Serra Yılmaz Ne Demiş?

Dün akşam Antony Bourdain’in “Parts Unknown” adlı programını seyrettim. Bourdain İstanbul’daydı. Birçok kişiyle söyleşiyor, yemekler yiyor, yağlı güreş seyretmeye gidiyor, şairlerle konuşuyor, sanatçıların evine konuk oluyor, eskiden tanıdığı bir taksi şoförünün taksisinde çılgınca anlar yaşıyordu.

Antony Bourdain dünyayı dolaşır. Hem ilginç yerlerde yemek yer hem de bilgi alır. Bazı programlarda gitmek istediği bölgelere, girmek istediği alanlara izin verilmemiş geri dönmek zorunda bırakılmıştır. Laf aramızda.. Amacı yemek yemek, kültürel farklılıkları anlatmak olan bir yapımcının gitmek istediği yerler değildir çünkü oralar.. Yani CNN’de yapımcı olan Antony Bourdain öyle yerlere gitmeye çalışmıştı ki, seyircinin gözü önünde kovulmuştu..

Böyle bir fon bilgisi paylaştıktan sonra dün akşamki programa dönelim. Bourdain İstanbul’u 7 Haziran seçimlerinden sonra ziyaret etmiş. Gezi ayaklanmalarından parçalar eşliğinde Türkiyelilerle konuşuyor. ‘Türklerle konuşuyor’ demedim çünkü en az 1 etnik kökenli Türkiyeli ile de konuştu.

Bu program sırasında üst kalite, lüks ve pahalı bir barda, bar sahibiyle birlikte içki içerken sohbet etti. Barda açık hava manzarası Galata kulesine bakıyordu, şiir gibiydi.. Ama gökdelenlerin mantar gibi bittiği bir İstanbul’u görmezden gelmek de imkansız tabi! Bourdain bar sahibine gökdelenlerin kendisine neler düşündürdüğünü soruyor. İstanbul gibi tarih dolu bir şehrin gökdelenlerle dolmasının nasıl duygular hissettirdiğini soruyorl Bar sahibi; “Duyguları bir kenara bırakalım, herşey para be kardeşim..” dercesine direkt cevaplar veriyor. Basın özgürlüğü abartılıyor mu? sorusuna ise.. “Tabi ki evet!” diye cevap veriyor.

Bourdain kimlerle konuşacağını, seçimini nasıl yapacağını iyi bilen bir program yapımcısıdır. Ne soru sorarsa nasıl cevap alacağını bilen, gereksiz konuşmalara girmeyen, usta ve kurnaz bir yapımcıdır. İstanbul’da da kimlerle sohbet edeceğini ona göre seçmiş.

Bir edebiyatçı ve bir sanatçı ile yemek yemeğe oturdular. Yemekler enfesti. Sanırım hepsini Serra Yılmaz yapmıştı. Ama yemekler yum yum yummmm şeklindeydi.. Enfes enfes enfes!! Masada Bourdain soru soruyor, edebiyatçı ve Serra Yılmaz cevaplıyordu. “Türk olmak nasıl bir şey” sorusuna Serra Yılmaz atladı. “Evet Türküm ama bu benim suçum değil” gibisinden acaip bir cevap verdi. Bourdain ne güldü, ne şaşırdı, ne de birşey söyledi. Bir sonraki soruya geçti. Yemekler güzeldi!

Sonra bir de daha eskiden tanıdığı acaip bir taksi şoförünün taksisinde İstanbul gezintisi yaptı. Taksi şoförü de uçuktu. Trafikte arabayı durdurup dakikalarca dans etti, göbek attı. Bu yaşlı başlı taksici, erkeklerin de kadın dansözler gibi dans edebileceğine iyi bir örnekti. Daha sonra yapımcıya “Beni Amerika’ya dave et de geleyim orada da trafikte dans edeyim..” diyerek aklınca komiklik yaptı! Bourdain “Sakın ha! Seni hapse atarlar orada..” deyiverdi. Çok gülünç. Çok zavallı. Çok acaip. Çok manasız. Çok garip. Çok tuhaf. Neden böyle?

Tamam.. Bourdain de oldukça yanlı seçmiş röportaj yapacağı kişileri ama.. Serra Yılmaz gibi dürtüsel, fevri, düşüncesiz, impulsif, tepkisel cevap vermek yerine biraz daha derinlikli şeyler söylenemez mi? Senin suçun mu değil mi onu bilmek istemiyor Amerikan seyirci.. O cevap bir kontekst içinde, güzelce örülmüş şekilde, kısa bir konuşma paragrafında anlatılsaydı bir anlam çıkardı belki.. Oysa “Ne dedi bu?” oldu! Küçücük bir cümleydi. Havada kaldı. Kalakaldı. Banane suçlu musun değil misin? Hem suç nerede? Anlamadı! Amerikalı seyirci hiç anlamadı!

istanbul ve gokdelenler

One thought on “Serra Yılmaz Ne Demiş?”

  1. MAALESEF BİR TESPİT VAR. ” İLERİCİ OLMAK İSTERSEN, MİLLİYETİNE VEYA DİNİNE SÖVECEKSİN. ” O HANIM DA BÖYLE YAPMIŞ. OYSAKİ BATILI BUNU BEĞENMEZ, ” ŞAHSİYETSİZ VE RENKSİZ ” DER .
    BİR GÜN, BİR YABANCI ÜLKEDE, BİR TÜRKE DİNİ HAKKINDA BİR SORU SORDULAR. BİZİMKİ, DİNİNİ PEK BİLMEDİĞİNİ, GÜZEL BİRŞEY OLMADIĞINI SÖYLEDİ. ORTALIK BİRDEN BUZ GİBİ DONDU. VE YİNE ORADA OLAN BİR YABANCI ” DİNLERİN KÖTÜSÜ OLMAZ, BİLMEYENLERİN KÖTÜSÜ OLUR ” DEYİVERDİ.
    MİLLETLERİN DE KÖTÜSÜ OLMAZ, MİLLETİNİ BİLMEYENİN KÖTÜSÜ
    OLUR. BATILI BUNU BÖYLE DEĞERLENDİRİR. O KADINI BİLGİSİZ VE SEVİYESİZ NİTELER. GERÇEKTE DE ÖYLEDİR. SORUN, AİLESİNİ DE BEĞENMEZ. HANİ CİVCİV, ÇIKTIĞI KABUĞU BEĞENMEMİŞ, GİTMİŞ ÜSTÜNE PİSLEMİŞ.
    GERİSİNİ SİZ SÖYLEYİN.
    BENDEN SİZE SÖZ, O KIZIN ŞAHSİYETİ OLAMAZ.

    SEVGİLERİMLE

Comments are closed.