Hasret’inden Mektup: Bize Gözyaşı Döktün mü?

Sen hiç bize gözyaşı döktün mü?
Hazin damlalar sökün ederken ‘Mevlam bizi gör’ dedin mi?
Sen hiç ‘biz’ dedin mi?
Bence biz; sen ve ben demekti. Sence biz ne demekti? Sence ‘biz’ varmıydı?

Ben ne idim senin için? Neden hayatında vardım? Neden hayatına aldın? Sahi biz var mıydık? Ya şimdi nereye kaybolduk?

Yine soruyorum, yeniden soruyorum: Sen ve ben “biz” olduk mu hiç? Biz değilsek ne idik?
Beni hiç bilemedin. Beni bilmek istemedin. Bense seni hiç bilemedim, hep bir giz perdesinin gerisindeydin.

“Biz’ olmadı hiç, “biz” yoktu! Masum hayallerim, çocuksu beklentilerim, nikriz ağıtlarım vardı. Ben onca zaman hayallerimde sana sarmallanarak yaşadım. Ben onca zaman hayallerimin cömertliğinde ‘bize’ ağladım.

Senin hayallerin yoktu. Sen hep kendi varoluşuna astar dokudun. Dokumaları hayallerin sandım. Ben, ‘biz’ var sandım. Sende ‘biz’ yoktu, sende sadece ‘sen’ vardı.

Şimdi sana “Sen hiç bize gözyaşı döktün mü?” diye sormam ne gereksiz! Hiç olmamış bir şeye; bize, neden gözyaşı dökesin?

Hasret’inden.