Günlük Tutmak

Ben çocukluktan gençliğe geçtiğim yıllarda kısa bir süre günlük tutmuştum. Çok ciddi sarılmamış olmalıyım ki bir defterin sayfalarını dolduracak günlük yazılarından sonra devam etmedim. Yurt dışına çıkıp da uzun süre dönmeyeceğim anlaşılınca, günlüğüm ev ahalisi tarafından diğer yazılarım ve kitaplarımla birlikte eskiciye satılmıştı. Biraz üzülmüştüm ama olan olmuştu.

Günlük tutmak yazı yazmayı sevenler için bile büyük bir iş gibi gelebilir. Adı üstünde, her gün belirli bir miktar yazmak demektir. Çok tatmin edici, mutluluk aşılayıcı bir edimdir günlük yazmak.. Fakat alışkanlık edininceye kadar angarya gibi gelebileceği için, caydırıcı bir yanı da vardır.

Yazı yazmak, hatta eskiden olduğu gibi kalem ile kağıt üzerine yazmak, mükemmel bir rahatlama verir insana. Huzur ve rahatlama sağlar. Manevi bir yanı vardır yazı yazmanın. Yazdıkça insanın şuuru uyanır, canlanır ve içsel aydınlanma yaşanır! Yazı yazarken insanın zihnindeki düşünceler toparlanır ve mucizevi bir hale dönüşürler.

İster günlük tutmak olsun, ister blog yazmak olsun, isterse yazı yazmanın diğer formları olsun; hepsi zihne egzersiz yaptırır. Hızla akan yaşantılarımızda, takvimin o gününde ve o saatte yazarken insan, o anı sabitlemiş ve tarihe geçirmiş olur. İşte buna keyif denir. Kutsi bir hissedilir.