Yitik Duygular

Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre insanoğlu yitik duygu sendromu yaşıyor!

Böyle bir sendrom olmayabilir.. Ben şimdi uydurdum ama araştırma sonuçlarına göre insanoğlu son 100 yılda duygusal değişime uğradı. Daha önceleri daha duygusal olan insanoğlu, gitgide duygularını yitirdi ve yitirmeye devam etmekte.

Bilim insanlarına göre, hüzün duygusunu gittikçe yitirmekte olan inanlık biraz daha yitirdiğinde artık otomatikleşmiş robotları andırmaya başlayacak. Yani insanlar droidler gibi duygusuz hale gelmekteler. Droidler, insan boyutunda robotlardır.

Bristol Üniversitesi araştırmacıları bulunan sonuçları son 100 yılda yayınlanan literatürden çıkardılar. Duyguları mercek altına alan bilimcilerin bulguladığı en çarpıcı şey ise 1970’li yıllardan itibaren korku ve korkuya ait duygularda keskin bir yükselişe geçmesiydi.

Araştırma sonuçları şöyle özetlenebilir:

  • 5 milyondan fazla yayınlanmış kitap (bir çoğu dijital kitap) duygusal içerik bakımından incelendi
  • Hislere ait kelimeler; öfke, tiksinti, korku, hoşlanma, üzüntü ve sürpriz olmak üzere 6 kategoriye ayrıldı
  • Yeni içerik alanları görüldüğünde düzenlemeler ona göre ayarlandı
  • 1900 yılının başından itibaren yayınlanmış kitaplarda duygusallığın azaldığı gözlemlendi
  • Korku duygusu genel anlamda düşüş gösterse de 1970 yıllarından itibaren yükselişe geçtiği gözlemlendi
  • Mutluluk hissi 1920’li yıllarda ve 1960’lı yıllarda doruktaydı
  • 1930’lardan İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar üzüntü emosyonu yükselişteydi. Üzüntü hissinin yükseldiği bir başka süreç ise 1970’li yıllar olarak bulgulandı
  • İngilizlerin Amerikalılardan daha hissiz hale geldiği de bulunan ilginç sonuçlar arasında

Hissizliğe neden olan şey nedir?

Araştırma sırasında, yukarıda anlatıldığı gibi, yayınlanmış literatürden duygu durumları çözümlenmeye çalışıldı. Ama bilim adamlarının sorduğu soru şuydu: Yazarların daha az duygusal olması, genel toplumun duygusuzlaştığına işaret eder mi?

Aslında bu soru çok yerinde bir sorudur ve cevap olarak şu verilebilir: Edebiyat, halkın yaşantısına ve beklentilerine ayak uydurur.

Bu durumda toplumlar neden daha duygusuzlaşmış olabilir?

Dikkat ederseniz kuantum fiziği ile iyileşmeye uğraşıyoruz. Kişisel gelişim taktikleriyle daha iyi insan olmak peşindeyiz. Duygusal özgürlükten bahsediyoruz ama manasını bile tam olarak kavramış değiliz. Hergün yeni bir çözümle ortaya çıkan meditasyonların peşinden koşuyoruz. Bir telaş ile iyileşmek, mutlanmak, huzurlu olmak, denge kazanmak ve daha iyiye gitmek istiyoruz..

Duygularımızı yüzyıllar önceki insanlar gibi yoğunlukla yaşayamaz mıyız?

Belki de yitik duygulardan arınabiliriz. Yapmamız gereken şey duyguları yazmak olabilir. İlle de şair olmak gerekmez; hisleri dile getirmek için yazmak, not düşmek, günlük tutmak yaterli olabilir.. Kendimiz hakkında bu yolla daha çok şey öğrenmek. Sabotaja uğramış yitik duyguları kurtarmak. Böylece özgür olamak, uyuşmuş duygulardan kurtulmak.

Duygular insanlık demektir. Duygusuz olan bir canlı ne kadar insan olabilir? Duygusallığımız düşüşe geçmişse bir süre sonra biz insanoğlunun ruhundan geriye ne kalmış olacak? İnsanın hayatına can veren duygulardır. Öyleyse yitmelerine izin vermeyelim, yeniden canlandıralım. Uyuşmalarına izin vermeyelim. Yitik duygulardan kurtulalım. Herkes yazabildiği kadar yazsın. Konuşabildiği kadar konuşsun. Kendini ifade edebildiği kadar etsin. Yitmesin duygular! Ne kalır biz insanlardan geriye, yiterse duygular?

One thought on “Yitik Duygular”

  1. Çook yararlı bir konu işlemişsiniz.Ben duygu insanı olduğum için bu durum gerçekten beni üzüyor.İnşallah bizim gibi düşünenlerin dürtmeleriyle biraz uyandırabiliriz etki alanımızda olanları.Sevgi ve saygılar..

Comments are closed.