Yüreğini Rahat Bırak

 

Yeri, zamanı ve sırası geldiğinde  yüreği rahat bırakmak gerek.

Bazen hiç birşey beklendiği ya da planlandığı gibi gitmiyor. Beklentilerle mutluluk ters orantılı, yani biri artınca diğeri azalıyor.

Kafamızda kurduğumuzla, gerçek hayatta yaşadıklarımız  uyuşmuyor. Her zaman herşeyi kontrol etmek mümkün olmuyor. İşte öylesi durumlarda yüreği rahat bırakmak lazım.

Olmasını istediğimiz bir şey olmayınca acı çekiyoruz. Herşey yolunda giderken birden olaylar ters yüz oluyor hayal kırıklığına uğruyoruz. Hiç beklemediğimiz bir anda sağlığımız, ev hayatı, ilişkilerimiz, çocuklarımızın planları, işimiz, maddiyat veya diğer şeyler değişiveriyor. Bazen hepsi üstüste geliyor ve çaresizlik hissediyoruz.

Hepimiz çocuklarımızın başarılı, terbiyeli ve sağlıklı olmasını istiyoruz. “Ben nerede yanlış yaptım? Neden bu çocuk beni  üzüyor?” dediğimizde hayal kırıklığı yaşıyoruz.  “Dünya neden barış içinde değil? Neden aç, sakat, hasta, savaşan insan dolu?” dediğimizde çaresizlik hissediyoruz.  “Neden durup dururken sağlığım bozuldu?” derken isyan etmiyoruz ama bir anlamda “Hep de benim başıma mı gelir?” sorusuna cevap arıyoruz.  “15 yıllık arkadaşımın bana bunları yapacağını hiç sanmazdım!” dediğimizde üzüntüyle birlikte şaşkınlığımızı dile getiriyoruz. “Bu adam için saçımı süpürge ettim!” derken bir anlamda pişmanlık duygularını dile getiriyoruz. “Borç para gülerek gider, ağlayarak gelir” derken karşımızdakine “Ben hata ettim, sen etme” gibisinden bir öğüt veriyoruz. “Çalış, kazan, yedir, içir, gezdir.. Bu kadını mutlu edemedim” dediğimizde bıkkınlık hislerini dile getiriyoruz.

Sözün kısası, hayal kırıklıkları acı çekmeye neden oluyor ama öyle bir noktaya geliyor ki kontrol edemiyoruz. İşte öylesi durumlarda yüreği rahat bırakmak gerek!

Aklımızın ucundan geçmeyen, beklenmeyen, ümit edilmeyen, istenmeyen olaylarla karşılaşıyoruz. Hayat bu! Öyleyse çat kapı gelebilecek beklenmedik olaylara da bir anlamda hazır bulunmalıyız.

Geçenlerde bir iş toplantısının ardından çalışma arkadaşlarımın biriyle odayı terkeden son iki kişiydik. Biraz durgun görmüş olmalıydım ki birden sordu “Neler oluyor? Kendinde değil gibisin!” Cevabım “Huh.. Hayat işte!”  O da biliyordu, fazla üstelemedi.. Zaten fazla birşey söylemeye de gerek yoktu! Hayat bu!

Gerçekten de hiç birşey göründüğü gibi değil. Kafalarımız daima işimizle, ilişkilerimizle, eşimizle, çocuklarımızla, annemiz ve babamızla, sağlığımızla, parayla, geleceğimizle ve diğer birçok [beklendik ya da beklenmedik] konuyla meşgul. Bunların tümüne hayat diyoruz.

Hayatın içinde bazen yüreği rahat bırakmak gerekli ki kontrol edemediğimiz olaylar karşısında perişan olmasın, ayakta durmayı bilsin. Ve bilsin ki her güzel şey de kötü şey de sonlanıyor. Yüreği rahat bırakınca içsel gücümüzü yeniden keşfedebiliriz ve yeni kapılar açılabilir.

Öyleyse zaman zaman yükü azaltmak gerek. Bunun için yeri, zamanı ve sırası geldiğinde yüreği rahat bırakmalı!  Rahatlamaya takviye için meditasyon, dualar, güzel sohbetler, aroma terapileri ya da çaylı, kahveli destekler iyi gelebilir.

Tekrar: Yüreğini rahat bırakırsan içsel gücünü yeniden keşfedebilirsin ve belki yeni kapılar açılabilir.

One thought on “Yüreğini Rahat Bırak”

Comments are closed.