Büyüklük Önemli mi?


Neredeyse hiç konuşulmayan, tabulaştırılmış, ama erkek (ruhsal) sağlığı için oldukça önemli bir konuya değinmek istiyorum.  Konu başlığı: Büyüklük Önemli mi? Konu başlığını daha spesifik yapalım: Penis Büyüklüğü Önemli mi?

Bu başlığı gördükten sonra:

  • Yazılarımı okumaktan vazgeçeceklere diyecek birşeyim yok.
  • Yazının erkek fizyolojisi, genel sağlığı ve mental (ruhsal) durumuyla ilgili olduğunu anlayarak sonuna kadar okuyanlara saygım sonsuz.

Söylemek istediğim şeyin özü, günümüzde ‘insan derinliklerinden çok insanın sahip olduklarına odaklamış’ hayvani dürtülerdir.

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki erkekte penis ve kadında göğüs büyüklüğü;  daha de genelleştirecek olursak “çıplaklık” baş tacı. Bu konuda ABD’den güzel bir örnek paylaşıyorum:

Teksas eyaletinin Austin şehrinde yapılan bir film festivalinde gösterilen dev posterlerde, genç komedyen Patrick Moote fotoları yer alıyordu. Bu genç insan bir süre once Los Angeles Üniverstiesinde bir basketbol maçı sırasında sevgilisine evlenme teklif etmiş, yeterince büyük penise sahip olmadığı için toplum önünde reddedilmişti.

Olay fazlasıyla acıklıdır ama bunu komedi haline getiren Moote, daha sonra bir belgesel hazırlayarak penis büyüklüeünün gerçekten önemli olup olmadığını sorguladı. Film festivalinde gösterilen grafik mesajlar, ‘insanları ve hayvani güdülerini’ düşünmeye davet ediyordu.

Belki bazılarınıza çok uç ve aşırı gelebilir ama sonuçta artistler kendilerini öyle ya da böyle ifade etmekten çekinmiyorlar. Yazının bundan sonraki kısmı sanatçının bu filmde neler anlatmak istediğiyle ilgilidir.

Belgeselin adı Küçük Penisli Kahraman.  Böyle bir başlıkla film yaparak dünyanın önünde [kimilerine göre] fiziksel yetersizliğini açıkça konuşan cesur komedyene benden kocaman bir alkış. Böyle olumsuz ve çok hassas bir olayı pozitif hale getirebilmek, takdir edersiniz ki, her baba yiğidin harcı değildir. Bütün bunlardan sonra belki de Moote’nin aşk hayatı genç yaşta sona ermiş bulunuyor.

Yazının devamını okumadan önce bilmenizi istediğim bir başka şey, sanatçının endişe dezorderinden muzdarip olmasıdır.  Sahip olduğu  bozukluğa rağmen tüm dünyaya fiziksel durumunu duyurması bir cesaret örneğidir.  Genç sanatçı film çekilirken aylarca tereddüt yaşadığını, ruhsal anlamda acı çektiğini ama halk önünde tartışılmayan böyle bir konunun belgesele dönüştürülerek başka erkeklere de yardımı olabileceğini düşündüğünü anlatırken bu süreçte penis büyüklüğünün anlamsızlığını idrak ettiğini söylüyor.

Bir belgesel yaparak belki biraz narsist belki de bencil olduğunu kabul ediyor ama yeterince büyük penisli olmayan erkeklere kendilerine güvenmek konusunda mesaj veriyor. Ayırca hayatın penis ölçüsünden ibaret olmadığını da her fırsatta çekinmeden dile getiriyor.  Böyle negatif bir olayı pozitife çeviren sanatçıya “bravo” diyorum.

Fatoş’ça:

Herşeyin büyüklükle ölçüldüğü günümüzde, “insan” biraz oynandıktan sonra atılan bir oyuncağa dönüşmüş durumda! Bu, aslında iyi bildiğiniz paradokstan başka birşey değildir:

  • Binalar çoğaldı, ibadethaneler azaldı;
  • Büyük evler çoğaldı, insanların birbiriyle harcadığı zaman azaldı;
  • Bilgi arttı, bilgelik yok oldu;
  • Sahip olduğumuz eşyalar arttı, değerlerimiz yok oldu;
  • Çevremiz insan dolu ama yapayalnız hissediyoruz;
  • Sevgisizlikten yakınıyoruz ama sevmeye korkuyoruz;
  • Güvenilmek istiyoruz ama güvenmiyoruz;

Büyük bir penise sahip değilseniz, ya da (kadınsanız) iri ve dik memeleriniz ve hayli büyük bir kalçanız yoksa, veya bol paranız, kocaman bir eviniz, arsanız, arabanız, yatınız yoksa [sizinle birkaç kez konuşup] bir sonrakine geçmeye hazır ne çok insan var! Buna “kullan-at mentalitesi” denir. Bu süreçte manen yıkılan birçok insan olduğunu duyumsayabilmek için “hisler” gereklidir, ama maalesef onlar da çıkarlar uğruna “hiçlere” dönüşmüş durumda!

Büyük bir penis sahibi olmayan genç bir erkeğin yaşadıklarını ve hissettiklerini anlatmaya çalıştığım bu yazıyı okuduktan sonra silebilirsiniz ya da belki birisinin işine yarar diye paylaşabilirsiniz. Seçim sizindir.

One thought on “Büyüklük Önemli mi?”

  1. Evet tüketim toplumunda insan da amaçtan araca dönüşmüş durumda.. Çok anlamlı ve son derece kaliteli bir yazı Fatoş hanım.. Sıkı bir takipcinizim.. Paylaşımlarınızın devamını diliyorum

Comments are closed.