Ara Sıra Fişi Çekelim

 

İkibinli yılların başında sıkça tartışılan konulardan biri Internet bağımlılığının gerçek olup olmadığıydı. Günümüzde, haddinden fazla sanal bağlantıyla yaşamanın bağımlılık olduğuna inanmayan yok gibi.  Ara sıra fişi çekmenin gerekliliğine inananların sayısı ise gittikçe artıyor!

Bilimsel çalışmalardan bir tanesi gençlerin Internet bağımlılığının beyinde açtığı zararın alkol ya da madde bağımlılığı kadar zararlı olduğunu buldu.

Basitçe anlatmak gerekirse, uzun süre Internet’te vakit geçiren gençlerin beyinindeki sinir bağlantılarında oluşan hasar, kokain ya da marihuana kullanıcılarının sinir bağlantılarındaki hasarla eşdeğer olarak tespit edildi.

Internet bağımlısı gençlerin kompüterleri elinden alınacak olduğunda çarpıntı (tremor) geçirdikleri, saplantılı düşüncelere daldıkları ve parmaklarıyla klavyede yazma işlemine benzer hareketler yaptıkları görüldü.

Internet bağımlılığı yetişkinler için de bir sorun. Internet bağımlığını anlamak için sorulan değişik sorular ve uygulanan yöntemler var. Bu sorulardan bir tanesi “Sanal hayat, gerçek hayattan daha gerçek, daha yakın, daha sıcak mı geliyor?” Bu soruya “Evet” cevabı gelmişse, büyük ihtimalle bir Internet bağımlısından gelmiştir.

Ne dersek diyelim, Internet hayatımıza her geçen gün daha derin işleniyor. Bazı siteler insanların birbirleriyle bağlantıya geçmelerinin çok önemli olduğu savını ön plana çıkarıyor. Örneğin Facebook’un misyonu tamamen sosyal olarak gösteriliyor ve “amaç dünyayı daha serbest hale getirmek ve bağlantıları arttırmak” deniyor. Twitter’in misyonu ise ” en yeni hikayeleri, fikirleri, düşünceleri ve haberleri dağıtmak” olarak gösteriliyor.

Inernet bağımlılığının detaylı tanımları mevcut ama burada kabaca “sanalda (online) gereğinden fazla zaman geçirmek” olarak tanımlayalım. Sanal deyince sadece sosyal medyalarda harcanan zaman düşünülmemeli. Her türlü online aktivite ile birlikte elektronik postaya bakmak ve web’de sörf yapmak da sanalın bir parçasıdır.

Fiş Çekmeyi Gerektiren En Yaygın Internet Bağımlılıkları:

  • Internet İlişki Bağımlılığı: Kompulsif boyutta yapılan telefon mesajlaşmaları, sosyal medya buluşmaları, görüntülü veya görüntüsüz chat ve konuşmaları sanal arkadaşlıkları gerçek ilişilerin önüne geçiriyor.  Sonuçta aile ve arkadaşlarla olan ilişkiyi tehlikeye koyuyor.
  • Aşırı Internet Kullanımı: Sınır koymaksızın online kumar oynamak, eBay gibi sitelerde açık arttırmalara katılmak, online video oyunları oynamak, hisse senedi alım-satımı yapmak finansal çöküntüye sürükleyebiliyor veya iş hayatında sorunlara neden oluyor.
  • Internet Seks Bağımlılığı: İflah olmaz bir aşırılıkta porno sitelerde, yetişkin konuşma odalarında ya da fantazi köşelerinde vakit geçirmek. Bunun sonucunda gerçek hayattaki eş ya da sevgiliyle olan ilişki zarar görüyor. (Dizüstü Porno)
  • Haddinden Fazla Bilgi: Aşırı web sörf yapmak ya da bilgi araştırmak iş hayatında verimsizliğe neden oluyor. Özel hayatta azalan sosyal interaksiyon, aile ve arkadaş ilişkilerini zedeliyor.
  • Kompüter Bağımlılığı: Saplantılı bir halde Solitaire veya Minesweeper veya Avataria gibi kompüter oyunları oynamak (online değil). Ayrıca kompüter programlama ve web dizayn çalışmalarında aşırıya kaçmak da bağımlılık göstergesi.

Internet Neden Bağımlılık Yapıyor?

Neden bağlanma ihtiyacı duyuyoruz? Çünkü ilgi açlığımızı doyuruyoruz! Kendimizi önemli hissediyoruz. Emsalsiz, özel ve saygın olduğumuza inanıyoruz. Görünüşümüzü, işimizi, yaşantımızı, gerçek ismimizi, yaşımızı ve daha birçok şeyi rahatlıkla gizleyebiliyoruz.

