Tuz Gölü veya Ölü Deniz olarak da bilinen Lut gölü, İsrail–Ürdün sınırı boyunca uzanan bir göldür.

Tuz oranı itibarıyla dünyanın en tuzlu gölüdür. Normalde denizlerde yüzde 3 oranında tuz bulunurken, Lut Golünde yüzde 33 oranında tuz vardır. Bu gölde hiç bir canlı yaşamaz. Bilim adamlarının bulgularına göre ortam oldukça fazla miktarda kükürtle kaplıdır. Bu sebeple, tüm bölgede hayvan veya bitki olarak hiçbir hayat formuna rastlanmaz. Ancak mineraller açısından çok zengindir. Gölden gelen nutrientlerle yapılan kozmetikler oldukça revaçtadır.

Lut Gölü deniz seviyesinden 421 metre aşağıda bulunmaktadır; yani dünyanın en alçak rakımlı yeridir. Bununla beraber, aktif bir sismik bölgenin, yani bir deprem kuşağının, tam üstünde yer almaktadır:

Eski zamanlarda bu gölün yakınında Sodom Gomore isminde şehir bulunmaktaymış. Lut Gölü Kavmi olarak bilinen bu kavim, Araf ve Ankebut Surelerinde yazıldığı üzre; zenginlik ve kendini bilmezlikler sonucunda sapkın ilişkiler içine girdiklerinden helak edilmişler. (Araf Suresi, 80-84 ve Ankebut Suresi, 34-35)

Lut kavminin uğradığı felaketin teknik ve bilimsel kısmı, yerbilimcilerin ve diğer bilim insanlarının  araştırmalarına göre şu şekilde özetlenir: Lut uzun bir yerkabuğu çatlağının (yani fay hattının) sonucu olarak belirmiştir. Şeria Nehrine ulaştığında, 180 metrelik devasa bir düşüş yapar. Bu durum ve gölün deniz seviyesinden 400 metre aşağıda olması, bir zamanlar volkanik patlama gibi çok büyük bir jeolojik olayın meydana geldiğini göstermektedir.

Lut Gölünde bir zamanlar büyük bir jeolojik olayın yaşandığını birçok bilimsel araştırma ile ispatlanmıştır. 1957 yılı Aralık ayında yayınlanan National Geographic dergisinde şunlar yazılıdır: Sodom Tepesi, Ölü Deniz’e doğru yükselir. Bir volkanik patlama ile yok olan iki şehir; Sodom ve Gomore hiç bir zaman bulunamamıştır. Bilim adamlarına göre bu şehirler kayalıkların karşısındaki Siddim Vadisinde yer almaktaydı ve jeolojik olayların sonucunda Lut Gölünün suları altında kaldılar.

Lut Gölüne girecek olursanız gözlerinizi sakının. Çünkü bir damlacık tuzlu su bile gözleri kör etmeye yeter. Suyun içinde hiç birşey yapmanıza gerek yoktur. Tuzlu suyun (belki de sulu tuz desek daha doğru!!) kaldırma kuvvetiyle asılı durabilirsiniz. Çıktıktan sonra tüm vücudunuz yağlı, yapışkan hissi veren tuzlu bir film tabakasıyla kaplanır. Bu duyguyu seven var mıdır bilmiyorum ama yapılacak en iyi şey en yakın kabine girerek duş yapmaktır.