Bir Kadın Düşmanı – Reşat Nuri Güntekin



Kitap kulübümüzün Mart ayı seçimi, Reşat Nuri Güntekin’in Bir Kadın Düşmanı adlı romanıydı.

İlk öğrenim ve lisede en çok okutulan yazarlarımızdan biri olmasına rağmen, Reşat Nuri Güntekin’in bu romanını okumamıştım. Diger eserleri gibi Bir Kadın Düşmanı da bir solukta okunuyor. Yine, yeniden neden bazı yazarların yıllar sonra bile bikmadan okunabileceğine şahit oldum: Pürüzsüz bir dil, akıcı bir anlatım, detaylı ve ilginç bir kurgu ve klasik bir roman!

Roman, tezatların ustaca kullanıldığı ilginç bir kurguya sahip: Güzel-çirkin, popüler-dışlanmış, duygusal-taş kalpli, şımarık-olgun gibi.

Kendi güzelliğiyle sarhoş olmuş genç ve şımarık Sara’nın en belirgin özelliği teşhirciliktir. Güzelliği öyle çarpıcıdır ki, her ortamda tüm başların ona çevrilmesine alışmış, farklı bir davranış gördüğünde kriz geçirecek kadar kızan genç bir kızdır. Sara dayısının evinde misafir olarak kaldığı günlerde Ziya Bey ile tanışır. Bir sporcu olan Ziya Bey, Homongolos lakabıyla tanınan, hilkat garibesini andıran, hem fiziksel çirkinlikten, hem kişisel iticilikten nasibini fazlasıyla almış bir beydir. Sara’nın kız arkadaşına yazdığı mektuplarından anladığımız şey, Ziya Bey’in taş kalpli, umursamaz ve kayıtsız, bir o kadar da gözlere zeval ve ucube olduğudur.

Romanın ilk bölümünde Sara’nın mektupları olaylara Ziya Bey’in ‘hayvanımsı davranışlarından’ bakar. Bir kadın düşmanı olarak tanıtılır. Oldukça aksi, ters, duygusuz, sevimsiz, uzlaşmaz, ölçüsüz ve dalgacı birisidir. Okuyucu Sara’nın mektuplarını okurken, Ziya Bey’e karşı ister istemez cephe alır. Bu düşüncelerle yönlendirlen okuyucu, Sara’nın entrikalarına bir anlamda eşlik eder. İnsan azmanı Ziya Bey’in kendisiyle hiç ilgilenmediğini gören Sara, cezalandırılması gerektiğini düşünür! En büyük silahlarına iş başı yaptırır: gençlik, güzellik ve kadınlık! Bu kolay cephalelikle işe başlayan Sara, güzelliğiyle hiç ilgilenmeyen Ziya Bey’i kendisine aşık edecek, bu yolla ceza verirken, hemcinslerinin öcünü bile alacaktır.

Okuyucu kitabın sonlarına doğru Ziya Bey’in mektuplarıyla karşılaşır. Savaşta yaralanarak ölen tek dostuna hitaben yazdığı mektuplar küçük yaşlardan itibaren yaşadığı “sevgisiz ve bedbaht” hayatı dillendirir. Baba ocağında, üvey ana elinde kalan, rahat yüzü görmeyen, itilip kakılan çocuk gözden uzak olması için yatılı okula gönderilir. Okulda ilk yıllarda her türlü zorbalık, zulüm, bela ve dayılıkla karşı karşıya gelen zavallı, zaman içinde fiziksel anlamda güçlenir. Bu süreçte duygularını da dizginlemeyi öğrenir. Dış görünüşten nasibini almamış küçük Ziya, ömür boyunca sevilmeyişinin nedenini çirkinliğine bağlayacaktır. Vefat etmiş arkadaşına yazdığı mektuplarda, şimdi Homongolos lakaplı Ziya, yıllardır nelerden geçtiğini ve neye dönüştüğünü anlatacaktır. Bu sayede belki de okuyucu “her hikayenin sahibinden dinlenmesi gerektiği” gerçeğine bir kez daha inanacaktır.

Homongolos sevgiye hasrettir. Ömrü boyunca cömertçe sevmeye ve sevilmeye özlem duymuştur. O kaba ve çirkin görüntünün ardında yürekten isteyen, gerçek aşkı yaşamayı arzulayan, tatlı namelere susamış genç bir erkek vardır. Sara’nın entrikalarından habersiz olduğu günlerde ona doğru savrulduğunun bilincindedir ama temkini de elden bırakmaz. Ne zaman ki Sara’nın acımasız oyununu anlar, işte o zaman pes eder. Vereceği tepki ise hayatına malolacaktır.

Reşat Nuri Güntekin, Bir Kadın Düşmanı isimli eseriyle insanlık dersi vermiştir. Duyguların, dürüstlüğün, inceliğin ve insaniyetin önüne geçen; güzel-çirkin, genç-yaşlı, popüler-dışlanmış, baskın-çekinik, iyi-kötü, güçlü-zayıf, beyaz-siyah gibi ayrımlar bugün de aynı hızla yaralamaya devam etmiyor mu? Hiç hissedilmemiş duyguları varmış gibi gösteren, kişisel menfaat uğruna karşısındakinin yaşam hevesini söndüren insanlar yok mu? Çıkar amaçlı “duygusal tatmin” sağlayan kalpsizler hiç utanmaz mı? Sahi, bu acımasızlar yaptıklarıyla övünürler mi?

Bu romanı bana armağan eden arkadaşım Tuğba’ya teşekkür ederim. İçinden çıkan kitap-ayıracı ise büyük sürprizdi!

Okuyucuya Not: Kitap kulübümüzde bu kitabı tartışırken Şara’nın psikopat, Ziya’nın da sosyopat olduğuna karar verdik.

Diğer kitap yorumlarım için tıklayın!