Sıkıcı Bir Yaşam

Bazen hayat monoton bir hale gelir. Sıkıcılık girmiştir yaşamın tam orta yerine. Yani.. Değişim zamanı gelmiş demektir!

Bazen bekler ümitleniriz ki yaşantımızda bir kıpırdanış olsun. Bu durum çocuklukta, gençlikte, orta yaşlılıkta, yaşlılıkta ve ihtiyarlıkta hep böyledir. Neden? Çünkü insanız. Bekleriz. Bir gün olur umutla dolar da ertesi gün hemen söner ümitler. Bir de bakmışsın sıkıcı bir hayat yeni baştan..

Böyle zamanlarda yüreğin sesini dinlemek gerekir çünkü derinlerde içsesimizden gelen bir mesaj vardır! Mesaj genelde der ki: Değiş.. Değiştir.. Hayatına bir yenilik ekle! Monotonluktan uzaklaş!

Monoton bir yaşantı insanı melankolik yapar, bunalıma sürükler. Tam da böyle bir zamanda çemberin dışına çıkmak ve yeni keşifler yapmak gerek. Bunun için dünyayı dolaşmak zarureti yoktur (Tabi dünyayı dolaşabilenlere ne ala!). Ama yapılacak şey yenilikler bulmaktır; örgü örmek gibi, kitap okumak gibi, yeni bir lisan öğrenmek gibi, gönüllü çalışmalara katılmak gibi, yeni bir yemek tarifi denemek gibi, sağlıklı seçimler hakkında bilgilenmek gibi.. Bu minnak değişiklikler hayatı bir mucizeye dönüştürmez ama sevimli bir rahatlık sunar insana ve sonradan alışkanlıklara dönüşerek kişiyi daha iyi bir insan haline getirebilir.

Kısacası sıkıcılık bazen iyidir.. Sıkıcı olmuşsa yaşam, alışılmışın dışına çıkarak kurtulmak gerek. Alışılmışın dışı da AVM’lerde gereksiz para harcamak değildir. Daha manalı konularda farklılık oluşturulabilir. Yani.. Sıkıcılık bile olumlu birşey, gördünüz mü?melankoli