Kalp Ağrısı – Halide Edib

Böyle güzel bir aşk klasiği okuduktan sonra ne yazılır ki? Günlerce düşüncelerimi yoğunlaştırıp yazmak için uğraştım, istediğim tadda bir yazı çıkaramadım. Acaba Halide Edib’den milliyetçilik kokan bir roman bekleyip, göremeyip affalladığım için mi yoksa aşkın böyle güzel, derinlikli ve sürükleyici olarak anlatılışına hayranlığımda mı bilinmez!

Kalp Ağrısı 1920’li yılların başında Türkiye’de feminizmi burgaçlayan bir romandır! Milli Mücadele İstanbulunda kalburüstü hanımefendilerin batıya, dekolte kıyafetlere, saç-baş bakımına, makyaj ve parfüme yoğunlaştıkları sırada, erkeklerle boy ölçüşecek eğitim, tecrübe, ve hayat bilgisine sahip, gözünü budaktan esirgemeyen Zeyno’nun aşka yenik düşmesiyle gelen kalp ağrısı konu edilmiştir.

Zeyno kafasıyla yaşayan, fikir unsuru yüklü konuşmalardan hazeden, çok okumuş, çok yer gezmiş genç bir kadındır. Erkek arkadaşlarını kadın arkadaşlarından ayırmayan bir düşünce yapısına sahiptir. Günün birinde Azize’nin kuzeni ve sözde nişanlısı Hasan Bey’le tanışır. Aralarında çabuk ve derin bir çekim oluşur. Oysa Zeyno da Saffet isminde kendisini çok seven bir doktorla nişanlıdır. Doktor Saffet’in kendisini çok sevmesine karşılık Zeyno’nun duyguları daha çok onda huzur bulma, güven hissi ve karşılıklı fikir paylaşımıdır. Zeyno Saffet’i daima takdir eder ama aşkla bağlı değildir.

“Hayatın düzenleyicisi ve hareketlerimizin hakimi hislerimizdir” demiş yazar. Zeyno ve Hasan Bey de hislere yenik düşerler ve hızla birbirlerinin çekim alanına girerler. Bu noktadan sonra aşkı durdurmak için ne kafayla ne de düşünerek yapılabilecek herhangi birşey vardır. Aşk sessizce gelmiştir, ve devamında her iki tarafta da onmaz yaralar açacaktır.

Zeyno ve Hasan Bey kaçamak aşklarını kısacık bir zaman diliminde, büyük gizlilik içinde, dirhem dirhem yaşamaktadırlar. Ancak Azize Hasan Bey’le evlenip onunla bir ömür boyu geçirmeye and içmiştir. Hasan Beyin kendisine ilgisi olmadığını ve hatta belki de Zeyno’ya aşık olduğunu düşündüğünde intihara kalkışır. Bu noktada Zeyno ve Hasan ya aşklarını yaşamak üzere doğuda herkesin dilinden ve gözünden uzak bir yuva kuracaklardı, ya da acıya katlanıp bağırlarına taş basacaklardı. Zeyno’nun kararıyla ikincisini seçtiler.

Hasan Bey’e olan aşkını olanca tufanı, gizi ve gizemiyle yaşarken Zeyno, yakın arkadaşı Azize’nin mutsuzluğu üzerine mutluluk kurulamayacağı tezinden çıkarak, büyülü kızıl bir odada geçen unutulmaz anların devamında aşkına veda eder. Bundan sonra Zeyno’nun hayallerini Azize yaşayacaktır. Yazarın dediği gibi “Zeyno Azize’ye hayat hissesini vermiştir.”

Hasan Bey karısı olacak kadını Anadolu’nun doğusunda gözlerden ırak bir yerde, sadece kendisinin ulaşabileceği bir mekanda yaşatmanın rüyalarını kuran, kıskançlık skalası yüksek bir askerdir. Mazisinde, doğuda askerken Zeyno adında bir Kürt kızını gebe bırakıp yeni görev yerine hızla uzaklaşmak gibi pişman olacağı bir yanlışı vardır. Kürt Zeyno ile aralarında geçen şey sadece tensellikken, İstanbullu Zeyno’ya hayranlık ve aşk duyar.

Hasan, Zeyno’nun zoruyla Azize ile evlenip bir süreliğine Avrupa’ya yerleşir. Bu ayrılık Hasan Bey’e aşkını unutturmaz. Her fırsatta Zeyno’yu düşünür, olaylar ve kişiler ona Zeyno’yu hatırlatmaya devam eder. Dora isminde bir genç kadınla tanıştıklarında, Dora’da Zeyno’yu bulur. O da Zeyno gibi entellektuel, sözünü esirgemeyen, çizgi dışı düşüncelerin sahibi bir kadındır. Dora Hasan Bey için karısı Azize’nin aşırı kıskançlık ve sahiplenme dürtülerinden bir kaçıştır. Azize senatoryumda kalırken, hafta arası Dora ile huzur ve rahat bulan Hasan Bey, bu süre içinde Azize’yi zaten pençesinde olduğu hastalığa iyice iteler. Azize kıskançlıktan kudururken Hasan Bey Dora ile zevk-ü sefa yaşamaktadır. Dora Hasan Bey için aşk değildir, heyecandır ve dolayısıyla aşk yaraları içermez. Zaten Dora aşka inanmayan, aşkı sıtmalı bir hastalık gibi gören, insanların aşka değil anı yaşamaya ihtiyacı olduğunu savunan bir kadındır. Hasan Bey farkında olmaksızın Dora’ya çekilirken, aslında onun alışılmışın dışındaki düşüncelerden etkilenmiştir.

Azize Hasan Bey’le evliliğini ve yaşananları uzun mektuplarda Zeyno ile paylaşacaktır. Zeyno yana yakıla sevdiği adamın Avrupa’ya gider gitmez Dora denen bu kadının koynuna girişini hiç affetmeyecektir. Kendisini kullanılmış ve aptal bir aşık olarak görmeye başladığı sırada karşısına babası yaşında Miralay Muhsin çıkar. Bir süre sonra ona aşık olduğunu, ve aslında kadınların birden çok kişiye aşık olabileceğini anlamıştır. Yeni aşkının eski aşkını unutturmak için bir fırsat olduğunu, kadınların içindeki şeytanın böyle durumlarda çıktığını, Hasan Bey’e acı çektirmekten gizli bir zevk aldığının bilincindedir artık. Miralay Muhsin’le acilen evlenir.

Azize ne kadar güzel ve bakımlı olursa olsun kocasının kendisine yeterince ilgi göstermediği düşünceleriyle kıvranırken hastalığı da seyrini iyice arttırmıştır, bu arada hamile kalır, Hasan Bey’e öksüz bir yavru bırakacaktır. Halide Edib’in Kalp Ağrısı romanı içli ve derinliklidir.