Tanımadığın İnsanlarla Selamlaşmak

Selam verelim. Gülümseyelim.. Tanımadığımız insanlara bile selam verelim.. Bu bir inceliktir.. Medeni bir davranıştır.. Şimdi bir hikaye anlatalım..

Geçen akşam üstü birkaç saat boş vaktim vardı. Çantama spor malzemelerini doldurup arabaya atladım ve spor salonuna gittim. Arabayı her zaman park ettiğim yerden farklı bir yere bıraktım. Hava çok güzeldi ve niyetim birkaç adım fazla yürümekti. Tanımadığım ama yüzüne aşina olduğum bir kadınla birlikte spor salonundan içeri girdim.

Kadın bir iki kere dönüp bana baktı ama birşey söylemedi. İnsanların yüzüne bakıp göz teması kurmak pek adetim değildir. Değişik bir şey yapayım ve bana dönüp dönüp bakan şu kadına bir gülümseme göndereyim diye geçirdim.  Selam verirken gülümsedim. Kadının bana birşey söylemek istediğini hissetmiştim. Fırsattan istifade eden kadın “affedersiniz artık arabalarımızı binanın o kısmına park etmemizde bir sakınca kalmadı mı?” diye sordu. Arabamı nereye park etteğimi görmüş olmalıydı. ” Sakıncası mı vardı? Ben bazen oraya park ederim ve kimseden bir şikayet almadım” dedim. Kadın üsteledi “isterseniz bir sorun, emin olun da sonra bırakırsınız arabanızı oraya”  dedi. “Bunda da var bir hayır” diyerek içerideki görevliye sordum. Kadınla aynı doğrultuda cevap verince çaresiz arabama geri döndüm. Amacım arabayı oradan alarak, her zaman park ettiğim yere çekmekti.

Tahmin edin ne oldu? İki dakika önce bıraktığım araba çalışmadı! Anahtarı çevirdim, bir kere daha, bir kere daha ama arabadan tık yok! İnanamadım. Hepi topu iki dakika önce bırakmıştım oraya. Ne olmuştu arabama bu küçücük zaman diliminde?

İçeri girip olan biteni görevliye anlattım. Görevli hemen yardım edebileceklerini, istersem arabama bakabileceklerini söyledi. Tabi çok sevindim. Ama canım öyle sıkılmıştı ki ancak spor yaparak rahatlayabilirdim. Görevliden arızalı arabamın orada durmasında sakınca olmadığını öğrenince araba problemini birkaç saatliğine unutmaya karar verdim.  Soyunma odası için anahtar istedim. Adamın şaşkın bakışları içinde anahtarı alıp soyunma odasına yöneldim.

Bir saat spor, ardından buhar odası ve duş ile kendime geldikten sonra artık sıra arabaya gelmişti. Daha doğrusu sıra “iki saat önce teklif edilen yardımı” almaya gelmişti. Tekrar görevlinin yanına gittim. Tabi adamcağız beni hemen tanıdı. “Daha önceki yardım teklifiniz hala geçerli mi?” diye sordum. Kendisinin yardım edemeyeceğini ama diğer görevlilere anons yapacağını söyledi. Anons yaptı. Görevlilerin hepsi meşguldü. Bana beklemek düştü.

Beklerken, spor yaptığı üzerindeki terli kıyafetten belli bir bey bana doğru gülümseyerek geldi. “Arabası bozulan hanım siz misiniz?” diye sordu. Bendim! Bana yardım edebileceğini söyledi. Arabamın bulunduğu yeri sordu, kendi arabasını benimkinin yanına çekti. Akünün bittiğini düşünüyordu. Aküye kabloyla akım verecekti. Kaputu açtı. Bir de ne görelim? Aküde bir bağlantı sorunu olduğu düpedüz belliydi!  Akünün kapakçığı somundan ayrılmıştı. Arabanın kaputunu kendi başıma açmayı akıl etseydim, ortalığı yayagaraya vermeden sorunu kendim çözebilirdim. O adamın yaptığı da akünün bağlantısını ve küçük kapakçığı yerine oturtmak oldu!

Haliyle biraz utandım. Ama etrafta bir yığın kibar insanın yardıma hazır olduğunu bilmek çok rahatlattı. Üstelik o genç adamla da tanışmış oldum. Meğerse beni spor salonunda sürekli görürmüş. Elini uzattı tokalaştık, tanıştık. Bolca teşekkür ettim. Doğrusu o adamı daha önce gördüğümü hiç hatırlamıyorum. “Bakar-Görmez” sorunuma bir çare bulmam lazım diyerek iç geçirdim. 

