜRELİ DEĞİLSE TAKDİRE ŞAYAN.

    HOŞÇA KALIN, SEVGİYLE KALIN.

  6. Merhabalar
    Yazınızı güzel bulmakla beraber Ürdün kraliyet ailesini fazlasıyla övmeniz dikkatimi çekti … Ürdün kraliyet ailesinin Mekke emiri şerif hüseyinin oğulları tarafından İngiltere himayesinde ve kontrolünde kurulduğunu ayrıca ingiliz soyluları ile evlendirmek suretiyle İngiliz kanı taşıdıkları bu sebebden halen kraliçeye bağlı olduklarını bildiğinizi sanıyorum. Şerif Hüseyin’in kim olduğunu ayrıca yazmama gerek varmı bilmiyorum ama Osmanlı imparatorluna karşı Arab ayaklanmasını başlatan ve büyük Arab imparatorluğu hayaliyle çıktığı yolda Kıbrıs’da sürgünde ölen devrik bir kral olduğunu hatırlatmak isterim. Teşekkür ederim.

Comments are closed.