Bir Alcatraz Hikayesi

Alcatraz denince San Francisco, San Francisco denince Alcatraz gelir akla.  Sizlere bir Alcatraz hikayesi anlatacağım ama  önce şehirde çok hızlı bir tur alalım!

San Francisco Amerika Birleşik Devletlerinde gördüğüm en güzel metropollerden biridir.

Ünlü Golden Gate Köprüsü, sanat galerileri, müzeleri, lezzet dolu restoranları ve kalburüstü semtleriyle her gelene beklediğinden fazlasını sunabilen benzersiz bir şehirdir.

İnişli çıkışlı caddelerinde yolcu taşıyan tramvayları “hareket eden anıtlar” olarak adlandırılır. Daha önce anıtların hareket ettiğini görmemişseniz, başka hiç bir şehirde göremeyeceğinizden emin olabilirsiniz.  Bu bile San Francisco’nun ne kadar karakterli bir şehir olduğuna delildir.

Baştan çıkaran plajları, eşsiz rıhtımları, elini uzatsan oynaşacağın fok balıklarıyla Pasifik’te bir inci gibidir.

Ek olarak Çin mahallesinin balık kokulu dükkanları ve içinden fal çıkan kurabiyeleri, jöleli şekerleri, çikolatası, burritosu, ekşi mayalı ekmeği, balıklı krema bazlı çorbası ile sürekli sallayan depremlerini bile gözardı ettirecek güzellikte bir şehirdir.

Sosyal dokusu ve kültürel farklılıkla tablolaşan cazibesiyle bu şehir, bambaşka bir gezegenin ulaşılmaz bir köşesi gibidir.

Şehir merkezinden, çok değil, bir saat uzaktaki yaşlı kızıl ağaç ormanlarıyla rüyaları süsleyen bu şehir bazı yerlerden bakıldığında İstanbul’u andıran bir de görünüşe sahiptir!

Bütün bu güzelliklere ek olarak şehrin bir de işareti var: Gizemli Hikayeleriyle Alcatraz!

Alcatraz Pasifik Okyanusunda bulunan fırtınalı bir adada konuşlanmış Federal bir cezaevidir. Alcatraz’ın yerleşmiş bulunduğu bu kara parçası bir adadan çok devasa bir kayayı andırır. Oraya ulaşabilmek için feribota binerek 20 dakika kadar deniz yolculuğu yapmak gerekir.

Alcatraz 1930’dan 1963’e kadar, sadece San Francisco’nun değil, bütün Amerika’nın prömiyer maksimum güvenlikli hapishanesiymiş. Bu ürkütücü yapı zamanın en korkunç ve yolagelmez mahpuslarına ev sahipliği yapmış. Oysa bugün Alcatraz, zorba ve gaddar geçmişiyle tam anlamıyla bir şaibe! Bugün bile tam olarak anlaşılamayan tartışmalı geçmişi, birilerinin sürekli ipucu bulmaya çalıştığını, ihtilafa neden olan ama iyice gizlenen şeyi, akın akın gelen turistler ve medya mensuplarının arayışlarında görmek mümkün.

Kötü geçmişin şaibesine imza atan nedenlerden bazıları ünlü gangsterlerin burada hücrelere kapatılması, kaçmanın imkansızlığı, çetin mahpushane yaşamı ve gardiyanların acımasızlığı olarak sıralanabilir.

Tarihin en ünlü gangsterlerinden biri olan Al Capone, Alcatraz’da 5 yıla yakın kalmış. Al Capone’dan başka Makinalı Tüfek Kelly, Kuşadam, Roy Gardner ve Henri Young gibi azılılar da bu hapishaneye tıkılmış. Turistik ziyaretimde her mahkumun hücresini gezerken (hücrelere girilmiyor, dışardan bakılabiliyor), günlük rutinlerini, orada ne kadar kaldıklarını, kavgalarını, hastalıklarını, oradan ne şekilde ayrıldıklarını anlatan raporlara da göz attım. Görüp okuduğum herşeyde bir ürperti hissetim!

