Zeyno’nun Oğlu – Halide Edib

Halide Edib’in Zeyno’nun Oğlu romanını okurken kendinizi göz yaşı akıtırken bulabilirsinz. Ağlamaklı eserleri düşündüğümde hep aklıma gelen bir olay vardır. Bir gün kapıya kapıcımızın eşi gelmiş annemle çene çalıyordu. “Ah sorma ablacığım, birkaç kadın toplandık bir filme gittik. Öyle güzel bir filmdi ki; öyle beğendik ki; bütün film boyunca bir ağladık bir ağladık” dediğini duymuştum. Ağlanan film ona göre en makbul film olmalıydı. Çok ağlamış, çok beğenmiş ve filmin tadını çıkarmıştı. Neden olmasın?

 

Duygu yoğun sanat eserlerinin tadı da bir başkadır. Ben de filmlerde ağlarım, kitap okurken ağlarım, içli türkülere ağlarım, şehitlerimize ağlarım, günlük hayatta hiç tanımadığım kadınlara, çocuklara, yaşlılara, hastalara ağlarım.

 

Zeyno’nun Oğlu isimli romanı okurken de çok göz yaşı döktüm. Roman, yazarın Kalp Ağrısı isimli eserinin devamıdır. Kalp Ağrısı romaınını okuyanlar, Binbaşı Hasan’ın, Diyarbakır’da askerlik yaparken Kürt Zeyno’yu hamile bıraktığını hatırlayacaktır. Bu kitapta o ilişkiden doğan oğlan çocuğunun başına gelenler anlatılırken doğu-batı, eski-yeni, geleneksel-modern, yaşlı-genç, Kürt-Türk, kadın-erkek temaları da zeminde geniş yer tutmaktadır.

 

Bir yandan da Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki asriliğe geçiş sürecinde neler olduğu, modern yaşamın kimlerce nasıl aldgılandığı konu edilmiştir.  Bunlarla eş zamanlı,  her an patlak vermeye meyilli Kürt isyanı da romanın örgüsünde büyük rol üstlenmiştir. Günümüzün genç okuyucularının bile anlayabileceği bir üsluba sahip olan bu eser,  Kürt isyanının yavaş yavaş kıpırdandığı süreçte Türk ve Kürt ilşikilerine de ışık tutar niteliktedir.

 

Roman değişik fonlardan gelen insanlarla doludur. İstanbullu Zeyno, Kürt Zeyno, Ramazan, Şaban emmi, Haso Çocuk, Binbaşı Hasan, Miralay Muhsin Bey, Kaymakam Mazlum Bey ve karısı Mesture Hanımla kızı Mazlume bunlara birkaç örnektir.  Haso Çocuk ve anası Kürt Zeyno’nun yürek burkan varlıkları hem romanın duygusal boyutuna bir örnek hem de içli ve has karakterlerine birer delildir. Gözümde Kürt Zeyno 2 baş kahramandan biridir.

 

Birinci romanda hissettiğimiz gibi derinlikli aşk ve sarsıcı duygusallık bu kitapta da mevcuttur. Romandaki aşk vücut aşkı değil;  cömertçe seven bir kadının yürek titreşimleridir. Kürt Zeyno’nun Hasan’a olan aşkı, Hasan’ı olağanüstü bir ben-i adem olarak görmesi, ölene kadar ondan başka bir ruh ya da beden düşünemeyecek boyuttakı tutkusu yazar tarafından hakiki bir dille betimlenmiştir. Bu aşkla ilgili yazılan ne varsa hepsi içten, vefalı, kaderci ve yoğundur. Öyle derinliklidir ki yazarın da büyük bir aşk yaşamış olduğuna bir kanıt gibidir. Aksi halde nasıl böyle sıradışı bir duygusallık döşenir kağıda?

 

Ortadaki oğlan çocuğu Kürt Zeyno ile Hasan’ın çocuğudur. Genç ve cahil Hasan, Kürt şeftalisi diye bilinen güzel Kürt kızı Zeyno’yu hamile bırakıp İstanbul’a dönmüştür. Diyarbakır’a geri geldiğinde Haso Çocuk’ta kendisini çeken birşeyler bulduğunda artık yaşantısı  Haso Çocuk’a endekslenir.  Ve tek amaç çocuğun anasının kim olduğunu anlamaktır.

 

Haso Çocuk yanına gidip gelmekte olduğu Şeyh M’den din dersleri alır. Şeyh M ona kayıtsız şartsız Allah’a iman etmesini öıretirken bir yandan da Kürtleri yüceltmektedir. Bunun da ötesinde Türkleri ceza çekmesi gereken bir ırk olarak göstermektedir.  Çocuğun kafasında Türk askerine karşı oluşan nefret sadece Şeyh M’in pompaladığı sefil düşünceler değil aynı zamanda annesini üzen adamın bir Türk askeri olduğunu hissetmesidir. Çocuk zekidir; Binbaşı Hasan ve etrafındakilerin iyi niyetine ve sevecenliğine inansa bile Şeyh M için casus çocuk konumunda buluvermiştir kendisini. Romanın bu kısmında okuyucunun ilgisi, Haso Çocuk’un Kürtlerin küçük ajanı olup olmayacağına odaklanır.

 

Roman genelinde duygular ve ve insan ilişkileri doğallıkla işlenmiştir. Okuyucu olası bir Kürt isyanına kilitlenirken, Kürt Zeyno’nun aşkını, Ramazan’ın daha ne kadar kalpsiz olabileceğini, Binbaşı Hasan’ın Haso Çocuk ve anası hakkındaki düşüncelerini, İstanbullu Zeyno’nun eski kalp ağrısına ait hislerini, Mesture hanımın düzeysiz ve kötü niyetli davranışlarının sonuçlarını merak eder. Kitabın sonuna doğru düğümler yavaş yavaş çözülür.

 

Kitap boyunca batı medeniyeti, bu medeniyetin içine örülmüş maddecilik, makinalaşmanın getirdiği duygusuzluk, ruhanı düşünceden ve maneviyattan uzaklaşmayı irdeleyen sayfalar çok anlamlıdır. Romanın dinamizmi ve içeriği bugüne de rahatlıkla uygulanabilir.

 

Hatta roman öyle noktalanır ki okuyucuya modernliğin ne olması gerektiğini adeta açık açık söyler ve gülünç duruma düşmemek için okuyucusuna yol haritası bile çizer! Yazar noktayı şöyle koymuştur: Asrilik ne meslekle, ne kıyafetle, ne de yaşayış tarzıyla ilgilidir. Asrilik insanın içinden gelen fikirlerin toplamıdır.

 

Halide Edib’in Zeyno’nun Oğlu romanı akıcı ve dinamik bir klasiktir. Orta okulda ya da lise yıllarımda okumuş olmayı isterdim.