Sona Hazırlanan Tedarikçi Amerikalılar

Tedarikçi Amerikalılar kimdir?

Sabah evden çıkmak üzereyken gözüm bir TV programına takıldı. Programda tedarikçi Amerikalıların her geçen gün büyüdüğünü anlatıyorlardı.

Programda kendisini tedarikçi olarak tanıtan Amber isminde 3 çocuklu genç bir kadın vardı.  Olası bir felakete karşı nasıl hazırlanılması gerektiğini anlatıyordu. Texas’ta iyi bir semtte, büyük ve konforlu bir evde yaşayan Amber hayatından memnun görünüyordu. Görünüşe bakılırsa içinde bulunduğu rahat onun “olası bir kaosa” hazırlanmasını engellemiyor.

Amber gibi felakete hazırlananlara prepper deniyor. Bu kelime henüz Türkçe’ye girmemiş ve ben prepper kelimesini tedarikçi olarak adlandırdım.

Tedarikçilerin yaptığı şey en kötü ihtimale karşı hazırlık yaparak beklemek. Bu kötü ihtimal tsunami de olabilir medeniyetin sonu da!

Kısaca bir felaket ya da beklenmedik tehlike anında hayatta kalabilmek için gerekli donanımı bugünden hazırlayan insanlara tedarikçi (prepper) deniyor.

Amber yalnız değil! Onun gibi yüzbinlerce Amerikalı,  dünyanın sonuna hazırlandıklarını söylüyor. Bunları duydukça dudak büküp gülsem de, kendisini bu düşünceye adamış, gece gündüz “son geldiğinde nasıl hayatta kalırım” düşüncesi için fikir üreten, hazırlanıp depolayan binlerce hırslı insana gıpta etmediğimi söyleyemem!

Tedarikçiler bir ağ oluşturmuş durumda. Bu ağ ile sürekli birbirlerini haberdar ediyorlar; örneğin konserve yapmak, mevsimlik sebze yetiştirmek, avlanmak ve meşru müdafa gibi konularda sürekli bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Tedarikçilere destek için özel radyo konuşmaları, online satışlar, kitaplar, bloglar, web siteleri, kurslar, dersler ve konferanslar var.  Sözü edilen destek programlarına herkes katılabilir.

Tedarikçiler bahçelerine kuyu kazıp su çıkarmasını, bahçelerinin her karışından ürün elde edebilmeyi, elektrik ve gaz bulunmadığı zamanlarda yemek pişirebilmeyi, avlanmayı ve ateş yakarak ısınmayı öğreniyorlar. Tek amaçları bir felaket sırasında hayatta kalabilmek ve bunun için şimdiden bilgi, yiyecek ve malzeme stoklamak.

Amber de diğerleri gibi bir tedarikçi. Her ne kadar Texas’ta lüks bir yaşam sürse de ekip biçmeyi öğrenmiş, kuru ve bozulmayacak yiyecekler depolamaya başlamış. Felaket anında ilaç bulunamazsa bitkilerden medet ummayı planlıyor ve bitki şifası kurslarına katılıyor.

Amber hem kendisi hem de ailesi için bu hazırlıkların gerekli olduğunu, doğal veya insan yapması felaketlere karşı hazırlanmanın şart olduğunu düşünüyor.

Tedarikçiler büyük boyutta bir felaket sırasında herhangi bir marketin 3 saatte tamamen yağmalanacağını, bu marketi yiyecek ve içecekle tekrar doldurmak için gereken zamanınsa 3 haftadan uzun olacağını düşünüyorlar.

11 Eylülden sonra Amerikalılar terörist saldırılara karşı alarmda yaşamayı öğrendiler. Bu paranoyanın üzerine bir de küresel kriz oturdu. Amerikalılar, işsizler ordusuna her evden birer ikişer kurban vermeyi de kanıksadılar. Bütün bunlar Amerikalılara “hiç birşeyin garanti olmadığını, şimdiye kadar yaşanan rahatın yavaş yavaş sonlanmakta olduğunu” suratta patlayan tokat misali belletti. Sonuçta tedarikçi Amerikalılar türedi ve bunlar dünyanın sona doğru hızla ilerlediğine bütün varlıklarıyla inanıyorlar.

