Martı – Richard Bach

 

Martı’yı ilk kez okuduğumda lisedeydim. O zamanlar Martı okumak ayrıcalıktı, etrafımda hemen herkes okumuştu, bir kere daha okumuştu!

Bilmem nedendir, Martı’yı tekrar okumaya karar verdim ve bu küçücük kitabı yine bir oturuşta bitirdim. Yıllar önce kitabın dili böylesine basit gelmemişti. Bu okuyuşumda adeta çocukça duru bir dille yazılmış olduğuna fark ettim. Dil ve anlatım ne olursa olsun martı metaforunun etrafında dönen mesajlar çok anlamlı. Örneğin farklılıklarımızın farkına varmamız; neyi nasıl öğrendiğimiz; kendimize ne zaman ve ne kadar güvendiğimiz; özgürlük anlayışımız; din; öteki dinleri algılayışımız; varoluşun anlamı; varoluş amacını bulup peşinden gitmenin gerekliliği; yaşantının sadece ‘yemek, çalışmak ve uyumaktan’ ibaret olmadığı..

Kitabın ana mesajı kafamda hiç değişmedi! Daha önce de şimdi de aldığım mesaj “mükemmel olmak için limitlerimizi zorlamalıyız” şeklinde. Eskisinden farklı olarak yeni gördüğüm şey ise; insanın insanı nasıl etkilediği. Hangi yaşta ve mevkide olursak olalım birbirimizde yeni fikirler bulabileceğimiz ve farklı düşünmeye başlayabileceğimizdir ve devamında oluşabilecek sevgi… Daha önce açığa çıkmamış yeteneklerimizin olduğunu görmenin ve sınırları zorlamanın verdiği özgürlük ve mutluluk.

Kitap eski ama verdiği mesaj hiç eskimeyecek. Hepimiz farklıyız ve aslında hepimiz mükemmeliz; önemli olan varoluş amacını keşfedip o doğrultuda sınırları zorlamaktır.

“Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabiliriz, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz. Uçmayı öğrenebiliriz!”  Martı Livingston – Richard Bach

4 thoughts on “Martı – Richard Bach”

  1. Teşekkürler…
    Tekrar Hatırlattınız…
    Güzel Bir Paylaşım :-))

    1. Martı yı Okumamiştim verdiğiniz bu küçük parça bile farklı bir özelliği olduğunu tahmin ediyorum.
      Gerçekten insanlar farklıdır. Önemli olan farklılığı fark etmektir. İnsandaki Fizksel durumlar ve insanın sahip olduğu Metafizik özellikler Fizik ötesi özellikler ki, bu özellikler insanı İlahi Aleme bağlayan özelliklerdir.
      Bu özellikleri harekete geçirebilmek insanın kendini tanımak ve kendinde olan iletişim araçlarını keşfetmek suretiyle bilgilenmek ve fark yaratmak, bildiğini insanlarla paylaşmak huzur verir insana.

      Hoşça kalın Sağlıcakla kalın.

      Yusuf YAMAN

  2. teşekkürler.martıyı nasıl okumadığıma hayıflandım.verdiğiniz bilgiler ışığında mutlaka okunacaklar listesinin başına aldım.yeni paylaşımlar bekliyorum.
    Umut ve heyecan özgürlük ve farkındalık ışığın olsun.
    Hasan

