Gazzeli Doktor “Nefret Etmeyeceğim” diyor


Gazze’li Doktor İzzeldin Abuelaish’in “Nefret Etmeyeceğim” (I Shall Not Hate) isimli kitabına ait düşüncelerimi paylaşacağım. Kitapta yazılanlar zorluk ve zulüm altında bile hayata olumlu yönden bakılabileceğini telkin ediyor.

Doktorluk eğitimini Mısır’da aldıktan sonra, İngilere ve ABD üniversitelerinde yüksek eğitim yapmış olan Abuelaish, İsrail’de kadın hastalıkları doktoru ve kısırlık uzmanı olarak tanınmıştır.  Kitabında kendi hayatını ve Gazze’de yaşamı anlatırken Filistin ve İsrail halklarının bir arada yaşayabileceğini savunmuştur.

Abuelaish, 2008’in sonu ve 2009 başlarında yaşanan üç haftalık İsrail bombardmanına maruz kalarak üç kızını birden kaybeden bir babadır. 

Top, tüfek ve bombaların doğrudan evini hedeflemesi oldukça şaşırtıcıdır çünkü Abuelaish İsrailliler tarafından çok iyi tanınan bir uzman doktordur. İsrail hastanelerinde çalışmış bir Gazze’li olan Abuelaish, birçok İsrailli ile de arkadaştır.  Üç haftalık savaş sırasında doktorun evinin hedeflenmesinin nedeni olarak evinde (apartmanın üçüncü katı yani doktorun ailesi ile yaşadığı katta) Hamas’ı bulundurmak gösterilmiştir. Oysa o sırada  evde çocukları, erkek  kardeşi ve kendisinden başka hiç kimsenin olmadığını anlatan doktor, bu saldırının nedenini anlayamamaktadır.  Altı kızından üçünü bu  saldırıda kaybeden baba, doğrudan kendisine ve ailesine yönlendirilen bu saldırıyı asla affetmeyecektir. Öfkeyle dolup taşmıştır ama asla nefret kusmamıştır. Savunduğu tek şey, en kötü olaylardan bile olumlu bir sonuç çıkarılabileceği ve bir arada yaşanabileceğidir (coexistence).

Eğer iki halk arasında barış sağlanacaksa üç kuzusunun ölümünün son olması dileğiyle razı geldiğini söylemektedir.

Yıllardır Gazze ve İsrail arasında mekik dokuyan, daha önce hiç örneği görülmemiş şekilde İsrail hastanelerinde hekimlik yapan, bu süre boyunca arkadaşlıklar edinen doktor; her iki halkın geçmişi bir kenara bırakarak geleceğe bakmasını, birbirini suçlamaktan vazgeçerek birbirine güvenmesini dilemektedir. Onlarca yıllık tecrübelerine dayanarak Arapların ve Musevilerin bir dolu ortak noktası olduğunu ve birarada (coexist) yaşayabileceklerini savunmaktadır.

Kudüs kutsal topraklarında “sessiz bir kamp” olduğuna inanan doktor, diyalog ve anlayışla her iki tarafın barışa kavuşabileceğini düşünmektedir. Bu düşüncelerle kızlarını ABD’nin New Mexico eyaletinde yapılan İsrailli ve Filistinli gençlerin katıldığı bir Barış kampına (Creativity for Peace) da göndermiş olan doktor sadece kendisi değil etrafındakileri de barış içinde birlikte yaşanabilirliğe inandırmıştır.  Ölen 3 kızından 2 tanesi bu kampa katılmış ve geleceğe ait barış dolu dileklerini anlatarak kendilerince çözümler önermişlerdi.
Gazze’ye şu sıralar özel izne tabi gazeteciler, siyasetçiler ve Birleşmiş Milletler görevlilerinin dışında hiç kimse alınmıyor.

