Sosyal Medya Mesajlarıyla Şekillenen Bir Dünya


İstemediğin kadar bilgiyi nereden bulabilirsin? Sosyal medyadan! Malum sosyal medya mesajlarıyla sürekli şekillenen bir dünyada yaşıyoruz. Peki sosyal medya ne kadar güçlü?

Şu birkaç gerçek düşündürücü olabilir:

  • Facebook bir ülke olsaydı Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü büyük ülke olurdu.
  • Dünyanın en büyük üç televizyon kanalı son 70 yılda hergün 24/7 yeni bir görsel yayınlasaydı, YouTube’da geçen 2 ayda yayınlanan videoların toplam sayısına ancak ulaşabilirdi.
  • 1970’li yıllarda kullanılan bir bilgisayarla kıyaslandığında, elimizde taşıdığımız cep telefonu milyonlarca kez ucuz, binlerce kez güçlü ve yüzlerce kez daha küçük.
  • Hergün en az 60 milyon Facebook güncellemesi yapılıyor ve en az 500 milyon yeni aktif kullanıcı ekleniyor.
  • Lady Gaga, Justin Bieber ve Britney Spears’ın Twitter’da toplam 25 milyon takipçisi olmasına rağmen Rick Warren ve Joel Osteen gibi ılımlı düşünce, spiritüel din anlayışı, barış ve huzur telkin eden şahıslar sosyal medyada çok daha etkin ve bu şahısların mesajları daima “en çok paylaşılan” mesajlar.

Sosyal medya denen güç yeterince etkin kullanılabiliyor mu? Kimler tarafından kullanılıyor? En çok kimlerin işine yarıyor? Paylaşılanlar her zaman gerektiği gibi algılanıyor mu? Herşey her zaman gerçekleri yansıtıyor mu?

Sosyal medya, toplum ve iletişim demektir. Ve tarihte insanların birbirleriyle tanışması ve bağlantıya geçmesi hiç bu kadar kolay ve çabuk olmamıştı. Sosyal medya yoluyla bağlantıya geçmek, paylaşım ve yeni şeyler öğrenmek her zamankinden daha hızlı. Sosyal medyanın gücü tartışılmaz. Fikirler, düşünceler, güncellemeler, haberler, fotoğraflar, videolar artı uyduruk haberler ile sosyal medya sürekli kaynıyor.

Beğendiğimiz restoranlar, filmler, kitaplar, TV şovları, teknoloji ürünleri hakkında etkilediğimiz gibi, dini, siyasi ve ideolojik konularda da etkiliyoruz.  Aynı zamanda sahte kişilikler ve bu şahıslarca dağıtılan uydurmacalar da büyüyerek el değiştirir hale geldi. Bu noktada bilginin nereden ve kimden geldiği çok önemlidir.

Bilgi Facebook, Wikipedia, YouTube, Twitter, Google plus, bloglar ya da herhangi başka bir yerden gelebilir. Doğru olabilir ama doğru olmayabilir de. Sonuçta birileri dağıtılan habere ya da bilgiye inanacaktır ve anladığı o doğrultuda hareket edecektir.

Like” ya da beğen, “share” ya da paylaş, “retweet” ya da RT gibi seçeneklerle mesajlar viral bir hızla dağıtılıyor. Ancak tek bir tuşa basmakla  dağıttığımız haberler konusunda dikkat etmek zorundayız. Haberin doğruluğundan emin olmadan yaydığımız bilgi spekülasyondan öteye geçmez gibi görünebilir ama o habere inanacak binlerce kişi de olabilir.  Yani mesajları paylaşırken biraz sağduyuya ihtiyaç var!

İçinde bulunduğumuz bağlantı çemberlerinde oluşturduğumuz şey güven olmalı. Güvendiğimiz yerlerden aldığımız bilgiyle güç ve enerji hissederiz. Güven duygusu sarsıldığında inanmak eylemi de sonlanmış olur.

Türkiye’de yaşanan #Gezi Parkı Eylemleri sırasında sosyal medyada dağıtılan bilgi ve haberlerin güvenilir yerlerden olduğuna dikkat etmek zorundayız. Elinde elektronik bir aygıt (cep telefonu, kompütür, tablet, vs.) olan herkes birşeyler dağıtıyor. İlle de haberin ve bilginin doğruluğundan emin olmak ve ona göre paylaşmak zorundayız. Fotoşop hanehalkı yazılımı oldu, bunu da hiç akıldan çıkarmayalım!! Etkin ve bilinen insanlardan alınan bilgilere inanmak, her söylenene inanmamak ve tahriklere/provakasyonlara kapılmamak gerekir.

Fatoş’ça:

Sosyal medya psikolojik bariyerleri ve korkuyu da kırmış durumda. “Klavye korkusuzluğu” dediğim bu rahatlık sayesinde “klavyesi olan” yazıyor. Bütün dünya yazılanları ve paylaşılanları okuyor. Doğru bilgiyi paylaşmak, uydurmacaların dağıtılmasında aracı olmamak çok önemli. Biliyoruz ki sosyal medya platformları halkları ayaklandırmıyor ama ayağa kalkmalarında çok önemli bir rol oynuyor. Sonuçlar hemen değil, uzun vadede görülüyor.

Sosyal medyadan gelen yalan ve yanlış şeylere inanmamak, söylentilere kulak asmamak ama doğru haberin peşinde olmak gerekir. Hepimiz insanız ve “gerçek olmayan” şeylere bile inanmaya hazırız.  Ve unutmayın: Google Yürütme Kurulu Başkanı Eric Schmidt uyarıyor: Öyle bir gün gelecek ki, genç insanlar eski online aktivitelerinden kaçabilmek için isim değiştirmek zorunda kalacak.

Kanımca dünyayı doğru olarak şekillendirmek sosyal medyada yalan yanlış bilginin değil, gerçek ve doğru haberlerin yayılmasıyla mümkündür. Aksi taktirde yine şekillenecektir ama kirli ve çarpıtılmış şekilde!

Sosyal Medyada Dezenformasyon