Eğer hayatınız işinizin etrafında dönüyorsa bu demektir ki özel yaşantınız, aile yaşantınız ve sosyal yaşantınız da işinizin etrafında dönüyor! Ve bu da demektir ki sonuçta işin dışında diğer birçok şey zarar görmektedir. Bu durumda yaşayan kişilere ‘işkolik’ denebilir. En yeni çalışmalardan birinin sonuçlarına göre işkolikler kendilerini stres yüklü hissediyorlar ve psikiyatrik bozukluklardan muzdarip olabiliyorlar.
PLOS One’da yayınlanan bu çalışmanın sonuçlarına göre işkoliklerde endişe, depresyon, saplantı-zorlantı bozukluğu (yani obsesif-kompulsif dizorder) ve dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi sorunlardan şikayetçi olma olasılığı daha yüksek.
İşkolik olma durumu şu şekilde tanımlanabilir: İş hakkında gereğinden fazla kaygılanmak, kontrol edilemez bir iş motivasyonuna sahip olmak ve iş için haddinden fazla zaman ve efor harcamak suretiyle hayatın geri kalan kısımlarına zarar vermek.
Uzmanlar işkoliklik ile psikiyatrik bozukluk arasında bir bağlantı olduğunu savunuyorlar. Toplam 16426 katılımcı ile yapılan bu araştırmada Bergen İşkoliklik Ölçümleri kullanıldı ve şu konular üzerinde duruldu:
- İş için daha fazla zaman ayırma düşünceleri geliştirmek
- İşe, istenenden ve belirlenenden daha fazla zaman ayırmak
- Haddinden fazla çalışarak suçluluk, endişe, çaresizlik ve depresyon gibi bozuklukları azaltabileceğini düşünmek
- Başkaları tarafından daha az çalışmak üzere ikaz edildiği halde kulak arkası etmek
- Çalışmadığı zaman stres yüklenmek
- Hobilerden, boş zaman aktivitelerinden, egzersizden ve diğer eğlenceli şeylerden önce daima işi düşünmek
- Sağlığı bozacak derecede işe yüklenmek
Yukarıdaki durumların büyük çoğunluğu katılımcılara uyuyorsa, uzmanlar bu kişileri işkolik kategorisinde değerlendirdi. Ve tüm katılımcılar psikiyatrik testlerden geçirildi. İşkolik olmayanlara kıyasla, işkolik kimselerde daha fazla psikiyatrik bozukluklar gözlemlendi. İşkoliklerin genelde genç, bekar, yüksek eğitimli, yüksek sosyo-emonomik gruba dahil özel sektör yöneticilerinde daha yaygın olduğu bulgulandı.