Kayıp Romanlar – Vedat Türkali

 

Kayıp Romanlar eski devrimcilerin hikayesi.. Çoğu bugün vurguncu ve soyguncuya dönüşmüş, ancak geçmişte bizzat kendilerinin alay edip, ‘burjuva uşakları’, ‘satılmış ruhlular’ diye kinlendikleri eski devrimcilerin hikayesi.  Kalın olmasına rağmen kolay okunur.

Baş karakter Dr. Nahit anlaşılması zor bir karakter. İlerlemiş yaşdan mı? Hayatının anlamını dönüp irdeleyip bulamamasından mı? Habire herşeye kinayelenmesinden mi? Öfkeli bir zavallı ihtiyardır. Geçmişe hayıflanır. Bana göre pişmanlık duyar. Kendi kendini tukakalaştırır.  Sabah akşam seks peşinde, rakı şarap aleminde, lokantalarda yemeklerde davetlerde partilerde nefes alan, aklına estiği gibi yaşına ve sağlık durumuna bakmadan uzak sehirlere gezilere giden bir şahıstır.

Zamanında bir siyasal kimliği varmış ama şimdi daha çok şaşkın bir ihtiyar rolünde. Roman boyunca hep kendisiyle konuştu. Kendi kendine konuşması biraz tuhaf olsa da, kafasından geçenler  hayatın içinde, öylece aktarılmış. Bu sayede okuyucu ile bağlantı kurabiliyor. Çünkü hepimiz insanız; kafamızdan geçenlerle gerçekleştirdiğimiz eylemler,  düşündüklerimizle düşünmeden yaptıklarımız kelimelere dökülecek olsaydı doktorun yaptıklarını andırırıdı – belki onunkiler kadar cazip olmazdı çünkü ne de olsa o Deli Meyzin’in Melunu..

İstanbul kitapta çok hoş anlatılmış. Yer yer şimdiki hali geçmişiyle kıyaslanmış, boğazdaki balık lokantaları, kafeler, Nevizade, Istiklal Caddesi, uzak semtler yakın yerler pek ustaca sunulmuş. Hemen oralara ışınlanmak geliyor insanın içinden.

Diyarbakır – bencileyin bu güneydoğu ilimizi henüz görmemişlere armağan misali anlatılmış. Film gibi dillendirilmiş. Velhasıl (bazı kaba ve seviyesiz açık saçık söz ve tasvrin dışında) kitabın dili çok çekici. Roman oldukça akıcı..

Romanın ticari yanı çok belirgin. Hafiye filmlerini aratmayan suçlu ve polis-mafya işbirlikçiliği, aşk, en mahreminden cinsellik, dönen entrikalar, siyaset, çökmüş bir idealizm, zengin sofralar, güzel evler, ünlü bir yazarla yapılan söyleşi de var (ki bu yazar Vedat Turkali’nin yani romanın yazarının ta kendisidir). Her ne kadar yazarın Güven kitabındaki Seher ve Turgut doktorumuz tarafından bulunup yazılamadıysa da, Esme sayesinde olayların yönü değişir.  Artık Dr. Nahit kadınlara, çocuk ve hatta hayvan haklarına ait sorunların varlılğından haberdardir. Hepsi Esme sayesindedir. Esmeb feminist, hak bellediği yolda yalnız yürüyen, mert konuşmaktan gerekirse ağız dalaşından hiç çekinmeyen, üniversite mezunu, pek para kazandırmayan bir işte çalışan buna karşın iyi para harcayan ve daha çok ihtiyarlardan oluşmuş geniş bir çevresi olan, ayrıca bu genç yaşında koca doktora hayat bilgisi öğretmenliği yapan ütopik bir karakterdir.

Ben kitabin siyasi kimliğine takıldım en çok ve fazla söz söylemeden Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır deyip Doğu Perinçek’in Lozan 2005’den sonraki savunmasını okumanızı öneriyorum (lozan2005.org).

Kürtlere hassasiyet gösteren Dr. Nahit Türkiye’de özellikle doğuda yuvalanmış sosyoekonomik problemleri gözardı edipb Kürt sorununun Kürt şarkıları söyleyerek çözülebileceğini dikte eder! Türkülerini söyleyemeyip, rahat rahat dans edememektir Kürt sorunu (sorunu üreten bir nedendir ama kitapta anlatıldığı gibi tek neden değildir). Tek sorun lay lay lom olunca da BİRARADALIK tek çözümdür. Sadece Kürtler değil Lazlar, Ermeniler, Çerkezler, Süryaniler, Rumlar, belki ötekiler de, kendi şarkılarını BİRARADA çatısı altında söylerlerse her yerin güllük gülistanlık olacağına inanır.

Bir iki eskimiş komunist düşünceden haberdar olmak isterseniz, yaşlıyla genç arasında gerçek dışı ilişkiye tanık olmak isterseniz, gencecik yaşta dedesi yaşındaki adama hayatı öğreten, dediğim dedikçi bir feministin olağan dışı serüvenlerini merak ederseniz, mafyadan, hafiyelikten, boğazdaki restorantlardan, İstanbul’un lüks yaşantısından kesit edinmek isterseniz, rakının ve şarabın yanında değişik menü arayışındaysanız ve hatta yaşlı bir erkeğin yatmadan önce ve uyku sırasında kaç kere tuvalete kalkabileceğini merak ediyorsanız  Kayıp Romanları  okuyun!