Tedarikçiler pek de haksız sayılmaz. Amerikan hükümet yetkilileri de küresel krizin sosyal düzene bir tehdit olduğunun farkında. Kısa bir süre önce toplanan Amerikan kongre üyeleri finans sisteminin çökmesi halinde asayiş ve güvenliğin nasıl sağlanacağına dair yüksek düzey görüşmeler yaptıklarını saklamamışlardı. Bu durumda tedarikçiler yiyecek ve malzeme stoklamakta, yeni maharetler öğrenmekte pek de haksız değiller sanki..

Amerikalı tedarikçilerin sayısı günbegün artıyor, hep birlikte kötü bir sona hazırlanıyorlar ama bunun tam olarak ne olduğunu bilen yok!

Kötü bir son için senaryo örnekleri:
  • Etrafı kırıp geçiren bir virüs var ama çare yok.
  • Teröristler kimyasal ya da nükleer saldırı gerçekleştirmiş; hükümetin veya ordunun elinden hiç birşey gelmiyor.
  • Kasırga, tufan, deprem, volkan patlamış ya da tsunami gibi felaketlerden biri ya da daha fazlası olmuş ve her yer yıkım yaşıyor.
  • Internet, TV, radyo ve telefon çalışmıyor.
  • Evinizin kapısına dayanan insanlar elinizde tutuğunuz desteyle paraya ya da çil çil altınlara değil, sürahideki suya saldırıyor. Bir sürahi su için katil bile olabilirler.
  • Ne doğal gaz var ne de elektrik.
  • Medeniyet bin yıl geriye gitmiş, dışarıda her türlü bela kol geziyor, içeride açlık ve susuzluk var.

Bu şartlarda kim hayatta kalabilir? Tedarikçiler böyle acımasız şartlarda hayatta kalabilmeyi umuyorlar ve şimdiden bunun için çalışıyorlar. Tedarik ederken bir yandan da hayatta kalabilmek için birçoğumuzun yoksun olduğu yaşam becerileri öğreniyorlar. Tedarikçilere göre o gün geldiğinde, güçlü olan hayatta kalacak, zayıflar telef olacak.

Öğrenilmesi gereken yetenekler:
  • Bahçecilik
  • Yiyecek hazırlama
  • Yiyecek saklama
  • Konservecilik
  • Meşru müdafa
  • İçilebilir su bulma
  • Yaşanan ortamı ısıtabilme
  • Avlanmak ve kasap işleri
  • Marangozluk, makina tamir onarım
  • Yabani otlardan anlama

Bütün bunlara ek olarak zihinsel bakımdan güçlenmeyi, fiziksel yönden kuvvetlenmeyi ve atalarının çalıştığı gibi çok ve uzun saatler boyunca fiziksel olarak çalışma yeteneklerini öğreniyorlar.

Bence tedarikçiler son derece anlamlı maharetler kazanarak üstünlük elde ediyorlar. Zalim bir son gelse de gelmese de becerikli olmak artı bir değerdir. Eğer düşündükleri gibi geri dönüşü olmayan bir sona gidilmekteyse ne kadar uzun yaşayabilirse yaşasınlar sonuçta gidilecek yer hep aynı! Bence tedarikçiler yeteneklerine ibadet etmeyi ve duanın gücünü de eklemeliler. Ve yine bence, bu tür davranışlar ciddiye alınmalıdır. Çünkü dünya gitgide daha kaotik bir ortam haline geliyor. Bakın Almanya da vatandaşlarının olağanüstü bir hal olması durumunda tüketilmek üzere en az 10 günlük yiyeceği ve suyu depolamalarını öngörüyor. Bizden söylemesi.

