Hakikat İlmi ve Tanrısal Enerji ile Aşılanmak

 

HAKİKAT İLMİ VE TANRISAL ENERJİ İLE AŞILANMAK
Hakikat İlmi: Evrenlerin yaradılışındaki gerçekliğin bilgisidir. Bu bilgi Yaratanın yarattıkları içine ve bedenlerine yüklediği programlar, canlıların bedenlerinde ve cansız tabir ettiğimiz yaratıklarının içlerinde gizlediği evrensel sırların bilgisidir
İnsanın Evrensel şifreleri doğru çözebilmesi için, Hakikat İlmini bilmesi gerekir. Hakikat ilmini bilmenin ilk basamağı, bilinçaltına ulaşmak, Tanrısal enerji ile aşılanmak ve bilgileri akışa geçirmekle olur. Bilinçaltına ulaşmadan ve Tanrısal enerji ile aşılanmadan, Evrensel bütünlüğe geçilmesi zordur. Tanrısal enerji ile aşılanan kişi, Nizamın şuurunu kavrar ve içindekileri kolaylıkla çözer, kendini tanır. İnsanın ilk görevi kendini tanımak, sonra  kendini yaratan ve yaşatan Rabbini bilmektir. Kendini tanıyan kişi evrenleri tanır. Çünkü insan evrenin bir eşi olarak yaratılmıştır.
Kendini tanıyan, Rabbini bilen kişi, Yaratan ve Yaşatanın Yaşam yasasının Evrensel olduğunun farkına varır. Evrenselliği sunan ve kendisi evrensel olan kişiler, tanrısal enerji ile aşılanmış, bilinçaltına ulaşmış, dini doyuma ermiş, yaratma ve yaşatma yasasını öğrenmiş ve öğrendiklerini insanlara aktarmaya çalışan kişilerdir. Bunlar; Peygamberler, Veliler, Erenler ve Kendi Öz’üne ulaşıp İlahi bilgiyi akışa geçirenlerdir
Dini doyuma ermek, Göksel öneriler olan, Din kitaplarını okuyup anlamakla olur. İnsanoğlunun huzur bulması, Yaratanın evrensel yaşam yasasını öğrenmesi ve Tanrısal enerji ile aşılanması ve öz üne inmesi ile mümkündür. Evrenselliği öğrenen, tanrısal enerji ile aşılanan ve özündeki ilahi bilgileri akışa geçiren kişinin. Beyin jeneratörü de iyi çalışmaya başlar.
Tanrısal enerji ile aşılanan kişinin, Yaratma ve Yaşatma Yasası çerçevesinde, sorunlara getirdiği çözümler, Bütünlüğün, Birliğin, Barışın yaşamın oluşmasını sağlar. Dini doyum, Yaratma ve Yaşatma yasasının şifrelerini çözmemize yardımcı olur. Çünkü huzura kavuşan insan, okuduğunu anlar, anladığını insanın hizmetine sunar. Üretken olur. Çünkü Din kitapları ile biz insanlara verilen öğütlerin başında inanıp iyi, güzel, faydalı ve kalıcı işler yapmamız isteniyor
İnsanlara saygılı olmamızı, hep iyiye, güzele, doğruya, gitmemizi, önyargısız olmamızı ve yardımlaşmamız isteniyor
Örneklersek:
Gönderilen Kutsal Kitapların İnsanlara yol gösterici ve Rahmet olduğu bildiriliyor.
Âlemlerin Rabbinden indirildiği bildiriliyor
Kuran’ın, daha ilk suresi “OKU” emri ile başlıyor
Ayrılıklara son vermemiz isteniyor.
Birlik ve beraberliğin sağlanması isteniyor.
İnsanların Hakka yaklaştırmaları isteniyor. Çünkü dönüş  O’nadır.
Sözde yalana yer vermememiz isteniyor.
Egoyu hâkimiyetimiz altına almamız isteniyor.
Ön yargılı olmamamız isteniyor
Sevgi ile birbirinize yaklaşın diyor
İnsanlara yardımda yarışın diyor
İnsanlar bunları yapıyor mu? Genel olarak Hayır.
Tanrısal enerji ile aşılanmamış, özüne varışı sağlayamamış, Dini doyuma erişemeyen kişide dünyasal işler ve durumlar ağır yükler olarak; strese, yorgunluğa, iç düzenin bozulmasına, kişinin erken yaşlanmasına, hastalanmasına, kişinin yalnızlaşmasına ve huysuz bir şekilde göçüp gitmesine sebep olur. (günümüzdeki olaylara ve insanlara bir göz atın)

