Fiziksel Dokunuşları Özlemek


Herşey online ve daha şimdiden fiziksel dokunuşları özledik.

Faturaları bilgisayar başında ödüyoruz, gazeteyi online okuyoruz, eskiden sığdıracak raf bulamadığımız CD’leri şimdi bulut sistemiyle depoluyoruz, okula gitmeksizin e-öğrenme ile evde diploma sahibi oluyoruz, alışverişi Internet’ten yapmak kolay, çabuk ve ucuz. Yiyecekleri online ısmarlıyoruz, video chatler yapıyoruz, çocuklarımızın sınav notlarına online ulaşıyoruz. Pek fazla insan kontağı kurmadan hayatımızı idame ettirmeye de alıştık! Hayatımız online! Cisimlere fiziksel olarak dokunmayı, fiziksel görüşmeleri ve konuşmaları belki de unutmak üzereyiz!

Faturayı bankada ödemeyi özlemediniz mi? Hani o size yardımcı olan banka memuruyla iki çift laf etmek güzel bir insan bağlantısı değil miydi? Gazeteyi elinize alıp açarak okumayalı, kokusunu içinize çekmeyeli ne kadar oldu? Saatlerce Internet’te kalınca giderek artan huzursuzluk ve rahatsızlık hissediyor musunuz? Belki de siz de fiziksel dokunmaların özlemini çekiyorsunuzdur.

Dünyanın yeni trendi “fiziksel dokunuşlara aşermek” diye bir gerçekten haberiniz var mı? Online kutlama kartı yerine kartpostalın postadan çıkmasını isteyenler, e-kitap yerine kağıt kitap okumayı tercih edenler, telefondan yazılı mesaj göndermek yerine yüzyüze romantizm yapmak isteyenler sayıca çoğalıyor.

Doug Coupland tarafından söylenen şu söz çok anlamlı: “Teknolojiden önce insanların tek eğlencesi insan bağlantılarıydı.” Teknolojiyle birlikte tekleştik. Herkes bir bilgisayarın başında kilometrelerce ötedeki insanların neler yaptığını anlamaya çalışıyor. İnsan bağlantıları da teknolojinin azizliğine uğradı. Artık teknoloji var ve insanların eğlencesi Internet başında vakit harcayarak eğlenceye dönüştü. Dediğim gibi haddinden fazla online yaşamdan rahatsız olanların sayısı artıyor.

Yeni app’ler alarak, yeni yazılımlar indirerek, sürekli dijital dünyada yaşayarak fiziksel dokunuşlardan yoksun hale geldik. Bu yazıyı havaalanında uçak beklerken yazıyorum, sağ tarafımda yirmili yaşlarda oldukça havalı Amerikalı bir genç “kağıt kitap” okuyor. Yerine oturduğundan beri hiç elektronik eşya ile ilgilenmedi. Yalnız bir ara eski moda bir telefon çıkararak birkaç saniye baktıktan sonra telefonu cebine koydu ve okumaya devam etti.  Bu genç insan bir akımın takipçisi mi bilmiyorum ama diğer insanlardan farklı olduğu açık. Havaalanının bekleme salonunda birkaç yaşlı dışında herkesin gözü elektronik cihazlarda. Kiminde iPad, iPod, bazılarında bilgisayar ve diğerlerinde boy boy,  ceşit ceşit telefonlar. Sizi bilemem ama herkes gibi elektronik bir aygıta bakmak yerine kağıt kitap okuyan genç insan beni etkiledi.

Ben de, bazı şeylerde, eski fiziksel dokunuşları özleyenlerdenim. Sanırım yalnız değilim. Yaşları 18 ve üstü olan, toplam 1.200 Amerikan yetişkinin katıldığı bir anket zaten bildiğimiz şeyi bir kez daha kanıtladı: Hayatlarımız online.  Ankete katılanların yüzde 73’ü e-kitap yerine kağıt kitap okumayı tercih ettiklerini söylüyor. Katılımcıların yüzde 79’u fiziksel dokunuşları özlediklerini bildiriyor.  Fiziksel dokunuşlar derken kartpostallar, fotoğraflar, mektuplar, elle yazılmış notlar vs. kastediliyor.