Okyanusun ortasındaki bu heybetli ve korkunç hapishaneden kaçmaya çalışan mahpuslar olmuş. 1936’dan 1963’e kadar 36 mahpus, 14 kaçma teşebbüsünde bulunmuş. Hiç kimse kaçamamış. Bunlardan 23 tanesi yakalanmış, 6 tanesi vurularak öldürülmüş, 2 tanesi de suda boğularak ölmüş.

Tam korumalı bu hapishaneden hiç kimsenin kaçamamış olması tesadüf değil. Bugün bile övünülerek anlatılan, o zamanlarda kuş uçurtmayan göz açtırmayan, her an uyanık bir gözleme sistemiyle gururlanmadan edemiyorlar. Çünkü mahpusun hücreden çıkabilmesi imkansız; tünel kazarak hücreden çıkmayı başarsa suya ulaşması çok zorlu bir yolculuk gerektiriyor; suya ulaşanın dondurucu okyanus suyunda saatlerce yüzerek karaya ulaşması ise daha büyük bir zorluk. Başarılı kaçış yapan mahpus olmadığı söylense de 5 tanesinin kayıp olduğu biliniyor. Bunların en iyi ihtimalle suda boğuldukları ya da köpek balıkları tarafından parçalanmış olabilecekleri tahmin ediliyor.

Hapishanenin 29 yıldan sonra kapatılmasına neden olan şey sadece zalim ve acımasız hapishane şartlarıyla gaddar gardiyanlar değil. Mahpuslarla birlikte izole bir hayat yaşamak zorunda bırakılan görevliler için bu hayat kısa sürede çekilmez hale gelmiş. Güvenlik de dahil hapishanede çalışan herkes, adada yaşamak zorunda olduğundan bu tecritli yaşantıya tahammül etmek her geçen gün imkansızlaşmış.  Din adamları, ahçılar, hapishane müdürleri ve aileleri de dahil herkesin giderek kendini tutsak hissettiği bu tekinsiz yer 29 yılın sonunda tamamen boşaltılarak terkedilmiş.

Evet, yetkililere göre Alcatraz’ın kapatılma nedeni bunlar. Bir şaibeye göreyse kendileriyle çok övünen güvenlik “Eğer buradan bir kişi kaçmayı başarırsa hiç durmaz kapatırız.” demişlermiş. Kaçmayı başarıp başaramadığı hala ihtilafta olan o 5 kişiden iki tanesinin kesinlikle karşı kıyıya geçerek kurutulduğunu bildikleri için hapishaneyi kapatmış olabilirler mi?

San Francisco’nun şehir simgesi olan Alcatraz; tarihiyle, coğrafyasıyla, yaşanmışlıklarıyla, tutsak ettiği ünlü kanun-tanımazlarıyla, zorba geçmişi ve bilinmeyenleriyle hala ilgi çeken gizemli bir heybet abidesidir. Alcatraz’ın çelişki dolu geçmişi onu dünyanın sayılı turist mıknatıslarından biri yapmıştır.

Bence ziyarete giden herkes, kendince bir çıkarımla dönüyor. Ve öğrendiklerine yorum katarak paylaşıyor. Tabi tartışmalı Alcatraz hikayesi de katlanarak büyümeye devam ediyor!

 

 

 

5 thoughts on “Bir Alcatraz Hikayesi”

  1. Bir de Alcatraz dizimiz oldu artık. Aktardığınız birinci elden bilgi ve fotolara teşekkürler

  2. Alcatraz adının kökeni nedir? Sordunuz mu? Aklıma gelen AL-KATRE yani Arapça “damla” veya “tane” anlamıdır. Bu adanın da uzaktan bir damla veya tane gibi görünüşü bu adın verlişine neden olabilir mi?

    Göeüşünüzü beklerim.
    http://www.HalukBerkmen.net

    1. Alcatraz Ispanyolcada pelikan demektir (los alcatraces). Adayi ilk kesfeden sahis Ispanyolca olarak “pelikanlar adasi” demis cunku adada bu kus disinda hayat yokmus. Esenlikler dilerim. Fatos

  3. Guzel bir calisma, Emegine saglik, tebrik ederim. Boyle guzel calismalariniz devamini dlerim.KUTLU ANIL

  4. Çok merak ettiğim yerlerden birisi mutlaka gidip göresim var yazı için teşekkürler.

Comments are closed.