  3. İSLÂM DİNİ VE İSLAMİ DUYGULARI FARKETMEK
    İSLÂM: İlmi, Dini, Ahlaki sorumluluğu ve Yardımlaşmayı esas alır.
    İSLÂM: Allah’a teslimiyeti Bilgili olmayı, bildiğini insanlara öğretmeyi ve bilgiyi üretime dönüştürmeyi görev olarak algılanmasını ve uygulanmasını ister.
    İSLÂM: Bilgilenmeyi zorunlu kılar. Bilgili insanlara sorumluluk yükler. Biliyorsan bildiğini, ildiğini insanlığın lehine kullan der.
    İSLÂM: Kendini bilmektir.
    İSLÂM: Barış içinde bir arada yaşamaktır.
    İSLÂM: Duygu ve düşüncelerini kontrollü olarak insanlık adına kullanmayı gerektirir.
    İSLÂM: Sorumluluk almayı gerektirir.
    İSLÂM: Duygu, düşünce ve davranışları tabiata uygun hareket etmeyi gerektirir.
    İSLÂM: Yaratanın yaratıklarını koruyup kollamayı ve tabiatı olduğu gibi korumayı gerektirir.
    İSLÂM: Tabiat yasalarına uymayı insanın kendi yaşamının bir parçası sayar.
    İSLÂM: Yaratma ve Yaşatma yasasıdır. Bu yasayı fark edip buna göre kendini kontrol eden, planlayan, programlayan toplumun önünde, bütün evren saygıyla eğilir.
    İSLÂM: Gerçek insan, Arınmış insan. Tekâmül etmiş Özünü bilen, Gönül gözü gören insan demektir.
    İSLÂM: Duygu düşünce ve eylemlerinin sorumluluğunu almak, tüm yaşamın sorumluluğunu yüklenmek, kendini kontrol etmek, insanların faydasına olan işler yapmak. Fikirler üretmek, bilgiyi üretime dönüştürmek konularını görev bilir.
    İSLÂM: Kendini Tanımak. Kendini bilmek, Özünü fark etmek Genlerindeki şifreleri çözmek ve Genlerine işlenmiş olan yaşam programını açığa çıkarmak ve ona göre yaşamak. Yaşam programını uygulamakla görevlidir.
    Kendi duygularını fark eden kişi, hayatının sonuçları ile ilgili farkındalık yaşamaya başlar.
    İnsanın kendi düşüncelerinin ve duygularının farkında olması halinde; olayları değiştirme gücüne sahip olur.
    İnsan başka insanlara bağamlı olmaktan ve atadan gelen duygu ve düşüncelerden sıyrılıp, kendisi olduktan sonra, çevresel sorunların sonu gelir.
    Kendini bilen kişi kendi yaşamını yaratanın kendisine verdiği duygu, düşünce, akıl, mantık, şuur ve vicdanına göre hareket ederek yaşar. Kendini kontrol vatlına alır. Yaratanın yaratma ve yaşatma yasasına uygun yaşar.
    Ne diyor yaratma ve yaşatma yasası?
    1. Hatasız kul olmaz ancak kul hata yapma da ısrar ederse, sonu hüsran olur.
    2. İşini doğru yap ki, adını güzellikle ansınlar.
    3. Özünü tevhide uydur. Yüzünü Mevla’ya döndür.
    4. Ne varlığa sevin ne yokluğa yerin.
    5. İçindeki kötülükleri boşalt ki yerine iyileri doldursun.
    6. Haram yeme, yalan deme.
    7. Zina etme, kin gütme.
    8. Elinle koymadığını alma.
    9. Gözünle görmediğini söyleme.
    10. Döktüğün var ise doldur. Ağlattığın varsa güldür.
    11. Yıktığın var ise yap ki, Allah sana hidayet versin.
    12. Pişman olacağın bir sözü söyleme.
    13. Hakikat gönül gözü ile görülür. Allah için sevilir.
    14. Kuru odunlar hüzünleri, dalları, çiçek açan ağaçlar sevinçleri dillendirir. Sende çiçek aç ki sevinçler çoğalsın.
    15. İnsanlarla sevgiyi paylaş ki, sevenler ve sevinenler çoğalsın.
    Kendini tanımayan insanın mutlu olması, imkânsız gibidir. Çünkü duygularının farkında olmayan, davranışlarının sorumluluğunu almayan insanlar acı çeker. Başları dertten problemlerden kurtulmaz.
    Duygulara dikkat etmek gerekir. Duygular metafizik (fizik ötesi) âlemin algılarıdır. Duygular dış dünyadan, beş duyu ile topladığımız bilgileri değerlendirerek, mutluluğumuzu sağlayacak davranışlar, sergileyebildiğimiz ölçüde, başarılı ve mutlu oluruz.
    Yaşadığımız olayların, sorumluluğunu alarak, değerlendirme yaptığımızda; sorunu çözmek konusunda ipucu elde etmiş ve durumu değiştirme şansına sahip oluruz.
    İnsanlar başına gelen olaylardan, kendi dışındaki insanları sorumlu tutarlar. Hatta kader diye Allah’ın izni ile olduğunu söylerler. Hâlbuki Allah, kulları için kötü bir durum v e azap verici bir olay yaratmamıştır. Çünkü Yaratan ve Yaşatan yüce Rabbim diyor ki;
    “Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptığı (işler) yüzündendir. (Allah, hatalarınızın) Birçoğunu da affeder. ( Şûrâ 30-)

    Şunu iyi bilmeliyiz ki; yaşadıklarımız, kendi seçimlerimizin sonucudur. Bu seçimlerde etkili olabilecek durumlar,
    1. Coğrafi koşullar
    2. Sosyal çevre.
    3. Yetişme tarzı.
    4. Anne Baba etkisi.
    5. Genlerdeki yaşam programı
    6. Şansın etkisi
    7. Burçlar ve Yıldızlar etkisi.
    8. Takdiri ilahi.
    Şu bir gerçektir. Allah bilgilenmemizi istiyor. Bilgili kişi sorumluluk yüklenir. Sorumluluk yüklenerek olayları değerlendiren kişi, Gen şifrelerini çözmüş ise, alacağı kararlar, doğru sonuca götürür. Başarı gerçekleşir. Mutluluk kendiliğinden gelir.
    Şunu daima hatırda tutmak gerekir: Ön yargı insanı yakar.
    Ayrımcılık yapan ve Yanlı bakışla yaklaşan insan kendi öz sırlarını dahi keşfedemez.
    Kurtuluş ve felaha ermek; Taklit ile Asılı birbirinden ayırmakla mümkündür.
    Bu ayırımı yapamayanlar taklit yapan Provokatörlerin dolduruşuna gelirler ve mahf olurlar
    Yusuf YAMAN

    HAYIRLI AKŞAMLAR DİLİYORUM.

Comments are closed.