Emin misin?

Emin misin? deriz bazen.. Bu sorudan amaç; söz konusu olayın gerçekliğinden çok, soruyu sorduğumuz kişinin ne kadar emin olduğunu anlamaktır.

Emin misin dediğimizde yüzde yüz cevap bekleriz. Evet gibi!

Emin misin sorusunun cevabı “şöyle böyle eminim” olamaz.. “Yüzde 50 eminim” felan da denilmez. Ya da “yüzde 99 eminlik” de olmaz. Emin misin sorusunun cevabı “evet kesinlikle eminim:” şeklindedir! Ya da.. “Hayır emin değilim!”

Beklenen cevapta kesinlik vardır. Evet gibi. Hayır gibi.

Sorunun cevabına göre birşeylere karar veririz.. Karar sonucu; birşeye inanırız ya da inanmaktan vaz geçeriz. Karar sonucu; bir eyleme geçeriz. Karar sonucu ille de düşüncelerimizde farklılık olur.

Bazı insanlar kalkışacağı işe girmeden önce yüzde yüz emin olmak ister. Oysa hayat bu.. Hiç bir şeyden tam manasıyla emin olamayız. Bazılarımız okulda, ofiste, diğer aktivitelerde sadece emin olduğu şeyleri yapar. Kesinlik hissetmediği hiç birşeye yaklaşmaz.  Çünkü emin hissetmediği yoldan gitmek ürkütücüdür. Ama hayat projeleri emin olmadığımız düzlemde dizayn edilmiştir, öyle değil mi?

Atlamak gerek aslında hayata.. Emin misin diye sorduktan sonra “emin değilim” yanıtını alsak bile atlamak gerek hayata.. Olmayacağını bile bile olsa da atlamak.. Risk almak.. Hayat emin olmak değil, çıkacak sürprizlere hazır olmaktır. Bu da kendime yine, yeniden kocaman bir not olsun!