Kağıtsız Ütopya


Kağıtlı veya Kağıtsız.. İşte bütün mesele burada.. Bir kağıtsız ütopya var orada uzakta!

Internet ile ilk kez 1994 yılında tanıştım.  O zamanlar bizlere söylenen şey Internet kullanımının kısa sürede yaygınlaşacağı ve kağıtsız yaşamın bir norm olacağıydı. 1994 yılından bu yana kağıtsız hayata doğru devasa adımlar atıldı. Artık havaalanında kağıt bilet değil, telefondaki e-bileti gösteriyoruz. Fatura ödemelerini Internet’ten yapıyoruz. Bankaya gidip para transferi yapmak yerine evden online para geçiriyoruz. Kağıt reçete yerine e-reçete ile ilaç alıyoruz. Mektup yazmıyoruz email gönderiyoruz. Kağıt kitaplara pek aldırış etmiyoruz, e-kitapları daha havalı buluyoruz.

Ama kağıtsız yaşam her yerde aynı itibarı görmüyor. E-kitaplar popüler olsa da kağıt olanlar hala revaçta. Kısa bir süre önce Avustralya’da idim. Son derece gelişmiş olan bu ülkede diğer gelişkin ülkelerde görmediğim ileri teknolojiye şahit oldum. Buna rağmen oradayken TV’de ilginç bir mesaj gördüm. E-kitaplardaki bilginin kötü emellerin ellerine geçmesiyle kolayca değiştirilebileceği hakkındaydı. E-kitap bilgilerinin pek de güvenilir olmayacağından bahseden bu mesaj elektronik kitap yerine kağıt kitap öneriliyordu.

Kağıt kitap okumayı seven birisi olarak böyle bir mesajın Avustralya’da gösterilmesine şaşırdığım kadar gizli bir mutluluk da duydum. Demek ki hala kağıt kitaplar takdir ediliyordu.

Dediğim gibi, Internet bizleri “çoktan kağıtsız” hale getirecekti. En başında gözler önüne çizilen ütopya “kağıtsız yaşam” ütopyasıydı. Böyle bir ütopya (bütünüyle kağıtsızlık) hala uzak. Değişik coğrafyalardaki insanların kağıtsız yaşama geşmesi hiç de kolay değil. Belirli yerlerde kağıtsız hayat olabilir ama topyekun geçiş yapmak kısa süre içinde mümkün olamaz.

Örneğin e-kitaplar roman okurken kolaylık sağlasa bile, okul kitaplarını e-kitap yapmak hem masraflı, hem de zaman alıcı. Bir de benim gibi “romansa e-kitap, roman dışında her şey kağıt kitap” gibi kuralları olan mızmız tabiatlılar var ki onlar başlı başına sorun! E-reçete yaygınlaşsa bile sadece belirli yerlerde geçerli. Ücra köşelerde uygulaması kolay değil.  E-gazetler de çok yaygın ama bence kağıt gazetenin sıcaklığını vermiyor.

Kitap ve gazete basmak için ağaçlar kesiliyor ama üzerine yazı basılmış kağıdın bir asaleti var. Kağıda kalemle yazarken hissedilen o yumuşacık duygular var. Not alırken kendimize özgülüğümüzü kağıt parçasına aktarışımız var.  Elde kalem yazı yazarken daha iyi öğrenme şansımız var.  Sevdiğimiz birisine kartpostal gönderirken kalemin ucundan damlayan duygular var.

e-öğrenme

Bizler kağıdı da kağıtsızlığı da bilen bir nesiliz. Gazeteyi açıp okumayı, ansiklopediden ödev yapmayı, okul kitaplarını yüklenip okula gitmeyi bilen aynı zamanda Kindle mi yoksa iPad mi ikileminde kalan ara nesiliz. Yaşı ne olursa olsun Internet’e geçerken hayatta olan bütün yetişkinler “kağıtlı/kağıtsız dillemması”  kuşağına dahildir.

Kağıtlı veya kağıtsız.. İşte tüm mesele burada. Peki siz kağıtsız ütopya hakkında ne diyorsunuz?