Yan Masadan Tatlılar

Ya acaip olayların yaşanacağı yerlerde bulunurum ya da acaip olayları mıknatıs gibi çekerim..

Başıma gelenleri içeren bir çizgi roman yazmalıyım belki de.. Yetişkinler için çizgi roman olabilir.. Aksiyon, felsefe, komedi, ihtiras, kıskançlık, merhamet, fantazi, hüzün kısacası macera ile tıkabasa dolu bir kitap olurdu. Çizgi romanım hem güldürür hem ağlatır, hem düşündürür hem korkutur, kahramanlarla ve şampiyonlarla dolu olur, sorgularken müjdeler, dalga geçerken onaylar, öfkeyle oyunu, huysuzla karizmayı, mucitle animatörü bir araya getirirdi. “Siyahilerin tarak girmemiş saçına döndü bu iş” dediğinizde eğlencenin de belini bükmüş olurdunuz..

Çizgi roman yazacak olursam önce bir çizere ihtiyacım var. Şimdilik çizer tanımadığım için yazmaya devam ediyorum.

Dün öğlen yemeğinde benim projeyi teftişe gelenlerle yemeğe çıktım. Öğlen yemeğine ayrılan zaman oldukça kısıtlıydı ve ofisin yakınındaki bir kafede 4 kadın birer sandöviç ve salata eşliğinde konuşarak yemeğe koyulduk.

Birden masamıza bir tabak içinde çeşitli tatlılar geldi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken yan masadan uzatıldığını anladık. Altmışlı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim bir bey uzatmıştı tabağı.. Oturduğu masa oldukça kalabalıktı. Hepsi erkek tam 9 kişi konuşa gülüşe yemeklerini yemiş kalkıyorlardı. Biz projeye ve genelde operasyonlara (protokol dahilinde çalışmalar) öyle dalmıştık ki yan masadakilerden haberdar bile değildik.. Oturduğu yerden arkasına dönerek tabak uzatan beyi görünce şaşırdık, ne dediğini anlamaya çalıştık, gülüştük. Teşekkür ettik. Sonra beyler bizi selamlayıp kalktılar ve hep birlikte kafeyi terkettiler.

  • Masada 4 kadındık.
  • İyi giyimliydik.
  • Yüksek topuklu, mini etekli giyinmiş olanlar vardı.
  • Yüksek sesle konuşuyorduk.
  • Eğitimli iş kadınları olduğumuz belliydi.
  • Açık fikirli ve dışa dönük olduğumuz bir bakışta anlaşılıyordu.

Ama bunların hiç biri yemeğimiz bitmek üzereyken yan masadan gelen birkaç tatlı hakkında yeterli açıklama yapmaya yetmiyor.

O beyin masaya tatlıları bırakmasının nedeni tamamen çevreci bir düşünceden kaynaklanıyordu. “Hanımlar biz ortaya birçok tatlı aldık, hepsini bitiremedik arzu ederseniz buyrun siz bitirin” demişti. “Eğer siz yemezseniz alın ofise götürün mutlaka birileri yer” diye de öğütlemişti.

Benim başıma ilk kez böyle bir şey geliyor. Diğer kadınlara baktım, onlar da hiç yaşamamışlar böylsi bir olay.

O bey ayrılırken “Pahalılık ve yokluk artıyor, bu tatlılara dokunmadık, ama çöpe atmaya da kıyamadık” demişti.. Çöpe atmaya kıyamamak.. Geridönüşüm.. Ne üstün bir davranış! Ne yüce bir karar! Hem de yemek israfının boyumuzu aştığı şu günlerde..

Ben masamıza gelen tabaktan yemedim ama diğer kadınlar severek tadına baktılar. Tatlılar önümüze gelince, projenin sıkıcı havasından, son zamanların pahalılığına ait konuşmalara geçtiğimizi farkettim. İyi de olmuştu çünkü o gün akşam 5:30a kadar ofiste teftiş sürecekti ve öğlen yemeğinde olsun ara vermek fena fikir değildi.

Konuşmalar, neyi nasıl iktisatlı aldığımıza ve harcadığımıza geldi.

Kadınlardan birinin 7 yaşında ikiz oğlu varmış. Çocuklarının kıyafetlerini, elektroniklerini ve okul eşyalarını hep ikinci el dükkanlardan aldığını ya da konu komşunun verdiklerini yüksünmeden kullandığını söyledi. Diğeri çocuğunun pilli oyuncaklarının pillerini daima şarj ederek kullandığını, kullanmadığı pilleri çıkarıp buzdolabında tuttuğunu, böylece ömürlerini uzattığını söyledi. Ben iflah olmaz bir kompost düşkünü olduğumu ve çok az çöp çıkardığımı anlattım. Bir diğer kadın, hava yaptırmadan benzin almak için arabanın deposunu sabah erkenden; nispeten serinken doldurarak çok benzin, az hava pompalanabileceğini anlattı.

