Kanser Teşhisinden Sonra..

Bir insana kanser teşhisi konması ölüm fermanı imzalanması anlamına gelmez ama hayatı değiştiren bir olaydır. Kanser hem kişinin kendisinde hem de etrafındakilerde yoğun duygusal yansımalara neden olur.

Tıpta yaşanan değişiklikler ve ilerleyen teknoloji sayesinde kanser daha çabuk anlaşılır ve tanısı konulur oldu. Bu sayede kanseri hafifletmek, durdurmak, iyileştirmek ve uzun seneler boyunca yaşamak da mümkün hale geldi.

Fakat ortada bir sorun var: Kişiyi kanserden arındırırken kullanılan yöntemler genelde fizyolojik iyileştirmeye yönelik olsa da olayın psikolojik yönü göz önüne alınmıyor.

Kanser teşhisi konulmuş bir insan önce büyük korku yaşar. Sonra gece gündüz yaşanan endişeler olur.. Hüzün ve öfkeye rağmen hayatın devam etmesi beklenir..

Kanser tanısı konulduktan sonraki durum kişi ile yakınları arasında yaşanan duygu, dusunce ve şaşkınlıkları barındırır. Acı, ızdırap ve belirsizlikler ile karar verilmesi gereken tedavi seçeneklerini içeren bir sürece girilir.

Daha önceki bir yazımda “kanser ve maneviyat” hakkında birkaç düşünce paylaşmıştım. Kanser teşhisi konduktan sonra insanı en çok rahatlatan şeylerden bir maneviyattır aslında. İnanan kimseler ibadet edebilir. Diğerleri relaksasyon, gevşeme ve rahatlama teknikleriyle birlikte meditasyon yapabilir. Çünkü kanser teşhisinden sonra böylesi büyük bir gerçekle savaşmanın bir gereği yoktur. Yapılacak şey duygusal mahvoluşu engellemek, kendine acımayı bırakıp iç huzuruna yönelmektir. Bunu da en iyi maneviyat verebilir. Ya da meditasyon da iyi gelir. Bu sayede kişi geçmişin olumsuzluklarından ve geleceğin korkularından arınarak “şimdiki” zamanda olur ve bu bir rahatlama sağlar.

Kanser teşhisi konulduktan sonra insan yakınlarından destek arar ki bu da önce aileden gelir. Sonra arkadaşlar, dostlar, tanıdıklar..

Bu süreçte kişinin kendisini meşgul etmesi de çok önemlidir. İşine devam etmesi, vakti varsa hobilere başlaması ve sürdürmesi kafayı rahatlatmak açısından iyi gelir çünkü kanserle birlikte doktor, hastane ve tedavi konuları insanı yeterince meşgul eder. En iyi kaçış; yapabiliyorsa işe devam etmek veya hobilerle ilgilenmektir. Duyguları ve düşünceleri yazmak da iyi gelir. Egzersiz yapmak da bu süreçte bir terapi gibidir. Günde 1 saat egzersiz insanın ruhsal rahatlamasına fırsat verir. Kanser teşhisinden sonra olumlu düşünmek ve positif psikoloji biraz zorlaşır ama egzersizle aktif kalmak içsel rahatlama sağlar. Bakımlı olmak da çok önemlidir. Sık sık banyo yapmak veya hamama gitmek veya buhar odasında oturmak insana yenilenmiş hissi verir. Tedavilerin sonucu olarak saçlar, kaşlar, kirpikler dökülebilir ama bu noktada da iyi hissetmek için yapılacak şeyler olabilir.

Kanser teşhisi demek insanın kendi içine dönmesi demektir, bir anlamda. Travmadan sonra büyümektir. Böyle bir psikolojik olay insanın hayatını bir perspektife oturtmasıdır. İnsanın önem verdiği şeyler yer değiştirir. İnsan hayatta neyin önemli olduğunu anlayıverir, birden! Hiç birşeyi ertelememenin gereği çıkar ortaya. Ve bu süreçte insanın profesyonel psikolojik desteğe ihtiyacı olabilir. Yoğun duygular ve negatif düşünceler kişinin normal hayatına sekte vurabilir. Bu yüzden psikologlardan yardım almak gerekebilir.

Sonuç olarak; kanser teşhisi konduktan sonra hayatın birçok boyutu değişik evreleriyle belirir. Dediğim gibi; kişi benliğiyle bir arada bulur kendisini. Kimliğini ve kişiliğini gözden geçirmeye başlar. Dış görünüşü ve içsel düşünceleri birbirinin peşi sıra uçuşur kafasında. Hayatta bulunduğu yer, profesyonel yaşam, çekirdek aile, büyük aile ve ötesi işgal eder düşünceleri. Tüm bunlar insanın akıl ve ruh sağlığını etkiler. İşte bu nedenle kanser teşhisiyle birlikte ruhsal tedavi de göz önünde bulundurulmalıdır çünkü tam bir travmadır kanser teşhisi!