CIA Direktörü John Brennan Radyodaydı
Ben radyoda CIA direktörünü dinlemekten çok keyif aldım. Sonuçta hergün gördüğümüz, duyduğumuz bir kişilik değil kendisi.. Sizinle de paylaştım..
Ben radyoda CIA direktörünü dinlemekten çok keyif aldım. Sonuçta hergün gördüğümüz, duyduğumuz bir kişilik değil kendisi.. Sizinle de paylaştım..
Son dakika yazması gerekmiyor ama eğer bir haber “son dakika” başlığıyla gelirse daha da can sıkıcı ve karamsarlık verici oluyor. Bu demek oluyor ki, yine kötü haber var.. Yine savaş canları çalıyor. Yine karanlık bir operasyon sürdürülüyor. Yine ava çıkmış kurtların yırtıcılığı sergileniyor. Ve hiç bilmiyoruz ki ‘son dakika’ yazarak nasıl bir dezenformasyon yayılıyor.
Hiç sansür uygulamayan ülkeler:
Arjantin, Ermenistan, Avustralya, Kanada, Estonya, Gürcistan, Almanya, Macaristan, İzlanda, İtalya, Japonya, Filipinler, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri.
Yansız haberi nereden alacağız? Haberler ve habercilik sokaktaki insana mı kalacak? Her birimiz gönüllü muhabir mi olacağız? Bu işin okulu, okulda yetişmek, tecrübe, etik vs. nerede kalacak?
Askeri bölgelerde, gizli devlet işlerinin yürütüldüğü yerlerde, saklı kalması kesinlike şart olan ortamlarda birilerinin Periscope çekimi yaparak naklen dağıttını da bir düşünün..
Robo-gazetecilik çok kısa sürede duyurulması gereken haberlerin ivedilikle toplanmasında ve dağıtılmasında işe yarıyor. Yani robo-gazetecilik, geleneksel gazeteciliği destekleyici bir yöntem. Şimdilik!
Aynı anda binlerce insana ulaşmak iyi güzel ancak yanlış bilginin de aynı hızla binlerce insana ulaşacağı olasılığını gözden kaçırmamak gerekir. Pazar akşamı Kanada’da yaşanan bıçaklama olayında yayılan bilgi gerçeklikten uzaklaşarak yayıldıkça yayıldı, dezenformasyon oldu!
Siyasilerimiz bile kolayca ve bolca ağladığı için sürekli gündemde kalan bir konudur ağlamak.
Hızla değişen dijital çağda yeni bir meslek daha belirecek.
Sözlerimiz kimi zaman yetersizdir. O zaman susmak ve içsesi daha dikkatli dinlemek gerekir. Dikkatli ve derinlemesine dinlenen içses seni aksiyona götürür.
Dil insan iletişiminin bel kemiğidir bu nedenle anadilini iyi kullanamayanlar dişsiz kaplanlara benzetiliyor.
Bizler kağıdı da kağıtsızlığı da bilen bir nesiliz. Gazeteyi açıp okumayı, ansiklopediden ödev yapmayı, okul kitaplarını yüklenip okula gitmeyi bilen aynı zamanda Kindle mi yoksa iPad mi ikileminde kalan ara nesiliz. Yaşı ne olursa olsun Internet’e geçerken hayatta olan bütün yetişkinler “kağıtlı/kağıtsız dillemması” kuşağına dahildir.