Kafede Kahve

Kafede kahvemi yudumluyorum. Yeşil çay da alırım bazen. Pahalı bir yer aslında ama yine de çeker birçok insanı, insan gruplarını. Ben de bazen arkadaşlarla buluşurum burada.

Bu kafeye ilginç kişilikler gelir. Bazılarıyla selamlaşırım, bazılarıyla konuşurum ama çoğu kez okurum ya da yazarım.

Kafe öyle ilham perilerini uçuşturacak cinsten bir yer değildir. Ama içeriye girdiğinizde sıcacık, güçlü ve lezzetli bir kahve kokusu çarpar.. Biraz uzun kalacak olursanız içeride, üzerinize başınıza kahve kokusu siner. Duvarlarda yerel sanatçıların çalışmaları sergilenir dönem dönem. İç kısım daha çok kütüphane gibidir, sessiz çalışmak için. Dışarıda da birkaç masa vardır. Ama dışarıda istediğiniz kadar yüksek sesle ve büyük gruplar halinde konuşabilirsiniz.

Bu mekan herhangi bir dükkan gibi görünür dışarıdan. Yanında ucuz bir lokanta, öte yanında bir sinema, diğer kısımlarda değişik dükkanlar ve hatta bir nargile salonu bile vardır. Müdavimleri çok çeşitli yaşam biçimlerinden gelmiş insanlardır. İş adamları ve iş kadınları, yabancılar, kitap kurtları, profesörler, uçuk kaçık tipler, etnik kökenli müşteriler, ama en çok öğrenciler bulunur burada.

Büyükçe bir üniversitenin hemen dibinde konuşlanmış olan bu kafede satılan yiyecekler pahalıdır. Ne hikmetse, fiyatların tuzluluğuna rağmen sürekli dolup taşar. Kafe dedimse sakın son derece modern, şık, gösterişli ve havalı bir yer gelmesin aklınıza. Burada herşey toplamadır. Geri dönüşümü damardan yapan bir mekan yani.. Belki de o nedenle çekiyor bunca insanı ve özellikle de Y neslinden gençleri.

Bir saatlik bedava wi-fi da çekiyor olabilir öğrencileri. Beni çeken şey ise, orada kendimle baş başa kalabilmek ve yazmak. Dediğim gibi ilham verecek birşey olmasa da bu kafede, yazarken acı kahvemi yudumluyorum ya kendi başıma.. Yetmez mi?  Bazen kendesiyle tek başına kalmak istiyor insan! Ha bir de değişik ülkelerden çeşit çeşit insanlar, aksanlar ve lisanlar.. kafe ve kahve