Gerçek hayatta çekingen olanlar Internet’te birden en güçlü, en dayanıklı ve en bilgili bireylere dönüşüyor. Bazıları en karanlık sırlarını uluorta paylaşırken diğerleri derin arzularını iştahla dışavurabiliyor. Bir de ağlak paylaşımlar var!

Şu da bir gerçek ki sanal alemin aşırılıklarının bir illüzyondan öteye geçmediği er ya da geç anlaşılıyor. Çünkü yüzü olmayan bir sosyal ortamda paylaşılan mahremiyet ve yakınlık bir dereceye kadar tatmin ediyor. Ardından gerçek hayatta buluşma imkanları aranıyor.  Olmayacak duaya amin demek gerçeğiyle yüzyüze gelindiğinde çekilen acı ve ızdırap zamanla dibe tortu olarak oturuyor.

Öyleyse fişi nasıl ve ne zaman çekelim?

Internet bağımlılığı diye birşey vardır ve gerçektir. Sınırlı ve aklı başında kullanıldıktan sonra elektronik postanın, blogların, sosyal medyanın, video sitelerinin ve web’in kimseye zararı dokunmaz. Herşeyin kararı yani yeterli miktarda olanı iyidir.
Internet hem faydalıdır hem de gerekli, ama kararınca kullanıldığında faydalıdır.  Sessizlik ve huzur için ara sıra fişi çekerek aileye, doğaya ve gerçeğe dönmek gerekir.
Konuyla ilgili tavsiye edilen diğer okumalar:

5 thoughts on “Ara Sıra Fişi Çekelim”

  1. Yazının tümüne katılıyorum. Güzel yazı olmuş.

  2. Fatoşcum çok güzel bir yazı bende bazen öyle bir dalıp gidiyorum ki tabi daha çok işyerinde evde zaman yok çok şükür sonra kızıyorum bir de kendime, çünkü boşa geçmiş saatler canımı sıkıyor, kitap okuyarak geçirebilirdim o kadar saati. Bağımlılık fena…

  3. bu yazınıza tamamen katılıyorum bu konuda ki kişilere de seslenmek istiyorum hayat sanalda değil dışarda güzel dışarda o kadar güzel bir hayat ve doga güzellikleri mevcutki bunları yaşamak sizce çok güzel degilmi bir daha düne dönme imkanımız yok anı ve zamanlarımızı tv ve b.sayr başında geçirmek çok yazık zaten hafta içi çalışmak tan işyerine bagımlı kalmıyormuyuz eve gelip de baglanmak niye arkadaşlar ilişkileri dogal ve karşılıklı geliştirmek dilegiyle zamanınız güzel geçsin

  4. Türk erkek (çocuk)ları için internet bağımlılğına TV’deki maç izlemelerinin parlatıldığı spor progromları ve internettteki spor(futbol)cu haberlerinin vb izlenmesine dayalı bir bağımlığı da eklemek gerek. Benim böyle erişkin yaşta iki oğlum var ve onlara sağlıkları için spor ve hiç olmazsa evde bir 20-30 dakika kültür fizik yapmalarına söylüyorum. Verdikleri cevap (o sırada ya TV’de maç ya spor yorum programı seyrediyor ya da internette spor haberlerine bakıyorlardır): “Baba derslerim, sınavım var, bir bitsin başlarız” oluyor.
    Size bir mesaj atmış ve özetle şu soruları sormuştum, yanıtlamadınız:
    1. ABD’de örn. bir çimento fabrikasının sağlığı koruma bandı ne kadardır? Bu konudaki temel yasa ve uygulamadaki son yönetmeliğin linkini bana gönderir misiniz?
    2. Türkiye’de benzer biçimde hiçbir sağlık otoritesinin haberi olmadan ve ÇED değerlenmesine de geresinmeden kurulan cep telefonu baz istasyonlarının kuruluş izni ABD’de nasıl. İlgili son yönetmeliğin linkini gönderir misiniz?
    2. Bizdeki birbiinden ayrı bire süreçle verilen ve hekimlerin yer seçimine müdahalesini engelleyen Çevresel Etki Dğerlendirme izni ve sağlıkçıların ağırlıkta olduğu fakat işletilmeyen Gayri Sıhhi Müesse İzni nasil? Bir büyük fabrika kurmak isteyen hangi mevzuata göre izin alıyor?
    En azından fikrinizi rica ediyorum.
    Sevgilerimle.

Comments are closed.