Hortlakların Dönüşü Sosyal Medya Kampanyası

ABD’nin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (Ulusal Sağlık Merkezi), 2011 yılının Mayıs ayında bir program oluşturmuş ve “Hortlakların Dönüşü Sosyal Medya Kampanyası” olarak adlandırmıştı.

Bu kampanyadan bir yıl sonra Amerika’nın bazı yerlerinde hortlak saldırıları (zombi atakları) görüldü. Bu durumda gözler Ulusal Sağlık Merkezine çevrildi ve soruldu: “Hortlakların Dönüşü Kampanyasıyla hortlak saldırıları arasında bir bağlantı var mıydı? Merkez böyle bir kampanya hazırlarken halkı hortlak virüsünün varlığından haberdar mı etmeye çalışmıştı?”.

Merkezin hortlak yaklaşımı çizgi kitaplarda ucube hortlakları tanıtırken amaç, doğal afetlere karşı halkın hazırlıklı olması düşüncesiydi. Doğal afetler için hazırlanmak; ekstra su ve yiyecek depolama, kaçış ve kurtulma planları yapma, kolay yerde alet edevat tutma, radyo ve el lambası gibi hayati cihazları el altında bulundurma gibi konuları ön plana çıkarmıştı. Ulusal Sağlık Merkezi bunu yaparken amacı bir anlamda sevimli bir yaklaşımla halkın konuya ilgisini arttırmaktı.

Geçen sene Hortlakların Dönüşü kampanyası oldukça başarılıydı. Halkın ilgisini çektiğinin en belirgin ölçüsü Twitter takipçilerinin 12 binden 1,2 milyona çıkmasıydı ve o günlerde Hortlakların Dönüşü başlıklı web sayfası yoğun ilgiden çökmüştü.

Daha sonra çizgiler netleştikçe halktan gelen sorular panik arttırıcı yönde olmuştu. Kulaktan kulağa yayılan asılsız hikayeler gülünç olmaktan çıkmış, bastırılması gereken bir toplumsal uydurmaca boyutuna ulaşmıştı.

Halk hortlaklarla mı ilgilenmişti yoksa afetlere hazırlanmayı mı öğrenmişti? Ya da bazılarının algıladığı gibi “Dünyanın sonu geliyor, kendinize gelin ve yapabileceğiniz tüm hazırlıkları yapın!” mesajı mı verilmek istenmişti?

İnternet çağındayız ve elimizi attığımız anda soruların cevaplarını arayıp bulmak işten bile değil. Ama çoğu zaman bulduğumuz cevapların doğruluğunu bile sorgulamaz olduk. Hangi site prestijlidir, hangisinde mizah vardır, hangisi yalan yanlış bilgi aktarır gibi konulara ilgi göstermeden, ilk bulduğumuz cevapla yetinir hale geldik.

Ulusal Sağlık Merkezinin hortlak kampanyası sonucunda olan tam da buydu! Karmakarışık düşüncelerle insanlar hortlaklar hakkında bilgi aramaya yönlendirildi. Yalan yanlış bilgi akışı insanları daha da panik yaptı ve Ulusal Sağlık Merkezine sorulan sorularla yapılan yorumların sonu gelmez oldu.

Bu durumda merkez, hortlak yaklaşımını yadsımak zorunda kaldı. Ama unutmayın ki en başta kampanyayı başlatan yine kendileriydi. Aşırı ilgi üzerine sosyal medyada yeni yöntemlerle halka bilgi vermenin arayışına girişti.

Sosyal medya, kurum ve kuruluşların insanlaşmasına neden olur. Bu aslında iyi birşeydir çünkü bürokrasi dolu kurumların sosyal medyada kişileştirilmesi, halkın daha önceden önem vermediği konulara ilgi göstermesini sağlar. Hortlakların Dönüşü kampanyasında beklenen ve istenen toplumsal sonuç da buydu.

Ama sorular yoğunlaşırken halk kurumların sosyal medyada eğlendirici olup olmaması gerektiğini sorgulamaya başladı. Doğal olarak hortlak olgusunun işlendiği bir kampanyanın amacı halkı eğlendirerek öğretmekti.

Amaca ulaşılıp ulaşılmadığı sorgulanabilir ama belki de asıl soru şudur: “Kurumlar eskiden olduğu gibi duygudan uzak ve sevimsiz görünmeye devam mı etmeliler?” Eğlendirerek öğretmek mi doğru, yoksa halkı kendi haline bırakıp dijital çağda yalan yanlış bilgiye ulaşmalarına, komplo teorileriyle paniklemelerine, yanıltıcı bilimle ve her türlü çılgınlıkla yüklenmelerine seyirci mi kalmalı?

Ulusal Sağlık Merkezi daha sonra Hortlakların Dönüşü konusunda bir duyuru yayınlayıp paniklemiş halkı sakinleştirmesi gerekeceğini hiç düşünememişti. Yayınlanan duyuruda Merkez, “Hortlak virüsü diye birşey yoktur. Ortaya atılan, tamamen asılsız, virüse yakalanan insanların hortlak gibi davranacağına dair herhangi bir gerçek yoktur.” diyecekti.

Bu durumda Türk okuyucusu, Ulusal Sağlık Merkezinde çalışan biri olarak benden ilk elden bilgi almanın mutluluğunu yaşayacaktır. Geçen sene Hortlakların Dönüşü Kampanyası başarılıydı ama son ürün halkın doğal afetlere karşı hazırlanmasını sağlamaktı. Amaç hortlak virüsü diye çılgın bir olguyla korku salmak değildi.

Her projenin başlangıcında son ürün göz önünde bulundurulur. Hortlakların Dönüşü Sosyal Medya Kampanyasında son ürün doğal afetlere karşı bilgi vermekti, halkı galeyana getirmek değil!