Peri masalı dinlemek isteyen yaklaşsın! Biraz dijital, biraz hayal, biraz hayret, bolca hüzün isteyenler buyursun.
Parkta kitap okuyan genç bir kadın gördüm. Bir salıncağa uzanmıştı, elinde bir kitap, üzerinde bir battaniye; şiir gibi göründü. Güneşin feri solmuş, hava hafiften soğumuş, kalabalık çekilmiş, açıklık yerde yalnız ve genç bir kadın bir kitabın içine girmişti. Öylesine derin, öylesine bu dünyadan öte. Okuduğu kitaba bir dalış dalmıştı ki yanına yaklaşmaya cesaret edemeden uzaktan uzun süre seyrettim.
Kendime haksızlık edemem, yeterince bekledim. Kafasını kaldırmasını, etrafa değilse bile, uzaklara bakmasını bekledim. Öylece kaç dakika durdum bilmiyorum, daha fazla dayanamadım usulca yaklaştım ve sordum: “Ne okuyorsun?” Gözlerini kitaptan kaldırıp bana çevirdiğinde derin bir acı gördüm. Gülümser gibi yaptı ama beceremedi. Hayatında ilk kez gördüğü birisiyle konuşup konuşmamakta tereddüt dahi etmeden “modern bir peri masalı yazıyorum” dedi. O romanın derinliklerinden gerçek hayata sürüklediğim için utandım, kelimeleri karıştırdı sandım. “Okuyorsun yani” dedim. “Hayır” dedi, “yazıyorum”.
“Modern peri masalı nasıl yazılır, bilir misin?” diyerek devam etti. “Eline lezzetli bir aşk romanı alırsın, derinliklerine yürürsün, orada ille de yüreği paramparça olmuş bir roman kahramanı bulursun ve vakit kaybetmeden ona dönüşürsün. Üç aşağı beş yukarı sana, senin yaşadıklarını ve kalp ağrılarını anlatılır. Hüzünde muazzam bir zevk vardır, hoşlanırsın. Bir yerden sonra okursun ama sanki okumazsın, kafandan geçenlerdir okudukların, yani romanı yeni baştan yazarsın. Benim gibi ihtiyarlar, çocuklukta okudukları peri masallarını yeniden yazarlar.
Ben mi normal ve sıkıcıydım yoksa bir şairle mi konuşuyordum? Neydi bu genç kadın? Bir edebiyatçı mı? Başka bir boyutta mı yaşıyordu? Aklını mı yitirmişti? Gizli kamera şakasında felan mıydım? Gepegenç kadın kendine ihtiyar diyor, kitabı yeniden yazdığını iddia ediyor, serüveni yaşadığından bahsediyor, acıların zevkinden dem vuruyordu.
Kafamı karıştırdığının pekala farkındaydı; devam etti: Prensler vardı peri masallarında, aşk dolu satırlar, aşık prensesler, kaçamak bakışlar, romantik sözler, el tutuşmaları, renk renk çiçekler, masal bahçeleri, sevda kokan aşk mektupları, dokunuşlar vardı.
Modern peri masallarında text var. Mesajlar, SMSler, emailler ve mesafeler var. Yüzünü hiç görmediğin, belki ömür boyu göremeyeceğin, başka bir hayatın içinden sana duymak istediklerini söyleyen bir insanla yaşanan dijital aşk var. Senin beklentilerin var, onun kafasından geçip sana yansıtmadığı şeyler var. Dijital zevk giderme usulleri var. Sonra bir kabus gibi darma dağın ederek biten dijital ilişkiler var. Tükenmişlik, küskünlük, hevessizlik, dargınlık, hayal kırıklığı, ve kalbağrısı var. Elektronik anlaşmazlıklar, doyamamak, duyumsayamamak, güdük ilişkiler var. Yalanlar, bilinmezlikler, lanet oyunlar var. Mesafelerin ötesinden gelen kuşkular ve karışık hisler var. Yirmiüç yaşındayken 123 gibi hissetmek var.
İşte bu yüzden bu genç yaşta ihtiyarım, bu yüzden modern peri masalı yazıyorum. Her romanın kahramanıyım; ak saçlı bir ihtiyar kadın misali hüznün zevkine bulanmış yeni ve modern masallar yazıyorum.
Kaç dakika konuştuk bilmiyorum ama hava iyice kararmıştı. Kafam karışmış, bu kadının yaydığı hüzün dalgasında kaybolmuştum. Söyleyecek birşeyler ararken “Bütün bunları duymayı beklememiştin, değil mi?” diye sordu. “Söylediklerime söyleyecek birşeyin yoksa, beni dinlediğin için teşekkür ederim. Günümün en güzel an’ıdır bu, ve bunu sana borçluyum.” dedi.
İyice afallamıştım ama iki kelimeyi bir araya getirip birşeyler mırıldandığımı hatırlıyorum: “Dijital hayatlarımızda kimimiz modern peri masalı yazıyoruz, kimimiz okuyoruz, kimimiz yaşıyoruz. İhtiyaçtan mı, ihtiyatsızlıktan mı, sıkılmışlıktan mı, çaresizlikten mi, basiretsizlikten mi bilmiyorum. Bildiğim birşey varsa yalnız değilsin! Hem zaten içinde derin hüzün barındırmayan peri masalları da hiç çekilmiyor ki!” dedim. “Hadi akşam oldu, hava da iyice serinledi.. Peri masalına sıcak evinde devam edersin.” dedikten sonra zihnimin dehlizlerine çakılan bu konuşmayla oradan uzaklaştım.
Adını bile bilmediğim, bir daha rastlayacağımı hiç sanmadığım bu kadınla konuşmaya başlamadan önce izin isteyerek 2 poz foto çekmiştim (birinde gülümsedi, diğerinde kitabına bakmasını isteyip istemediğimi sordu). Dijital peri masalı yazarı 23 yaşında ihtiyar bir kadındı!
