Bir Dönem İki Kadın – Oya Baydar ve Melek Ulagay

Yazarlar, Oya Baydar ve Melek Ulagay tarafından kaleme alınan Bir Dönem İki Kadın isimli kitap, her biri yaşanmışlık ve eleştirel düşünce yüklü 430 sayfa ile bir belgesel niteliğinde.  Kitabın sonunda bir de dizin var.

 

Bir dönem Türkiye solu ve bu süreçte iki kadının başından geçenler sohbet şeklinde aktarılarak geniş kitlelerin okuması hedeflenmiş. Kitap, siyasetle ilgisi olmayanlar için bile anlaşılır, açık ve akıcı bir dille yazılmış.  Anlatılanlar Türkiye siyasetinin yakın tarihine ait fikir verse de sonuçta iki yazarın bakış açılarını yansıtmakta. Bu durumda üzerinden geçen zaman göz önünde bulundurulduğunda kimi olayların tam hatırlanamaz oluşu, kimilerinin tamamen unutulmuş olması muhtemel. Herşeye rağmen bu etraflı çalışma için teşekkürler.

 

Yazarlar, Oya Baydar ve Melek Ulagay, iyi çevrelerde yetişmiş birer kadın. Her fırsatta geldikleri çevreyi ve kalburüstü yaşantılarını paylaşmışlar. Hayat çelişkilerden ibarettir dercesine devrim uğruna güzel hayatlarını bir kenara bırakıp bir dönemin tarihine bilfiil damga vurmuşlar.  Bu iki kadın devrim yaparak dünyayı değiştirmek gibi büyük bir projenin peşinde özgürlük, eşitlik ve adalet düşünceleriyle bayrak koşturmuşlar. Kendi bakış açılarından yaşanmışlıkları anlatırken bireysel ve toplumsal tarihe katkıda bulunmuşlar.

 

Oya Baydar’ın teorik açıdan ne denli donanımlı olduğunu görmemek imkansız. Başarılı anlatımının ardında akademisyen oluşunun kontrollü sesi var. Gençlik yıllarında bilinçli, olaylar olurken gidişatı görme becerisine sahip, yılların sonunda imbikten süzdüklerini zekice paylaşan iyi bir hikaye anlatıcısı ve yorumcu. Kitabın sonunda kendisine hayranlığımın artmasında en büyük etken devrim, teoriler ve solun katılaştırmış olabileceğini düşündüğüm yüreğinin aksine insani duygulara ve ağırbaşlı bir hassasiyete sahip oluşuydu. Sayfa 293’te bir cümle bunu çok güzel yansıtır: Tarihte iz bırakmış önemli kişilerin insan yanları, duyguları, güçleri, zaafları, umutları, kederleri, kendileriyle baş başa kaldıklarındakı iç hesaplaşmaları beni hep ilgilendirmiştir.

 

Meraklı okuyucu gözümle Melek Ulagay başlatıcı, dinamik, gözüpek ve mücadeleci bir kadındır. Bu sıfatlara rağmen nedense en başlarda devrim yoluna baş koyuşu sağa sola savrulmuş bir yaprağı hissettirdi. Melek Ulagay gencecik yaşta vazifeşinaz bir şekilde devrime soyunduğunda dağa neden çıktığını hiç bilemedi, mezrada kolektif yaşamın ortasına istemsizce bırakıldı,  Filistin’de bulunduğu süre içinde yere bakan, çıt çıkarmayan kaçırılmış kız rolünü oynadı, standart-altı yaşam sürdü ama bunun da nedenini tam olarak bilemedi! Belki kullandığı edebi dilden, belki benim yanlış algılamamdan; kitabı okurken Melek Ulagay bana sessiz, itaatkar ve sönük geldi. Sesinde heyecan bulamadım,  satırlar coşkulu titreşimden yoksundu, macerasının hevesli yankısı bir okuyucu olarak bende hiç oluşmadı.

 

Üzücü ve düşündürücü olansa her iki kadının da ömürlerinin önemli bir kısmını devrim yapacaklarını düşünerek örgütsel yapı içinde eriyen kimliklerle, mitinglerde, direnişlerde, kaçarak, saklanarak, sürgünlerde, hapishanelerde, işkence çekerek, aileden uzak geçirdikten sonra kandırılmış olduklarını hissetmeleri. Birer sosyalist devrimci olarak, toplumsal sorunların devrimle çözüleceğine inanmaları ve yılların sonunda kendilerine ezberletilenlerin asılsız çıkması!  Ancak onlar yalnız değildiler; dimağlarına devrim zerk edilen diğerleri için de aynı kandırmaca  geçerliydi.

 

Bir dönemin büyülü sözleri “siyasi devrim, proleterya ve enternasyonalizm”, yıllar içinde güç, iktidar ve değişim paketiyle gelen “sıfıra sıfır elde var sıfır” hayal kırıklığına dönüşmüştür. Ancak yazarlar yaşadıklarından hiç pişman değiller.  Bugün yine aynı davaya baş koyacaklarını ancak daha temkinli ve hatalardan alınan dersle girişeceklerini söylüyorlar. Hala kanlarında aktivizm mevcut  ve hala didiniyorlar. Barışı görmeden ölmek istemiyorlar!

 

Kitaptan birkaç cümle:

 

Şimdi olduğu gibi o dönemde de siyasal ayrışmalar insan ilişkilerini kökünden dinamitlemişti (syf 78)

 

Günümüzde öğretim üyesi-öğrenci arasında Çin Seddi var sanki; ders verip çıkılıyor. Gençliğin dinamizmi yok olmuş, ilgiler değişmiş. Toplumsaldan özele kaymış. Yanılabilirim ama 1980’in toplumda yarattığı tahribat onarılmamış gibi.. (syf 90)

 

27 Mayıs’ta sevinç vardı.. Hepimiz kurtulduk psikolojisindeydik ama neden kurtulduğumuzu bile bilmiyorduk. (syf 80)

 

Biz solcular, sosyalistler, komünistler işkenceyi, zindanı, hatta ölümü göze alacak kadar cesurduk ama kendi örgütlerimizin, kendi yapılarımızın yanlışlarını görmekte, sorgulamakta, eleştirmekte hiç o kadar cesur olamadık. (syf 127)

 

Bu siyaset-iktidar çarkı insanı gerçetkten de kemiriyor, kendi olmaktan çıkarıyor. (syf 398)

 

Çıkarılacak ders:

Onlarca yılın ve çabanın sonunda hala küçük burjuva aydını konumunda görülmeye tek cevap, bir kitap yazarak biteviye konuşmalara yeni bir boyut kazandırmaktır. Kadınlar da tarih yazar!

 

 

2 thoughts on “Bir Dönem İki Kadın – Oya Baydar ve Melek Ulagay”

  1. great points altogether, you just gained a new reader. What would you suggest in regards to your post that you made some days ago? Any positive?
    My blog is on Canon EOS 7D Review.

    1. I like the lesson you got from this book. We all talk and criticize the way we are governed. However, it takes courage to act upon and do something. Seems like these ladies did a lot and they shared their experiences. Congratulations to them. Thank you for sharing your insight. It is very well written. I enjoyed reading it.
      Cheers, Deniz!

Comments are closed.