Akıl Hastanesinde Felsefe

Bir akıl hastanesinin bahçesinde yürüyordum. Gözüm felsefe kitabı okuyan bir hastaya takıldı. Dikkatlice baktım fakat hasta, bir akıl hastasına benzemiyordu. Davranışlarıyla ve sağlıklı görüntüsüyle bu hastaneye yakışmıyordu. Merakımı yenemedim; yaklaştım ve sordum: Burada işin ne? Ne yapıyorsun?

Bana şaşkın şaşkın baktı. Akıl hastanesinin doktorlarından biri olmadığımı anlayınca cevap verdi: Sorunuzun cevabı çok basit. Babam başarılı bir avukattır. Benim de kendi izinden yürümemi istedi. Amcam varsıl bir tüccardır; kendisi gibi başarılı bir ticaret adamı olmamı istedi. Annem sürekli bana kendi babasını örnek gösterdi ve onun gibi olmamı istedi. Kız kardeşimin kocası kendi alanında çok tanınmış birisidir, benim de onun gibi olmamı ima etti durdu. Erkek kardeşim başarılı bir atlet, benim de sporcu olmam için uğraştı. Okulda öğretmenlerim, piyano öğretmenim, eve gelen diğer öğretmenler sürekli kendilerini örnek gösterip onlar gibi olmamı tavsiye ettiler.

Kimse bana bir insan olarak bakmadı. Ben adeta bir ayna idim onlar için. Baktıklarında kendilerini gösteren.. Dışarıda kendim değildim. Bir akıl hastanesine yatmaya karar verdim. En sonunda burada yerleştim ve kendim oldum. Burada kendimi buldum. Ben, benim burada!

Okuduğunuz “Akıl Hastanesinde Felsefe” Başlıklı Yazı Bir Halil Cibran Hikayesiydi..