Baba(sız)lar Günü

Image2babalar günü

Haziran 3. pazar.

Herhangi bir pazar olmaktan uzaklaştırılmış bir pazar. Diğer birçok özel gün gibi ticarileştirilmiş bir gün.

Birçok kişi bu pazarı ellerinde hediyelerle babalarına koşarak, telefonla arayarak, vakit geçirerek, gülüp oynayarak geçirecek.

Gülmek yerine ağlayanların da günüdür böyle günler.

Hangi yaşta olursanız olun babanızı, atanızı yitirmişseniz bir yanınız eksiktir.

Böylesi günler hüznünüzü derinleştirir.

Sözlere sığmaz bazı kayıplar.

Bir daha göremeyecek olmayı, sesini duyamayacak olmayı, özellikle de bir maden ocağında sıcak, ateş, duman ve gazla mücadeleden yenik çıkmış olmayı, ateşin ortasında kalıp yanarak hayatını kaybetmiş olmayı hangi kelime yeterince açıklayabilir ki? Ölümün, kaybetmenin her türlüsünü kabullenmek zordur ama böylesini kabullenmek daha da zordur.

Kısa zaman önce yaşanan Soma maden faciası sonucu 432 çocuğun babasız kaldığı biliniyor. Milyonlarca çocuk, bir o kadar da yetişkin, Babalar Günü’nü öyle ya da böyle kutlayacak. O 432 çocuk ve yakınları ise “Baba(sız)lar Günü”nü mezarlıktaki şehitlikte geçirecek büyük olasılıkla. Somalılar, yetim çocukların acılarına acı katmamak için Soma’da Babalar Günü’nü kutlamama kararı almışsa da TV’de hemen her kanalda dakikalarca gösterilen reklamlar, gazete sayfalarında görülen boy boy hediye fotoğrafları, çevremizdeki afişler, alıma özendirme çalışmaları hız kesmedi şimdiye dek ve bundan sonraki yıllarda da aynısı yaşanacak. Kısacası ateş her zaman düştüğü yeri yakmaya devam edecek.

“Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerinse kifayetsiz olduğunu diyor bir şair.

“Kifayetsiz tüm şarkılar” diyor Kıraç da bir şarkısında.

Gerçekten de şarkılar da, kelimeler de kifayetsiz kaldı artık.

Kitaplarda okuduğumuz gibi değildir hayat. “Yıkılma, dayan” derler, söylendiği kadar kolay değil dayanmak oysa. Pembe-mavi umutlarla beklediğimiz yarınlar beklemediğimiz bambaşka renkleriyle çıkagelir. Beklediğimiz gibi değildir yaşam. Hayallerimizden daha çok gerçeklerimiz vardır elimizde.

Hayat kendi gerçeklerini dayatır. Kabul et ya da etme, o senin gerçeğindir.

O gerçekler ki ya anımsadıkça yüzünde güller açtıracak ya da her fırsatta içimizi kanatmaya devam edecektir.

Her doğan yeni gün kendi sözünü söyler. Satır aralarında gizlenmiş mesajları bulmak da bize düşer.

Bugün satır aralarına öyle çok şey gizlendi ki.

Sözler yerine gözyaşlarına tutunup aktı o gizler…

Baba(sız)lar günü oldu bu 3. pazar.

Artık hiç gelemeyecek olanların, toprağın koynunda yatanların hatırlandığı, acıyla kavrulan çocukların, eşlerin, anaların babaların içindeki ateşi gözyaşlarıyla söndürmeye çalıştıkları bir gün oldu bu pazar.

Peki, eksikliği sözlere sığmayan “Baba” kimdir, nedir?

Baba güvendir

Baba uyumayıp beklenendir.

Hafta sonları balık avına gidilecek

Can arkadaştır.

Baba özlenendir

Baba övünülendir

Sizi övendir.

Baba evdeki

Huzur veren sestir.

Baba önderdir.

Sığınılacak kucaktır

Anadan sonra.

Baba yaslanacak omuzdur.

O omuzlar ki olduğu zaman değil, olmadığı zaman ne kadar önemli oldukları anlaşılıyor.

Tüm baba ve baba adaylarının gününü kutlarım. Hayatta olmayan babalara Allah’tan rahmet, babasını yitirmiş olanlar için sabır, hayatta olanlar için de uzun ömürler dilerim.

M.Özdaş