Hikayede gizlenen mesaj: ABD’de güney eyaletlerinden birinde yaşıyorum. Burası nispeten küçük bir yer.  Birbirini tanımayan insanların yolda, çarşıda, spor salonunda, kütüphanede, orada burada selam vermesi, hal hatır sorması çok doğaldır. Yıllardır bildiğim gördüğüm bu davranışa bir türlü alışamadım ama hep takdir ettim.  Ben de kendi açımdan haklıyım; ne kadar sosyal bir insan olsam da büyük şehir yaşantısından geliyorum. Büyük şehirlerde insanlar birbirine selam vermek şöyle dursun yengeç gibi yan yan geçerken şüpheyle bakarlar! Bu zihniyeti yıllardır terkedemedim.

Herkesin birbirine selam vererek geçtiği mahalleler, sokaklar, carşı ve pazar gülücük enerjisiyle doludur.  Bu iyi bir şeydir!  Ancak şurası da bir gerçek ki bazı şeyler kökten sürme olmalı yoksa sonradan kazanması zor veya imkansız olabilir (tanımadığı insanlara selam vermekte zorlanan benim durumumda olduğu gibi).

Kısa hikayemi okuyan sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Asansörde, çocuk parkında, çarşıda, hastane koridorunda, markette ve halka açık diğer yerlerde insanların tanımadıklarına selam vermesi normal midir? Bu, sonradan çabuk ve kolay kazanılacak bir alışkanlık mıdır?

Unutmayın! Geri bildirimle yaşıyorum.. Bütün yorumları bekliyorum. İyi ki varsınız!

 

 

 

4 thoughts on “Tanımadığın İnsanlarla Selamlaşmak”

  1. Merhaba,
    Ben de büyük şehirlerde yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. Bazen etliye sütlüye karışmamak işime geliyor, rahat hissediyorum hatta kendimi.. Ancak iletişim hâlinde olmayı da seviyorum. Selam vermeyi, geçerken gülümsemeyi, hal hatır sormayı..
    İşim gereği sürekli tanımadığım insanların arasında oluyorum ve selamlaşma iletişimi içinde olmaktan memnuniyet duyuyorum. İletişimim çok rahat oluyor, geri dönüşler de çok güzel oluyor. Gülen bir yüzle, güzel bir selamlaşma ile işler daha yolunda gidebiliyor, gün daha çekilir olabiliyor. Hayat zaten yeterince boğucu iken bir selam ya da gülümseme iyi yani. 🙂
    Bu açıdan tanımadığımız insanlarla selamlaşma bana tuhaf gelmiyor. Tehlike ve sıkıntı arz ettiği yerler olacaktır, paranoyak dahi olabiliriz ama bunun yer zaman muhakemesini yapınca çok da sorun olmaz bence. Karşılık almaya başlayınca alışkanlık olmaya daha çabuk dönüşebilir.. Böyle işte 🙂

  2. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.Aynı şeyleri ben de düşünüyorum.Ancak uygulamada karşı tarafın tepkisi ne olur düşüncesi ile somurtan insanlarla karşılaştığımda ancak içimden selam veriyorum.Büyük şehirde yaşayan birisi olarak bunun yapılmasında fayda görüyorum.Ama bu selamlaşma yazlığa gittiğimde İzmir’in bir beldesinde genelde tanımadığımıza da gülümseme ile selam vermeyi yapıyoruz. Yaşadığım İlde de asansörde bulunan insanlara iyi günler dileyerek inmeyi yapıyorum ve karşılığını alabiliyorum. Ayrıca yolda karşılaştığımıza selam versek ne olur insan ilişkileri yönünden güzel bir yaklaşım olarak görüyorum. Keşke yaygınlaşsa.Ne olur zarar mı ederiz hafif bir baş eğme az tebessümle insan ilişkilerini geliştirsek. İnsan ilişkilerinin gelişmesinde faydalı olacağına inandığım bir konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim. Alışkanlık halinde yaygınlaşması dileğiyle.

  3. cok guzel bir anlatım olmus beynı nıze saglık
    biz selam verelimki onlar bize alısır onlarda bize selam verirler

    malesef buyuk sehırler oyle

  4. yüzümde gülümseme oluştu hikayeni okuyunca
    aynı durumu kendim içinde düşündüm evet evet! bu selam verme işini de yaptım

    karşı cinslerimin kafasında “acaba bana bir imadamı bulunuyor acaba ?” bakışlarını çok net gördüm o zaman istemsiz de olsa kendimi sorguladım ama benim ne öyle bir imanın yakınından ne de daha enteresan bir kastla alakam yoktu.

    hemcinsime selam versem ” ne alaka?” bakışları çok daha net oldu.

    çok imrenirim bu anlattığın duruma gerçekten çok hoş

Comments are closed.