Tüketim toplumu ABD’de de insanların değişmeye başladığını konuştuk. Sadece ucuzluktan satın almak, ikinci el eşya kullanmak, evde yapılmış hediyeler vermek, takas usulü ticari alış-veriş yapmak, bolca alıp bölüşmek, toplu taşıma kullanmak, çokça pişirip dondurmak, restoranlarda ortaklaşa yemek gibi davranışların sıkça görülür olduğunda ortak görüşteydik.

Fırsat buldukça birbirimize iktisatlı harcamalarımıza ait yönlendirici emailler göndermeye söz vererek kafeden ayrıldık.

Arabada yeniden iş konuşmalarına dönsek de, yemek sırasında proje dışındaki şeylerden konuşmak hoşuma gitmişti. İdareli para harcamaya ilişkin düşünceler kazancım olmuştu. Bize tatlı sunan beyin yaptığı örnek davranış kısa günün karıydı. Çizgi romanıma ekleyeceğim cup cake (küçük kek) ve brownie (çikolatalı kek) görüntüleri hafızama kazınmıştı.

Bu hikaye, çizgi romanımın çevreci ve felsefi bölümüne örnek olsun. Daha anlatacağım yaman hikayeler var.. Arada bir uğrayın göz atın derim. Yan masaya ara sıra yemek gönderin 🙂

Geri dönüşüme ait diğer yazılarım:

Geri Dönüşüm Damardan

Mutfak Tezgahında Kompost

Kurutulmuş Elma Dilimleri

 

Yan masadan tatlılar..

3 thoughts on “Yan Masadan Tatlılar”

  1. Dunyanin artan nufusunu goz onune alirsak, ileride hepimize yemek yetmeyecegi kesin. Bu nedenle ben de yemek atilmasindansa paylasmayi tercih ederim. “Cupcakeler cok guzel olmus” diye bagiran is arkadasimin yuzundeki gulumsemeyi gorunce, paylasmanin insanlari birbirine ne kadar yaklastirdigini ayni zamanda ziyani onledigini gorebildim. Leziz gunlerde beraber olmak uzere!….

  2. İktisat Risalesi

    İktisat ve kanaate, israf ve tebzîre(boşyere malını harcamak, dağıtmak, israf) dairdir.

    Şu âyet-i kerime, iktisada katî emir ve israftan nehy-i sarih(apaçık yasaklanmış) suretinde gayet mühim bir ders-i hikmet(hikmet dersi) veriyor. Şu meselede Yedi Nükte var.

    BİRİNCİ NÜKTE

    Hâlık-ı Rahîm(sonsuz şefkat sahibi ve her şeyi yoktan yaratan Allah), nev-i beşere(insanlığa, bütün insanlara) verdiği nimetlerin mukabilinde(karşılığında) şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasâretli(zarar etme, ziyan, kayıp) bir istihfaftır(hafife almadır, küçümsemedir). İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır(hürmettir, saygı göstermedir).

    Evet, iktisat hem bir şükr-ü mânevî(insanın, kendisine verilen duygu ve organların Cenab-ı Hakk`ın istediği tarzda kullanması. Manen teşekkür etme), hem nimetlerdeki rahmet-i İlâhiyeye(Allah`ın rahmeti’ne) karşı bir hürmet, hem katî(kesin) bir surette sebeb-i bereket(bereketin sebebi.), hem bedene perhiz gibi bir medar-ı sıhhat( sağlık sebebi), hem mânevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet(izzet sebebi), hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve zâhiren lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir. İsraf ise, mezkûr(zikredilen, bahsedilen) hikmetlere muhalif(zıt) olduğundan, vahîm(korkunç) neticeleri vardır.

  3. Ben Iktısat’cı olarak ”Tasarruf” ve ”Paylaşım” ekonomisinin kullanılmasını tavsiye ederim.Yukarıdaki yazıları beğendim ve hemfikirim onlarla.
    Tasarruf ekonomisi çok mühimdir.Fakat ne yazık ki ülkemizde çok az denecek kadar değer buluyor.Almanya bu hussusda örnektir,ve neden her zaman en iyi ekonomiye sahiptirin cevabıdır.
    Paylaşım ekonomisi de şu anda çok gereklidir,zira Dünya Ülkeleri ekonomik krizin eşiğinde sayılır,hatta bazıları içinde dir.
    Saygılarımla,
    Cahit Aksoy

Comments are closed.