Eski Jenerasyon, Yeni Jenerasyon, İletişim



Eski ve yeni jenerasyonun teknoloji çarkında hergün birbirinden biraz daha uzağa savrulduğunu düşünüyorsanız, iletişim sorunundan haberdarsınız demektir!

Eskiden teknoloji uzun yıllarda atlama yaparken, şimdi hergün yeni bir başarıya imza atıldığını duyuyoruz. Belki hergün yeni Mark Zuckerbergler, Jack Dorseyler doğmuyor ama böylesine genç ve başarılı teknoloji guruları başarılarını zaman zaman dünyaya duyuruyor.

Firmalar yeni elemanlar alırken artık en yeni, en genç, teknolojide en bilgili elemanları seçiyor. Eskiden tecrübe önemliydi, şimdi ise teknolojiye ayak uydurabilme hızı!

Nesiller arasında oluşan bu ayrılık gittikçe büyüyor ve sorunlara neden oluyor. Teknoloji ne kadar hızlıysa, yeni çıkan teknolojiye ulaşabilme hızı da o denli yetişilmez oldu. İmkanı olanların en kısa sürede yeni teknolojiyi kullanmaya başladığını görüyoruz. Hatta öyle bir hale geldi ki, genç ve teknolojik açıdan ileri durumda olan kişiler ofislerde kullanılan teknolojiyi beğenmiyorlar çünkü evlerindeki sistem çok daha yeni, çok daha yüklü, çok daha hızlı ve çok daha tatminkar!! Bütün bunlar gözönünde bulundurulursa; işletmelerin jenerasyonlar arasında bağı koparmamak için uğraş vermesi gerekir.

Sosyal Medyada Uyum

Nesiller arası fark konusunda neler yapılabilir?

Eski nesil çalışanlar “büyük ihtimal” işten çıkarılmayacak!! Sanırım bu dünyanın her yerinde geçerlidir. Ama eski nesil çalışanların çalışma kültürünü değiştirmesi gerekiyor.  Günümüzde teknoloji yaşamın en önemli parçasıdır. Hepimiz her an onlayn (online) durumdayız. Hem sosyalleşmek için, hem de çalışma ortamında onlayn olmak zorundayız. Öyleyse eski ya da yeni, hangi nesilden olursak olalım teknolojiyi yakından takip etmek zorundayız.
Onlayn banka, onlayn alışveriş, onlayn haber okuma, sosyal medya gibi aktiviteler kullanılmalı ama iş orada bitmiyor! Yeni şeyler öğrenilmeli, bilgiler sürekli bileylenmeli ve en yeni teknolojinin de peşine düşülmeli..

Gençler için kolayca öğrenilen teknoloji, biraz daha eski jenerasyon için zorluk anlamına gelebiliyor. Çocuklar ve gençler zaten email, text, mesaj, sms, video chat, tweet, sosyal pencere güncelleme gibi onlayn aktivitelerin içine doğdu. Oysa daha eski nesil bunları sonradan öğrenmek zorunda kalıyor. Bu nedenle gençler yeni teknolojiye çok daha çabuk ve doğallıkla adapte olurken, büyükler öğrenmek için çaba harcıyor.

Eski jenerasyona not: Sosyal medyada yeni arkadaşlar bulabilmek teknolojik olarak bir anlam ifade etmiyor. Yani bir ilerleme kaydetmiş olmuyorsunuz! Teknolojiye ayak uydurmak demek, sadece sosyal medyada becerikli olmak anlamına gelmiyor!

Yeni teknolojiyi öğrenen eski kuşakların sabırlı olması ve yeni şeyleri öğrenmeye açık olması gerekiyor.

Konuşmadan anlaşma çağındayız.

Eskiden annelerin sesinin tonundan ne demek istediğini anlayan çocuklar vardı. Şimdi tonlama hiç birşey ifade etmiyor. Çünkü yeni nesiller konuşmadan anlaşılan bir çağı şekillendiriyorlar. Bunu bir problem olarak görüyorsanız, felsefi yanına değinmek isterseniz, yorum kısmına not bırakın lütfen! Problem diyorum çünkü yeni nesiller duyguları, duygulara bağlı davranışları, reaksiyonları ve duruma göre karar vermeyi tam olarak anlayamadan büyüyorlar. Böyle olunca yüzyüze iletişimde beceriksiz bir nesil yetişmiş oluyor.

Yeni nesil çalışanlar iş toplantılarına elektronik cihazlarıyla gidiyor; laptop kullanıyor, telefonda not alıyor, gerekirse tweet atıyor, belki akıllı telefonun ışığını salonda bir yerlere tutarak birşey göstermek için kullanıyor. Böyle davranışlar daha yaşlı nesiller için saygısızlık olarak görülüyor. 

Artık öyle zamanlardayız ki gençler yaşlılara iş öğretip yeni beceriler tanıtıyor. Buna hazırlıklı olmalıyız. Kırılmak, darılmak, gücenmek yok! Okullarda bu sorunu minimize edecek dersler verilmeli.  Bütün jenerasyonların anlayacağı iletişim yöntemleri geliştirilmeli.

Hiçbir jenerasyon diğerinin yerini tutamaz. Herkes bir arada çalışmak zorunda! Hiç bir nesil diğerinden daha doğru, ya da daha yanlış değil. İş ortamında herkes birbirine gereken saygıyı göstermek zorunda. Teknolojinin büyüme hızını bazen aklımız almazken, bu hıza ayak uyduramayan kimseleri suçlamak kimsenin haddine düşmez.

Bence günümüzün mottosu: “Yenilikleri öğren, ayak uydur, ‘yeni’ yenilikleri de öğren, adapte ol, devam et!”!!

Ortada teknolojiyi iyi bilme, iyi kullanma yarışı yok. Farklılıkları bilerek saygı ve anlayış içinde ve etkin bir şekilde ofis ve genel yaşamını sürdürmek söz konusu.  Gençler birçok işi bir arada yapabilir (multitask) ama daha büyük nesiller de etraflıca düşünebilme yeteneğine sahiptir. Organizasyon becerilerini sürdürebilmek için keskin düşünce yeteneğine her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

multi

Şimdi 50 yaşındaki bir yöneticinin, 25 yaşındaki yeni elemana şirketin rakipleri hakkında taktik verişini düşünelim! Bir de 25 yaşındaki genç çalışanın, 50 yaşındaki yöneticiye sosyal medya hakkında ipuçları sunduğunu gözümüzün önüne getirelim. Herkesin birbirine ihtiyacı yok mu?

Jenerasyon farkını ortadan kaldırmak zorundayız! Bunun için “iletişim” olgusuna yakından bakmak zorundayız. Eski iletişim yöntemleri ile yeni iletişim yöntemleri bir araya getirilmeliyiz. Yeni normallerde buluşulmalıyız.