Barış istiyorsak empati hissedebilmeliyiz.

Tüm dünya gözümüzün önünde bir kaosa sürükleniyor. Herkes her yerde, her coğrafyada kırıp dökmeye, vurup incitmeye son hız devam ediyor. Umarız geri dönüşü vardır tüm bu kargaşanın.

Zürih Üniversitesi araştırmacıları farklı sosyal grupların arasında barış sağlayabilmenin tek yolunun empati olduğunu söylüyor.

Üniversite araştırmacıları iki grup katılımcı ile işe başladılar. Birinci gruptakilere “biz” dendi. İkinci gruptakiler ise “onlar” olarak nitelendi. “Biz” grubundakiler kendi aralarında interaksiyonda bulunduktan sonra “onlar” ile tanışıp konuştular. Ardından “onlar” büyük bir şoka maruz bırakıldılar. “Onlar” tarafından hissedilen şok oldukça sarsıcı, büyük, acılı, hüzünlü bir durumdu! Bu şoktan sonra “biz” grubundaki katılımcıların beyninde geniş çapta empati oluştuğu bulgulandı. Tek istedikleri “onlar” ile konuşmak ve acılarını bir miktar olsun söndürebilmek.

Zürih Üniversitesinde yapılan bu araştırmanın sonuçlarından çıkarılacak olan şey şudur: Barış için empati gerekir. Eğer deneydeki “biz” grubu “onlar” için empati hissedebiliyorsa, belki bu çıkarım gerçek hayat için de geçerli olabilir. Çoğunluklar ve azınlıklar arasında interaksiyon olamaz mı? Belki insanca yaklaşımlar, iletişim, konuşma sayesinde şefkat, merhamet ve ilgi ortaya çıkar! Deneyde bulgulanan diğer önemli sonuç empatinin sadece bireysel bazda olmadığı, fakat grup bazında hissedildiğiydi. Tüm “biz” grubu “onlar” için empati hissetti.

Öyle görünüyor ki, dünya genelinde farklı ideolojilere ve azınlıklara gereken empatiyi göstermekten yoksunuz.. Bu olumsuzluk değişemez mi? Belki de olaya yeniden bakmak gerek, belki de barış dolu bir dünyadan çok da uzak değiliz. Belki tek ihtiyacımız olan şey empati! Dünya barışı için yeni bir sayfa açmak mümkün belki de.. Sonuçta dünya hepimizin ve yaşadığımız kaos hepimizin canını yakmıyor mu?