Kimseyi küçümseme. Genç misin? Zamanla yaşlanırsın. Güzel misin? Zamanla güzellik eskir. Zengin misin? Servet de uçabilir. Geriye kalan daima insanlıktır. Ve unutma. Sen de herkes gibi doğdun, yiyorsun, içiyorsun, uyuyorsun, tuvaleti kullanıyorsun, hastalanıyorsun. Kimden ne üstünlüğün olabilir ki? Kibirlenme!
Uzmanlar işkoliklik ile psikiyatrik bozukluk arasında bir bağlantı olduğunu savunuyorlar. Toplam 16426 katılımcı ile yapılan bu araştırmada Bergen İşkoliklik Ölçümleri kullanıldı ve şu konular üzerinde duruldu:
Yaşlanma dediğimiz olgu fiziksel, duygusal ve manevi bir yolculuktur. Herkes yaşlılığı değişik seviyelerde kabullenir, yaşlılıkla sarmallaşır, maneviyatla tanışır, duygusal ve fiziksel boyutlarda halleşir.. Herkesin yaşlılığa yaklaşımı farklıdır..
Çoktan geçti 1984 ama Geroge Orwell’in “Bindokuzyüzseksendört” isimli romanı oldukça güncel!
Demem o ki, birileri tarafından moda yapılan birşey herkes için uygun olmayabilir. Herkes yapıyor diye yapmak sürüye dahil olmaktır, öyle değil mi? Kendin olmak farklılıktır! Bir tavsiye: Kendin ol!
Dünya hızla değişiyor. Bildiğimiz cinsel roller de hızla değişiyor. Kadınlar erkeklere benziyor, erkekler kadınlara.
FOMO olmuşsun.. Sosyal medyada neleri kaçırdığını düşündükçe endişe sahibi olmuşsun. Depresyona girmişsin.. Üzgünüz ama sosyal medyada olanı biteni kaçırsan ne, kaçırmasan ne? Değer mi?
Ağlamak ruhun derinliklerinden yüzeye çıkar. Gözyaşlarının yüzeye çıkması, kendimizi serbest bırakmak gibidir.. “Ağla, ağla.. Açılırsın..” dedikleri şey aslında insanın kendini rahat bırakmasından başka birşey değildir!
Müzik dinlerken daha kolay odaklanabiliriz, dolayısıyla müzikle birlikte yeni şeyler öğrenmek kolaylaşır.
Beyin deposunda çözümler vardır. Yani tecrübeli beyin daha beceriklidir. İşte bu nedenle “Akıl yaşta değil baştadır” sözü benim hoşuma gitmez. Akıl, bilgelik, hikmet ve dirayet yaşla birlikte olgunlaşır. Bilgeliğin yaşla ve yaşlanmayla kesin bir ilgisi vardır.
İnsanlar sosyal varlıklardır. İletişim ister insan beyni. İçgüdüsel olarak bildiği bir şey olan iletişimden yoksun kalan beyin, olumsuz düşünceler üretmeye başlar. Bu duruma vücut ve organlar yanıt verir.
Profesör 85 yıllık yaşamına rağmen beyin gücü yerinde, uyanık, kreatif, türetici, yenilikçi bir karakter. Konuşmasından sağlıklı bir fiziksel yapıya ve keskin bir hafızaya sahip olduğu belliydi.