 

14 thoughts on “Sona Hazırlanan Tedarikçi Amerikalılar”

  1. Tedarikci yerine hazirlikci gibi bir baska terim daha dogru gorundu benim gozume. Cunku bu Amerikalilar paylasmayacaklar. Sadece kendileri icin hazirlaniyorlar. Bu da kelimenin anlami/ifadesiyle celisti gozumde. Hareket de tam herseyi tuketmeye merakli Amerikalilar uymus! Bencilce gorundu o da gozume. Paylasim yok, ogretmek yok, hazirladigini ortak bir amac icin kullanmak yok. Permakultur grubuna yazmissiniz, permakulturun prensipleriyle yakindan uzaktan bir yakinligi da yok 🙁 Klasik herseyi tuketen, yapici degil yikici olan Amerikan mantigi urunu birsey. Isin kotusu, once bir seyi ortaya atiyorlar, sonra gercek yapiyorlar. Ingiltere’de yasadigim donemde hep Heathrow’a bir saldiri olursa olursa dediler durdular, baktilar kimse saldirmiyor, aniden birgun birileri bir olay cikartiverdi, kimdi onlar belli degil… Dilerim bu hareket icin de birileri zarar gormez 🙁

    1. Çok haklısınız. Tedarikçi terimi pek doğru değil ama Hazırlıkçı terimi daga doğru. Düzeltmeniz için teşekkürler.
      E.O

  2. Bireysel olarak silahlanarak ve gelecek tehlikeye karşı gıda stoklayarak, beklenen sonun daha erken gelmesi sağlanabilir.

    Öte yandan kendi gıdasını kendisinin yetiştirmesi, fazlasını komşularıyla paylaşması, her durumda yardımlaşma ve dayanışma becerisi geliştirmesi , el becerileri kazanması, elektriğini, suyunu kendisinin sağlaması, atıklarını yeniden kullanması, komşularıyla iyi geçinmesi … krizin etkilerini azaltabilir.
    Sevgiler
    Ekrem

    1. korktuğun başına gelir… ayrıca söyleye söyleye olurmuş.. amerikalılar şimdiye kadar söyledikleri olmuş kadar olmuşlarzaten ..de.. prepper mi nedirse bizde karşılığı yok.. paylaşma yardımlaşma dayanışma biliyoruz biz..

  3. Evet türkçe karşılığı hazırlıkçı demek daha mantıklı çünkü bu insanların temelde yaptıkları sona hazırlanmak dahası prepper sözü preparation dan gelmekte…

  4. Ben kendi hazırlık senaryomu yazmaya yeni başladım. planlama aşamasını bitirince uygulamaya da geçmeye çalışacam, tabi imkanlarım çerçevesinde. benim hazırlığım deprem+olası bir savaş durumu için gerçekleşecek. bana mantıklı geliyor bunu yapmak.

  5. Fiziksel olaylar karşısında hazırlıklı olmak iyidir. Ancak doğal afetlerde ( deprem, yanardağ patlamaları) ve ruhsal çöküntülerde insanlar evrenselliği, ve paylaşmayı beceremedikleri takdirde, evrenin sahibini düşünmeden, dünyayı nasıl kirlettiklerini fark edip bundan vazgeçmedikleri takdirde, yiyecek ve içecek stoklamak kurtuluşa götürmez tam tersine, başkasını hışmına uğrarlar. Dediğiniz gibi; dua, paylaşım, yardımlaşma ve sahip olduğuna şükretmek dahil edilmeli.

    Yusuf YAMAN

  6. Yazıyı okurken The Walking Dead dizisi geldi aklıma. Sona geliş hikayelerinden biri. Böylece Bu tür yönlendirmelere ve herşeyi stoklamaya alışık olan toplumu dahada çok tüketime yönlendirmek. İnsanın enbüyük korkusu ölüm. Yazıdada belirttiğiniz gibi inancın olmaması veya bize göre yeterli olmaması sadece hayatta kalma isteğini körüklüyor. Hernekadar belirli ölçülerde ”hazırlıkçı” olmak mantıklı görünsede ülkemizdeki evlerin yapısı ve kaderci toplumuzda birkaç çuval un ve şekerden çokda ileri gidemez düşündesindeyim. Bukadar savaş çığlıkları atılırken gaz maskesi tedariği yokken Beyzbol oynanmayan ülkemde beyzbol sopasının satış rekorları kırması bunu daha iyi açıklıyor sanırım.
    saygılarımla;

  7. Tedarikçi olmak bizim kültürümüzde var olan bir durum.Yazın kış için gerekli şeyleri kendi emeğimizle hazırlayıp saklıyoruz.Evlerimiz her daim tüketebileceğimiz erzaklarla dolu. Annelerimizden gördüklerimizi yeteneğe dönüştürebiliyoruz. Bu konuda toplum olarak “Amerikayı tekrar keşfetmeye” gerek kalmayacak kadar şanslıyız çok şükür.Allah Amerikalıların yardımcısı olsun.

