Halk Sağlığı Krizi: Şeker


Halk Sağlığı Krizi: Şeker

San Fransisco şehrindeki Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanlarından Doktor Lustig’in bir televizyon programında yaptığı açıklamaya göre şeker, sigara ve alkol ile aynı kategoride yer alıyor. Yani şeker de bir çeşit zehir!

Doktor Lustig’in uzmanlık alanı çocuklarda hormon bozukluğu. Doktor, hem kendi deneyimlerine hem de bilimsel çalışmalara dayanarak şekerin tam bir zehir olduğunu savunuyor ve amacının toplumları bu konuda eğitmek olduğunu söylüyor.

Şeker boş kaloridir. Ama şekerin vücuda etkisi boş kalori olmaktan daha tehlikelidir. Ister yüksek früktozlu mısır şurubu, ister kahverengi, ister beyaz, isterse şeker kamışından gelsin, bilin ki şeker tehlikelidir!” diyor. Doktor Lustig şekerin metabolizmaya zarar verdiğini, Tip 2 diyabet, obezite, kalp rahatsızlıkları ve kanser gibi kronik hastalıklara yol açtığını söylüyor. “Bütün bu nedenlerden dolayı şeker bir halk sağlığı krizidir” diyen doktor böyle durumlarda harekete geçilmesi ve bunun toplum boyutunda olması gerektigini hatırlatıyor. Ayrıca belki bir çoğumuzun üzerinde durmadığı bir gerçeğe de değiniyor: “Rafıne şeker bağımlılık yapar!” Beyinde mutluluk mekanizmasını harekete geçirdiği için rafine şekerin kokain kadar tehlikeli olabileceği görüşünde.

“Kanser vakalarının yüzde 80’ini tümörler üzerindeki insülin etkisi sonucu oluşur” diyen bir başka uzman doktor, şeker tüketiminin insüline direnç göstermesi nedeniyle, pankreasın gereğinden fazla insülin salgılamaya yöneldiğini söylüyor. Araştırmacılar, insülinin ve insüline benzer bir salgının tümör büyümesinde faktör olduğunu bulgulamıştı.

Uzmanlar fazla şeker kullanımının hastalıklara davetiye olduğunu ve mümkün olduğunca azaltmaya gidilmesi gerektiğini söylüyor. Yapılan bilimsel çalışmalar da bu öğütleri tastikliyor.

Belki şeker gerçek bir halk sağlığı krizi haline geldi, belki de gelmek üzere. ABD’de ulusal televizyonda şekerin tehlikesinden bahseden uzmanın söyledikleri kulak ardı edilecek gibi değil. Belki şekerden tamamen vazgeçmek mümkün olmaz ama azaltmanın yolları aranabilir.

3 thoughts on “Halk Sağlığı Krizi: Şeker”

  1. Günaydın Fatoş Hanım.
    Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Şekerin fazlası insanda olumsuz durumlara sebep olabilir. ancak beyindeki şeker ihtiyacını karşılayamazsak beyin geri zekalığı baş gösterir. bu durumu nasıla çözmemiz gerekir?
    Kanımca insan bedeni hakkında tek bir yönü üzerindeki çalışmalar yeterli olmaz. Beden tümden ele alınarak hem fiziki hemde fizik ötesi (metafizik) olguları ile incelenmelidir. Bir bütün olarak incelenmeyen bedensel ve Ruhsal hususlar bizi doğru sonuçlara götürmez. Bir yönü ile yararlı olan şeyler diğer taraftan yan etkileri daha tahrip edici olabiliyor.

    Saygılarımla
    Yusuf YAMAN

    1. Yusuf Bey,
      ABD’li uzman doktorun şekere karşı açtığı savaş, eminim, yapılmış başka deneyler ve araştırmalara dayanıyordur.

      Yorumunuza cevaben: Şekeri günlük diyetimizde almaya devam ediyoruz. Şekeri tamamen kesmek imkansız.
      Doğal ve eklenmiş olarak iki çeşitten bahsediyoruz.
      Doğal şeker meyvelerden geliyor ve buna früktoz deniyor. Sütten de doğal şeker alıyoruz onun adı da laktoz.
      Eklenmiş şeker de doğal kaynaklardan geliyor ama bir prostesten geçirilerek ya beyaz ya kahverengi oluyor. Baldan gelen şeker de eklenmiş şeker ve diğer tatlandırıcılar da şeker içeriyor. Sonra marketten aldığımız birçok gıda maddesinde şeker bulunuyor (etiketleri okursak rahatça görebiliriz). Bunların üzerine bir de kimyasal madde içerikli, yoğun prosesten geçmiş mısır şurubu var..

      Şekeri kararınca kullanarak ağız tadımıza gülücük katmaya devam edebiliriz ama o kararı bilmek gerek. Zaten eklenmiş şekeri azaltacak bile olsak yukarıda anlattığım gibi doğal kaynaklardan ve marketten gelen yiyeceklerle şeker almaya devam ediyoruz. Içecekler, kekler, kurabiyeler, meyve aromalı içecekler, dondurma, pastaneden aldığımız birçok ürün şeker içeriyor.

      Günlük diyetlerimizden şekeri tamamen silmek zaten doğru olmaz. Bu bağlamda bir deneyimimi anlatayım: Iki çocuğuma bebekliklerinde hiç tuz yedirmedim. Onlar ilkokula gelene kadar tuzdan habersiz yaşadılar. Okulda, çarşıda, arkadaşlarının evinde tuz ile tanıştılar ama bebekliklerinden itibaren tuz tadı bilmedikleri için tuzdan hiç hazetmediler. Bugun bile biraz tuz eklenmiş yemegi yemeyi reddediyorlar. Böylece tuz yeme özürlü ki çocuk yetiştirmiş oldum!

      Sanırım yeterince uğraşırsak şeker tadını bilmeyen çocuklar da yetiştirebiliriz ama ağız tadını öldürmeye gerek yok. Herşeyin kararı!

  2. Şeker yemezsek “beyin geri zekalılığı baş gösterir” (başka bir geri zekalılık daha mı var ?) fikrine katılmıyorum. Bir hastalık tedavim nedeniyle 6 ay sıfır şeker, tuz, yağ ve karbonhidratla beslendim. Meyva dahi yasakdı, sadece haşlanarak pişirilmiş et ve sebze yemiştim. Zekamda eksilme değil artış olmuştu. Son yüzyıllara kadar insanlığın beslenmesinde ilave şeker yoktu, insanlık geri zekalımıydı? Bağımlılık ve alışkanlıklarımızdan ayrılmamak için rasyonelleştirmelere yönelmeyelim düşüncesindeyim. Belki şekerli gıdasız yapamam diyenlere farklı bir bakış açısı olabilir diye sadece deneyimimi paylaşmak istedim. Sağlıklı günler dileklerimle….. Hüsniye Çelik

Comments are closed.