Ver! Çabuk Ver Ruhsatla Ehliyeti!

Türkiye’de şehirlerarası otobüs taşımacılığının çok gelişmiş olduğunu düşünüyorum. Birçok beldeyi birbirine bağlayan rotasıyla, konforlu otobüsleriyle, teknoloji olanaklarıyla, seyahat sırasında verdiği servisleriyle şehirlerarası otobüsler uçak rahatlığındadır diyebilirim.

“Ver! Çabuk ver ruhsatla ehliyeti!” konu başlığıyla tatil ve otobüs işletmeciliği arasında ne ilişki var derseniz  okumaya devam edin derim..

Her yaz Türkiye’de uzun şehirlerarası yolculuklar yaparım ve hemen hepsinde otobüs taşımacılığını tercih ederim. Uçakta, trende, gemide, otobüste veya arabada gündüz veya gece uyuyamayan birisi olduğum için, otobüste giderken yerleşim merkezlerini ve kırsalı yakından görmeyi çok severim.

Hele “Ankara istikametinden gelip Bodrum’a devam etmekte olan XYZ yolcularının yerlerini almaları rica olunur” şeklinde anonsların yapıldığı duraklarda durmak çok eğlencelidir.

Bu yaz da uzun otobüs yolculukları yaptım. Bunlardan bir tanesi Karadeniz Ereğli’den Alanya’ya olan yolculuktu ve akşam 7’de başlayarak tam 13 saat sürdü.

Düzce Güven otobüs şirketinde iki çocuğumla ve 11 yaşındaki yeğenimle yolculuk yapıyordum. Otobüs yeterince konforlu, yeni ve temizdi. Sefer sırasında verilen servis olağanüstü iyiydi. Hem kaptan şoför hem de yardımcısı beni ve çocukları rahat ettirmek için azami ilgi gösterdiler. Kaptan şöför neredeyse hiç yanlış yapmadan, hız sınırını aşmadan, gereksiz ve yersiz sollama yapmadan otobüsü kullanıyordu.

Ama dikkat ederseniz “Neredeyse hiç yanlış yapmadan” dedim. Evet bir yerde aceleci davrandı ve ceremesini hepimiz bekleyerek çektik.

Afyon yakınlarında bir kaza vardı. Polis, yolun bizim geldiğimiz yönündeki trafiği durdurmuştu ve yavaş bir düzenle yol veriyordu. Ağır vasıtalar küçük araçlardan ayrı bir yerde bekletilmeye başladı. Önümüzde bekleyen yolcu otobüsü ile bizim otobüs trafikte peşpeşeydik; doğal olarak peşpeşe durdurulduk. Beklemeye başladık. Belki bir beş dakika kadar bekledikten sonra öndeki otobüs polisin izni olmaksızın harekete geçti. Ancak polis memurları otobüsü biraz ileride tekrar durdurdu. Bizim kaptan şoför de öndeki otobüsün yaptığını yapmış bulundu ve aynı şekilde biraz ileride biz de bir kez daha durdurulduk.

Bizim otobüse yaklaşan polis memur “Ver! Çabuk ver ruhsatla ehliyeti!” şeklinde ters bir ifadeyle kaptan şoförden belgeleri istedi. Sanırım polis memuru çok yorgundu, belki de o saatte orada olmak istemiyordu, veya herhangi başka bir nedenle oldukça ters ve kabaydı.

Kaptan şoföre ileriye çekmesini emretti ve belgelerle uzaklaştı. O ana kadar kaptanımız birkaç kere özür dilemişti.

Özür işe yaramadı yaklaşık 20 dakika bekledik. Kaptana ceza verildi, işlemleri tamamlandı, kendisi belgeleriyle direksiyonun başına geçti.

Acelecilik ve kuralları ihlal gerçekten pahalıya maloldu.

Benim bu olayda gördüğüm şey polis memurunun kabalığıydı. Evet, otobüsün kaptanı yanlış yapmıştı ama, polis memuru belgeleri isterken “Ver! Çabuk ver ruhsatla ehliyeti!” diyecegine “İyi akşamlar. Ruhsat ve ehliyet lütfen!” demesi çok mu zordu? Neden toplum olarak birbirimizi sürekli azarlayıp aşağılamak zorundayız? Ters ve kaba olmazsak insanlar bize saygı duymaz mı sanıyoruz? Düşünün!

Ha urutmadan.. Yolculuk sırasında kaptandan duyduğuma göre, yolcuların duyduğu kısım aysbergin ucuymuş. Ceza kesilirken içerdeki aşağılayıcı konuşmalar ve küfürler ağıza alınır gibi degilmiş.

 

4 thoughts on “Ver! Çabuk Ver Ruhsatla Ehliyeti!”

  1. Mahkemede hakim şahitlere sorarken “yalnız gördüğünü ve o esnada duydağunu anlat”diye sorar.

    Gördüğünüz kaba davranışı bende tasvip etmiyor ve size katılıyorum.

    Görmediğiniz ve olay anında duymadığımız olayları mış-miş gibi ifadelerle olayları yaşamış taraflardan dinlemeden tek tarafın anlatımıyla yazmanız şik olmadı.Sizin yazınızla bitiriyorum “Neden toplum olarak birbirimizi sürekli azarlayıp aşağılamak zorundayız?”

    Saygılarımla

  2. Görgü kurallarının ülkemizde ilk okul eğitimnde ders olarak verilmesi gerekiyor. Maalesef toplumumuz gittikçe görgü kurallarını bilmeden ve uygulamadan yaşıyor.Medeni olmak zor iş ?

  3. Genelde saygı kurallarına uymayan bir toplumuz,ayrıca halka hizmet için görevlendirilmiş vazifelilerin kendilerini vatandaşın üstünde görmelerinden kaynaklanan bir anlayış saygısızlığı.Onbeş sene evvel tüm devlet bankalarıyla ilişkimi kesmeme sebeb kişiyi müşteri gibi görmeyip,müşteriye tepeden bakıp yaptığı işi angarya gibi görmelerinden.Özel bankaların çalışanları ise gelenin hizmetinde olduklarının anlayışını taşımaktalar.Avrupada olsa vatandaş hemen uyarır benim vergilerimden maaş alıyorsun,ve o maaşı devlet bana hizmet için sana veriyor diye.Çağdaş ve modern ülke olmanın kuralları vardır,biz ne kadar yakınız bu kurallara? .Ölçüler ortada.

  4. Paylaşım çok güzel özkan kardeşe katılıyorum görgü kuralları çok önemli Biz ilahi Adalete güvenenlerdeniz.herkes hak ettiğini alacak.

Comments are closed.