Söylenmek, mızmızlanmak
Hergün milyonlarca küçük proje bitiriyoruz aslında.. Keşke tüm bunları istekle yapabilsek, yaşadığımız için sevinerek, nefes alıp verdiğimiz için şükrederek..
Hergün milyonlarca küçük proje bitiriyoruz aslında.. Keşke tüm bunları istekle yapabilsek, yaşadığımız için sevinerek, nefes alıp verdiğimiz için şükrederek..
Yöneticiler: Çalışanların zihin, ruh, beden ve duygusal olarak işten uzaklaşmasını istemiyorsanız yukarıdaki hususlara dikkat edin.
Yaşamı kolaylaştıracak günlük tavsiyeler veriyorum. Bunların bazıları kişisel tecrüblerden bazıları da etraftan öğrendiklerimden oluşan tatlı tavsiyelerdir.. Umarım işinize yarar..
Toplumun sahteliklerini gören kişi izole olmayı yeğleyebilir. Belki bir süreliğine bu çözüm olsa da uzun dönemli bir çare değildir. İzole bir yaşam, ister kendi isteğiyle ister ötekilerce dışlanmışlık, kişinin hayattan zevk almasını engeller.
Tekrarla!!!
Yani neymiş ‘zor olan’ ve ‘zor olmayan’ insanlar? İnsan olduğumuz için konuşarak iletişim yapmalıymışız!
Yaşadıklarımızın sonucu olarak deneyim kazanıyoruz. Bazen deneyimler tortu gibi dibe çöküyor, içimizi karartıyor. Düşüncelerimizi ve davranışlarımızı karartıyor. Bazen deneyimler hayata tat katan yaşanmışlıklara dönüyor ve düşüncelerimiz ve davranışlarımız da renkleniyor.
Bir sorum var.. Bir soru sorabilir miyim? Pardon.. Bir sorum var.. “Geçen toplantıda konuşmamış mıydık bunları?”..
Nelere teşekkür borcumuz var? Bazen sahip olmadığımız şeylere kilitlenmekten, sahip olduklarımızın farkına varmıyoruz. Bize verilen bazı şeylere şükran borcumuzu unutuyoruz.
Hiç beklenmedik telefonlara cevap verirken dikkatli olun. Firmanızda çalıştırdığınız kişiler, firmada çalışan yüksek rütbeli çalışanlar, network elemanları hakkında ve buna benzer konularda sorulan şahsi ve diğer bilgilere cevap vermeyin. Gelen emaillere dikkat edin. Gönderilen linkler, emin bir yerden gelmiyorsa açmayın. Hiç bilmediğiniz birinden geliyorsa kesinlikle açmayın. Şüpheli görünüyorsa açmayın. Bu emaillerin hepsini silerek temizleyin.
Yetki mi? Değer mi? diye sorsalar.. Kimsenin değer vermediği bir yetkili olacağıma, yetkisiz ama değerli bir insan olmayı yeğlediğimi söylerdim. Onur, itibar, haysiyet denen şeyler vardır ve bu gibi üstün özellikler her daim yetki denen şeyin önüne geçer. Değer gönül işidir.. Yetkiye gelince.. O olsa da olur olmasa da.
Herkes terfi etmek ister.. Günümüzde buna promosyon da deniyor. Ne terim kullanırsanız kullanın, sonunda amaç yükselmektir. Bunun için fırsatları değerlendirmek gerekir.
İnsanların yüzüne söyleyemeyeceğin hiç birşeyi arkasından söyleme. Onunla artık konuşmuyorsan bile ona ait bildiklerini başkalarıyla paylaşma. Yani dedikoku, giybet yapma!