2009 yılında Steve Jobs pankreas kanseri ile cebelleşmekteydi ve ömrünün sonuna doğru hızla ilerliyordu. Etrafındaki herkes gibi kendisi de ölmekte olduğunun bilincindeydi. Tim Cook karaciğerinin bir parçasını Steve Jobs’a vermeye hazırdı. Cook bir dizi testten geçirilmişti. Hekimleri kendisinin ciğerinin Jobs’un enzimleriyle örtüştüğünü, kan grubu da dahil herşeyin uyuştuğunu ve bir parça ciğer verebileceğini bildirmişlerdi. Ve doktorlar, yapılacak bir transferin her ikisi için de oldukça başarılı geçeceğine dair fikir birliğindeydiler.

Steve Jobs pankreas kanseri olmasına rağmen karaciğer nakli (transplant) gerekmişti çünkü kanser yayılarak ciğeri işlemez hale getirmişti. Karaciğer, yeniden büyüyebilen bir organdır. Eğer Cook ciğerinin bir kısmını verseydi, daha sonra tekrar büyüyerek eski halini alacaktı. Fakat Jobs bu teklifi reddetmişti.

Cook’un karaciğer bağışı teklifiyle ağzını açmasıyla Jobs’un reddederek susturmasının bir olduğu söylenir. Yüksek perdeden “Hayır” diye bağırdığı bilinir. “Böyle birşey yapmanı istemiyorum. Asla bir daha bu konuyu açma!” diyerek kestirip attığı da dilden dile dolaşır. Ve Jobs 2011 yılında öldü.

Cooks ise Jobs’un ardından yapılan röportajlar sırasında şunları söylemişti: 13 yıllık ortak çalışma hayatımızda, Jobs bana birkaç kez bağırmıştı. Bunlardan bir tanesi de karaciğer bağış teklifi yaptığımdaydı. O an birden kükreyerek reddetmesiydi.. Fakat karaciğer kanseriyle savaşmakta olan Steve Jobsun itirazını, özverili ve bencillikten uzak bir davranış olarak nitelemiştim.

Bu hikaye ilginçtir. Bir tarafta, aynı ideal için çalışsalar bile, sürekli rekabet içinde olan hasımlar. Bunlardan biri rakibine karaciğer bağışında bulunmak istiyor. Ölmek üzere olan diğeri, Steve Jobs, belki de pankreas kanserinin son aşamalarında olduğunun farkındaydı ve reddediyor.. Hem de hiddetle ve kesin bir tavırla.. Her ikisi de bencillikten uzak, cömertçe karşı tarafı düşünmekte ve o doğrultuda hareket etmekte.. Dedim ya.. İlginç bulurum bu hikayeyi ben..