Keşkeler

Keşke demek bazen kaçınılmaz olur ama en azından keşkeleri azaltmak mümkün olabilir. Bazen “Keşke bunu daha önceden bilseydim..” deriz. “Şimdiki aklım olsaydı..” deriz.. Eğer bilseydik daha önceden, belki daha gençken, bilinçli kararlar verirdik!

Bazı oğütler vardır, “Keşke daha önceden duysaydım..” dedirten. Bazı olaylar vardır, “Keşke daha önceden yaşaydım..” dedirten. Bazı insanlar vardır, “Keşke daha önceden tanısaydım..” dedirten..

Keşkeler vardır.. Bazılarını önlemek mümkün değildir. Bazılarını kontrol etmek imkansızdır. Ama bazı keşkeler vardır ki “şimdi bildiğinizi o zaman bilseydiniz” engellenebilirdi!

Yani diyoruz ki: Keşkeleri azaltmanın yolları da vardır. Yıllar sonra keşke demek de var.. Keşke dememek de.. Öyleyse genç insanlar! Şunları denemeye ne dersiniz?

Şimdi, burada ol! Şu anda ol! Bazen “An’ı yaşa” diyerek tavsiyede bulunurlar.. İşte öyle! Geçmişi hatırımızdan çıkaramazsak, gelecek için planlar yapmadan duramazsak içinde bulunduğumuz şu an kaçıyor. Ve artık geri gelmeyecek değerli birşeyi “anları” yitirmiş oluyoruz. Öyleyse şu an hayatta olduğun için şükret. Mutlu ol. Bu anda yaşa. Bak bakalım çevrene.. Şimdi etrafta neler oluyor? Gün ışığı nereden geliyor? Güneş ışığının niteliği nedir? Saate bakmadan vakti söyleyebilir misin? Senden telefon bekleyen bir büyüğün varsa, onu arar mısın? Senden ilgi bekleyen bir proje varsa, ona vakit ayırır mısın? Soluklarına dikkat et. Nefesini algıla. Vücudunun tüm noktalarına giden hayatı idrak et! Şimdi! Zaman geçip gidiyor ama şu anda yaşarsan zamanı uzatmışlık algılayabilirsin. Ve şükret. Şükredebildiğin için dahi şükret! Hemen şimdi!

Potansiyelini bil. Potansiyelini anladığın zaman neyi yapabileceğini, neyi yapamayacağını da bilirsin. Boşa hayal kırıklığı yaşamazsın, ters yöne kürek çekmezsin. Ve potansiyelini bilirsen hayatını dilediğince yaşarsın, başkalarına göre değil! Öyleyse işe kendini tanımakla başla. Amacını belirle. Sesini ayarla, konuş, kendini duyur, sesini dinlet! Başkasının hayatını yaşama, kendi hayatını yasa çünkü insan ömrü çok kısa!

Olayları büyütme. Bazen öyle büyütürüz ki gözümüzde; iyi birşey ulaşılamaz olur. Bazen öyle büyütürüz ki gözümüzde; kötü birşey canavarlaşır. Bazen öyle büyütürüz ki gözümüzde; orta karar birşey bambaşka bir boyut kazanır. Tamamen bakış açısıdır bu! Şu sözlerle başlanabilir kocaman bir adıma: “Tam dişime göre!” veya “Evvel Allah yaparım!” veya “Yapılamayacak birşey yoktur, önce Allah’a inanırım sonra kendime güvenirim!” Böyle dediğimizde beyin de büyütecek, endişelenecek, korkulup kaçılacak hiç birşey olmadığını idrak edecektir. Bir sır verelim: Beyin köpek gibidir. Eğer köpeğinizi iyi eğitmemişseniz, o size istediğini yaptırır. Ama köpeğinizi iyi eğitmişseniz, siz ona istediğinizi yaptırırsınız! Anlaşıldı mı?

Korkularla burun buruna gel! Çok klişe oldu ama evet.. Korkuları defetmenin en kolay yolu onlarla yüzleşmektir. Bir kez yüzleştim mi, burun buruna gelip korkunun gözünün içine baktım mı artık korku olmaktan çıkar. Kuyruğunu kıvırıp, uzaklaşır. Denmelisin!

Çocuk sen! Çabucak büyümek isteme! Sabret! Allah bilir ama, zaten büyüyeceksin. Zaten orta yaşa geleceksin ve yaşlanacaksın. Hatta belki ihtiyarlık yıllarını bile görebileceksin.. Gençlikte herşeyin çarçabuk olmasını isteriz. En yükseğe atlamak, en uzağa gitmek isteriz. Herşey hemen olsun isteriz. Hedefler iyidir. Hedefler sayesinde amacımız belirlenir, başarıya başlangıç yaparız. Bu süreçte deneyim kazanır büyürüz. Ama hedeflerin de başlama, büyüme, olgunlaşma süresi vardır. Çarçabuk olsun istersek, bu gerçekleşmeyebilir. Ve bu noktada sabır devreye girer. Sabretmeyi bil!

Sürekli başkaları seni izliyor diye düşünüyorsan, düşünme. Kimse senin hayatına mercekle bakmıyor. O nedenle yaşamını başkalarına göre ayarlama. Çünkü dünya senin etrafında dönmüyor, herkesin işi gücü hayatı var. Ve şöyle düşün… Eğer onlar senin hayatına mercek tutmadıysa, sen de başkalarını izlemeyi bırak. Hayatını insanca, en doğru şekilde ve kimseye zarar vermeden yaşa! Diğerlerinin de öyle olması için random tavsiyelerde bulun.

Hayat mucizesine gözünü, kulağını ve tüm duyularını açık tut! Şükret. Takdir et. İnsanların iyi yönünü, dünyanın güzel halini, deneyimlerin doyuruculuğunu, hayat derslerinin yüceliğini, sahip olduklarının mükemmelliğini düşün. Sahip olduklarını çok sev. Sahip olmadıklarını unut. Zamanını güzelliklerin tadını çıkararak geçir, sana ait olmayanları bekleyerek değil! Ve evet yine bir klişe! Küçük şeylerden haz al, mutlu ol.

Tolstoy’un bisikleti:  Hiç birşey için geç değil! Tolstoy bisiklete binmeyi öğrendiğinde 67 yaşındaydı.. Her yaşta yeni şeyler öğrenmek kabildir; yeter ki iste!

Orta yaşa gelip “keşkedememek için şimdi yukarıda yazılanları yeniden oku ve uygula. Sabah iyimser düşüncelerle kalk, dişlerini fırçalarken aynada kendine gülen gözlerle bak, apartman sakinlerine selam ver, marketteki tezgahtara teşekkür et, otobüs şoförünü takdir et. Ve tüm sahip olduğun şeylere şükret. Şimdi düşün genç insan! İleride keşke demek mi? Dememek mi? Bu yazdıklarımı orta yaşlılar, yaşlılar ve ihtiyarlar da özümsesin! Çünkü hiç birşey için geç değil.. Ve hiç unutma.. Şimdi keşke dediğin şey bir zamanlar isteyerek yaptığın birşeydi.. Öyleyse yaşandı bitti yeni sayfa açıldı şeklinde düşünerek yola devam et!

Keşkeler ve pişmanlıklarkeske dememek icin