  8. Teşekkür ederim bu haber ve yeni sözcük için Fatoş Hanım…
    Felaketlere hazırlık için kullanılan seferberlik sözcüğümüz var; ancak bu insanların yaptığı şey; sadece kaçışa/ sefere çıkmaya hazırlanmak değil, aynı zamanda gıda stoku yapmak… Öyleyse ön hazırlıkçılar veya ön-stokçular denebilir. Hatta Osmanlıca deyimle TEDBiRCi de denebilir. YeniŞehir’de yaşayan herkese kolaylıklar diliyorum. Selamla, saygıyla… 🙂 MS

  9. Bence bu kelimeyi “hayatta kalmaya çalışanlar” olarak çevirmek daha uygun. Biz dini inançlarımıza göre kadere inandığımız için her ne kadar korku yaşasak ta olması gerekenin olacağı düşüncesiyle hayatta kalmaktan ziyade aç kalmamaya çalışırız, ecel geldiyse ölürüz diye düşünür ve önceden tedbir almak zahmetine girmeyiz. GDO lu, hormonlu, katkılı, ilaçlı zararlı gıdaların bilinçsizce tüketilmesi, hatta zararının bilincinde oldukları gıdaları bile ölçüsüzce tüketmeleri bunun bir göstergesi değil mi?
    Bu insanlar, tüketici toplumları daha çok tüketime yönlendirmek için yapılan hayali senaryoları bir kenara bırakıp, gerçekleri görsünler ve gıda stoku yaparak yaşamlarını sürdürmeyi düşüneceklerine, dünyanın yaşanılabilirliliğini sürdürmek için çaba sarfetsinler. İnsan hayata bağlıysa yani hayata bağlayacak bir şeyi varsa olabildiğince yaşamak ve bir gün öleceğini düşünse bile ölmemeyi ister ama ölümün yaşı yok.Genç yaşlı demiyor. Nasrettin Hocaya sormuşlar “kıyamet ne zaman kopacak?” diye. O da “ben öldüğüm gün” demiş. Bütün korkumuz sevdiklerimizden ayrılmak. Allah kimseyi sevdiğinden ayırmasın. Panik olacağımıza olabildiğince hayatın tadını çıkartalım…

  10. Bazen insanlar riskleri ve tehlikeleri önceden görürler. bu durumda, çevrelerindekileri uyarmak ve felaketin gerçekleşmesini önlemeye çalışmak yapacakları en doğru şeydir. ama çabaları, yaklaşan tehlikeyi önlemeye yetersiz kalacak ise KADER BÖYLE diip ölümü ya da sevdiklerinin ölümünü beklemek yerine, kötü sonu en az kayıpla atlatmak için tedbir almak en doğrusu. hazırlıkçıların yaptığı da bu bence. gayet insancıl geliyor bana.

  11. Hazırlıkçıların bu tutumlarıyla dalga geçenlere soruyorum. Deprem çantanız var mı? İzmit depremi amerikada olmadı. Burada bu cografyada oldu. Başınıza bina çökmese bile, enkazlardan kaçıp kurtulmuş olsanız bile, bu devlet size en erken 2 gunde yardım edebilir. ilk iki gun ancak koordınasyon ve enkaz aramaya yogunlasılır. E kurtulanlar ne yapacak? İzmit depremınde ızmıtte olanlar ne dedıgımı cok ıyı anlayacaklardır. Bir sırt cantası yapın, asırlık yıyecek stoklayın diyen yok size…

Comments are closed.