Anket sonuçlarına göre, fiziksel dokunuş özlemi genç yaşlı bütün katılımcılar için geçerli. Yaşları 18-35 olan katılımcılar plakları ve filmli fotoğraf makinalarını günlük hayatta yeniden kullanabilmeyi istediklerini bildiriyorlar.

Neler oluyor dersiniz? Herşeyi online yapabilme kolaylığı “özel ve değerli birşey” olarak görülmüyor. Dijital yaşantıyı terk etmek mümkün değil, bunu isteyen de yok ama fiziksel dokunuşları özleyen çok! Birkaç ay önce posta ile gönderdiğim bir kartpostala cevaben email almıştım. Emailde artık pek görülmeyen kartpostalın değerinden söz ediliyordu. Kartpostala karşı kartpostal yazmak çok mu zor? Pahalı mı? Çok mu zaman alıcı?  Yoksa kartpostal yazma alışkanlığını yitirdiğimiz için ne yazacağımızı bilemiyor muyuz?

Araştırma sırasında sorulan sorulardan biri de online fatura ödemeleri konusunda ne düşünüldüğüydü. Katılımcılar online ödemelerin kolaylığını yadsımıyor ama kağıt ve metal paranın yakında yok olacağından endişe duyuyorlar. Fiziksel olarak dokunabildiğimiz para da bir gün tarih olacak. Fiziksel dokunuşları daha şimdiden özledik desem çok mu nostalji yapmış olurum?

Lady Gaga, Illusion isimli şarkıyı daktiloda yazdı. O da fiziksel dokunuşları özleyenlerden.. Ve diyor ki: Etrafımızdaki herşey çakma. Sosyal medyanın yaşantılarımıza getirdiği şey sahtelik ve yalnızlık. Online yaşamı günlük yaşam sanıyorlar, günlük yaşamı ise online yaşam. İşte böyle karıştı insanların kafası.. Yapılacak şey artık bu illüzyondan kurtulmak ve gerçek hayatta insanca bağlantıya geçmek.

Online ortamda herşey toptan satış için dizayn edilmiş gibi, herşey süper hızlı, hiç birşey özel değil. Cisimlere, eşyalara fiziksel olarak dokunabilmek biraz olsun yavaşlatmaz mı? Hepimizin biraz yavaşlamaya ihtiyacı yok mu? Ve unutmayalım, fiziksel olarak dokunabildiğimiz herşeyde karakter de vardır.

Sizin de cisimlere dokunma ihtiyacı hissettiğiniz oluyor mu? Eskiden yaptığınız neleri tekrar fiziksel dokunuşlarla yapmak istersiniz? Örneğin kağıt ve kalem ile mektup yazmayı ister miydiniz? Bu yazıyı gereksiz bulmuşsanız onu da duymak isterim.

3 thoughts on “Fiziksel Dokunuşları Özlemek”

  1. Fatoş Hanım,
    Çok güzel bir yazı olmuş yine. Türkiye’de bir kesim için belki bu yüzdelere ulaşılmıyor henüz, ama yakındır. Güzel bir paylaşımdı. Ekran başında mimikler yok. telefon başındaki ses tonu dahi yok. Pekçok alınganlığa yol aıyor, ekran yazışmaları. “Gözleriniz sıpa gözü gibi güzel” deseniz de yüzünüzü ve sesinizin tonunu iletemediğiniz sürece kendine eşek denildi sanıyor:)) Belki webcam iletişimle bunları aşmak bir derece mümkün ama bu kez de başla sorunlar çıkar.

  2. yazınızı uzun olmasına rağmen okudum.gerekli ve güncel yazı..sizi kutlarım

Comments are closed.