Buna karşılık Batı Şeria’ya sınır kapılarındaki (check poınts) detaylı kontrolden geçerek girmek mümkün.  Ben kısa bir süre önce Batı Şeria’daydım.  Batı Şeria’ya girerken bir sınır kapısından geçtim, içeride de kontrol noktalarından geçmek zorunda kaldım. Bu kontrolleri kısaca şöyle  anlatabilirim: Önce uzun ve sessiz koridorlardan geçiyorsunuz, bu koridorlar demir parmaklıklara dönüşüyor, sonra dönen demir kapılardan teker teker geçerek İsrail askerlerinin bulunduğu kontrole geliyorsunuz. Burada elektronik bir kapı var ve üzerinizde bulunan bütün metal ve elektronik gereçleri bir kutuya koyarak askere teslim etmeniz isteniyor (tıpkı havaalanlarında olduğu gibi). Çantalar ve ceketler röntgen (x-ray) makinasından geçiriliyor. Üzerinizde ve eşyalarınızda bir sorun yoksa sıra belgelerinizin kontrolüne geliyor. Eğer herşey yolundaysa size ait olan eşyalar geri veriliyor ve Batı Şeria’ya geçebililiyorsunuz. Ne tür bir görevliyle karşılaşacağınız, ne türden sorulara ve kontrole maruz kalacağınız hiç belli olmuyor. Bu kontrol noktalarında risk tamamen sizindir. Bazen kolayca geçebilirsiniz, bazen saatlerce kimliğinizi ve oraya geçiş nedeninizi anlatmak zorunda kalabilirsiniz. Bu gidiş gelişleri hergün, kontrolün kat-be-kat fazla olduğu, Gazze’den yaptığınızı düşünün. Hergün -bir sabah bir akşam- kontrol edildiğinizi düşünün.

Ne kadar küçüldüğünüzü, çektiğiniz acıyla eziyeti, top, tüfek, patlama, öldürme, korku ile yaşama ve bir de içinde bulunduğunuz çaresizliği düşünün! İsrail ile Filistin halkları arasında ortak bir yaşama (coexistence) yanaşır mıydınız?

Doktor Abuelaish’in dostluk ve barış diyaloglarına ait mesajları manidardır ancak herkes için biçilmiş kaftan olmayabilir! 1993’de yapılan Oslo Anlaşması üzerine Filistin ve İsrail hakları arasında bir yakınlaşma yaşanmıştı. Sonuçta halkların barış istediği ve fakat politikacıların beceremedikleri düşünülmüştü. O dönemde umutlar  yükselmiş ve barışın geleceğine inanç artmıştı. Ama dünyanın bu yöresinde herşey öyle kaotik, öyle iç karartıcı ve öylesine içinden çıkılmaz ki halkların bir arada yaşama sloganları bile bu keşmekeşi çözmeye yetmeyebilir.

İlacın ve tedavinin  halklar arasında gerilimi azaltacağına inandığı için hem Gazze’de hem de İsrail’de doktorluk yapmış olan Abuelaish, yeni bebeklerin doğumuna katkıda bulunmuş, anneleri ve bebekleri ölümden kurtarmıştır. Daha önce görülmemiş bu çabalar Filistin halkı ve İsrailliler arasında sürpriz olmuşsa da sonuçta Abuelaish’i Gazze’li  doktor olarak benimsemişlerdir.

Bu kitapta Abuelaish Jabalia mülteci kampında doğduğu günlerden 2009’da yaşanan üç haftalık savaşın sonuna kadar oldukça açık belgesel bildirimlerde bulunmuştur.

Kudüs’ü ve Batı Şeria’yı gördüm.  Kitapta anlatıldığı gibi silahlı askerlerin beklediği, her an her türlü gerginliğin patlak verebileceği sınır kapılarından ve kontrol noktalarından geçtim. Bindiğim  otobüslerde İsrail askerlerinin aramalarına şahit oldum. Filistinlilerin hissettikleri küçülmüşlüğü yakından algıladım. Batı Şeria’daki İsrail yerleşimcilerini de gördüm, hatta İsrail askerleriyle mülakat yaptım.  Ve sonuç olarak Filistin halkının ağzından anlatılan ve özellikle Gazze yaşamını açıklayan bu kitabı çok değerli ve gerekli buldum.

Özetle Doktor Abuelaish diyor ki “Üzücüdür ama Filistin halkı İsrail kolonileşmesine ve yayılmasına maruzdur, zulmet ve eziyet görmektedir. 60 yıldır birikmiş olan fiziksel ve zihinsel hasar mevcuttur.  Gazze’liler ezilmişliğe, insanlıktan çıkmışlığa, aşağılanmışlığa bir reaksiyon olarak taş atan, Qassam füzeleri fırlatan bir halka dönüşmüştür! Ama unutmayalım ki Gazze’de yaşayanlar  insandır, duyguları vardır. Herşeye rağmen biraz uğraşılırsa halklar diyalogla birleştirilebilir!   Tek yol barışçıl diyalog ve bir arada yaşamaktır.”  Gazzeli doktor herşeye rağmen “Nefret Etmeyeceğim” diyor!