Dünya var olduğundan günümüze kadar, gelen bütün Din Kitapları: RABBİN Ulu Elçilerine vahiy yolu ile indirilen ve insanlığın gerçekleri kavraması ve yaşamını düzene sokması için, insanlığın hizmetine verilen göksel öğütlerdir. Ancak, bütün insanların bu kutsal kitaplardan nasiplerini aldığını söyleyemiyoruz.
Günümüz insanındaki, iyi niyet eksikliği, Hoşgörüsüzlük, doğruluk, dürüstlük eksikliği, birlik ve barış yerine, ayrımcılık ve savaşların çoğalması, yalan ve yanlışlarda ısrar edilmesi, insanların yazdıklarının ve ego içeren bilgilerin din olarak algılanması gibi hususlar, insanların kutsal kitaplardan yararlanmaları yerine, din i inançların kişisel menfaatler uğruna çarptırılarak kullanıldığını göstermektedir.
Bu dünyadaki yaşamımızda, Evrensel olan Yaratma ve Yaşatma Yasası olan Din Kitapları: Hür bir Ruh, Hür bir Vicdan ve Sağduyu içinde hareket etmemiz gerektiğini belirtiyor. Yüce Rabbin Genlerimize işlediği yol haritamız, serbest irademizle biz insanların takip etmemiz gereken yoldur.

Biz insanlar çizilen yol haritasında, bu dünyada bedenlenip, bize verilen potansiyelleri değerlendirip, onları kullanmayı öğrenip, Yaratanın katına kadar yükselebilme imkânını elde edebilmek içindir
Kendisine dönüşümüz kaçınılmaz bir gerçektir. Bu yükselişte gerçek insanlar, ancak yolda telef olmadan O’nun katına varabilirler.

Bu yolda maddi varlıkların paylaşılmadan biriktirilmesini kendisine yol edinenlere, bencil davrananlara, hak etmediklerini alanların, göksel güçlerden yardım görmeleri mümkün olmaz. Çünkü dünya malı dünyada kalır.
Asıl olan insana hizmettir. İnsanlara yardımdır. İnsanlara saygıdır. Birlik ve Barıştır Yaratana giden yolda birlik olmaktır.
İnsanoğlu bu dünyada çeşitli denetimler altında imtihanını vermektedir. İnsanoğlunun aldığı çeşitli algılar ve ilhamlar, dünya insanına yansıyan Arş Ötesi dalgalardır. Arş ötesinden gelen dalgalar, dünyalılar tarafından uzaya yerleştirilen uydular vasıtasıyla Arş ötesinden gelen dalgaların alınıp insanlara yansıtılması, insanları Arş ötesi varlıklara yaklaştırmaktadır. Ancak dünya insanındaki şartlanmışlıklar, önyargılar ve bencillikler nedeniyle insanlar göksel güçlerden korkmaktadırlar. Huzursuz olmaktadırlar
Gerçekte dünyamız, çekirdek evrenin Tanrısal Enerji İle Aşılanma yeri olduğu için, evrendeki her formdaki yaratıklar ve güçler insana yardım için çalışırlar. Kuran’da Yaratan ve Yaşatan yüce Allah, Meleklere insana secde etmeleri emredildiğini hatırlayın. Bu nedenle korkuya ve huzursuzluğa yer olmamalıdır. İnsan İlahi bir varlıktır. Ancak henüz bunun farkında değildir

Bu dünyada kişi kendi bilgisini ve bilincini, yeterince kullanamamaktadır.

Yaratanın insan bedenine yerleştirdiği ilahi yaşam yasasına göre çalışan hücrelerde yer alan biyokompüterlerin şifrelerini çözdüğünde ve ilahi, evrensel yaşam yasasına uygun yaşadığı takdirde, kişinin kendi gayreti ile gösterdiği çabalar neticesi bir yerlere gelir. Ve bir şeyler hak eder. Bu hak ettiği şeylerden biri de, Göksel güçlerin kendisine doğru yolu görmesini sağlamasıdır. Yaratana giden yola ulaştırılmasıdır. Bu yola giren kişinin yaptığı her iş, insanlığın yararı içindir. Bu işlerin karşılığı da eksiksiz verilir. Âhkaf 19 u okuyalım.
ÂHKAF:19-Herkes için yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Allah onlara yaptığının karşılığını tam verir. Kendilerine hiç haksızlık edilmez.
SAFFET:39,40-Sadece yaptığınızla cezalanıyorsunuz. Ancak Allah’ın halis kulları bu cezanın dışındadır
Yüce Âlemde ayırım ve iltimas yoktur. Hak edene hakkı verilir

Yusuf YAMAN

Formun Üstü

Formun Altı